English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Felling

Felling translate Turkish

48 parallel translation
Why are we felling trees?
Ağaçları niçin kesiyoruz?
I'm felling your tree.
Ağacını kesiyorum.
They'd be felling trees.
Ağaçları kesip düşürüyor olmalıydılar.
Progress was slow because we were felling trees and the tribes had time to gather.
Ağaçları kestiğimiz için yavaş ilerliyorduk kabilelerin toplanmaya zamanı olmuştu.
Me and a mate were felling trees and he said...
Bir arkadaşımla birlikte ağaç kesiyorduk ve dedi ki...
I'm felling so I am free...
I'm felling so I am free...
to die a slow death felling the frozen trees documentaries deal with people who live real lives people who trusted us and told us the truth about their lives but this truth was often used against them the more invisible our tools were
Şahsi ortamda yapabilirdik, ama Rusya'da, donmuş ağaçları keserken yavaş bir ölümü bekleyeceğin Sibirya'ya gönderilme riski vardı. Belgeseller gerçek yaşamlar yaşayan insanlarla ilgilidir. Bize güvenen ve yaşamları hakkında gerçekleri açıklayan insanlar...
This morning, I snuck up on Papa felling a spruce for the fireplace and watched him for a long time without him seeing me.
Bu sabah, gizlice babamı gözetledim. Şömine için ladin kesiyordu. Uzun uzun seyrettim, o beni fark etmeden.
Why don't you let me do a little background check on Fellig for you?
Neden Felling'in geçmişini kontrol etmeme izin vermiyorsun?
You have, Mr. Fellig, a long and uncanny history of being the first person at the scene of a death.
Ölüm yerine giden ilk insan olarak uzun ve esrarengiz bir geçmişiniz var, Bay Felling.
It has been felling surprisingly good on the streets for some time...
Şaşırtıcı şekilde güzel oluyor sokaklarda yaşananlar.
Nothing to feel about, except... The strange felling of the health cotton ball wiping the wound lightly.
Hissedecek bir şey yok, şey hariç... sağlık pamuk topunun yarayı yavaşça temizlemesinin garip hissi.
The felling of terrible is all the time Not in my brain
Genelde saçma olduğu varsayılır. Aklımda ise öyle değil.
Sooo, ya felling all, like, blalala!
Evet, ne düşünüyorsun, blalala!
Oh my god, you're so close, how are you felling?
Aman tanrım, doğum ne kadar da yaklaşmış, nasıl hissediyorsun?
In the meantime, draining and felling are the priorities.
Bu aralar, kesme ve akıtma revaçta.
You can tell us how you're felling.
Nasıl hissettiğini söyleyebilirsin.
Maybe she kept Jenny from felling lonely.
Belki de Jenny'nin yalnızlığından.
Now, is the any truth to the idea that maybe you're both felling insecure?
Şimdi, ikizin de güvende hissetmediğiniz gerçeği doğru mu?
I'm felling good.
Kendimi iyi hissediyorum.
- Felling better?
Daha iyi misin?
Which is why Princey isn't felling well
Bu yüzden Prens kendini iyi hissetmiyor
- But I didn't feel what I was felling?
- Ne hissettiğimin bilincinde değil miydim?
Arthur "Zip" Fellig was Rita's boyfriend.Last to see.
Rita'nın bilinen son erkek arkadaşı Arthur Zip Felling'miş.
! Just a hand axe, Mark, not a felling axe.
- El baltası, Mark, kesim baltası değil.
Siri, felling o.k.?
Siri, bize katılacak mısın?
Then that means the felling of the tree was the cause of our magic power drying up?
Bu da büyü gücümüzün neden tükendiğini açıklıyor.
If he's off felling and swamping six months a year, that's a message.
Eğer bir yılın altı ayı başarısızlıkla geçiyorsa,... mesaj budur.
Tree felling is the only even where there are still people.
Ağaç kesimi, burada yaşayan herhangi biri için tek gerekçedir.
We have supersized these man-made grasslands sculpting mountains, felling forests and redesigning the very surface of our planet.
Dağları şekillendirerek, ormanları keserek ve yeryüzünü yeniden şekillendirerek insan yapımı çayırları genişlettik.
Do you ever get the felling, God has many enemies?
Sence de Tanrı'nın biraz fazla düşmanı yok mu?
Look, Kanji bhai, they're felling the statue.
Kanji bhai, bak, heykeli kırıyorlar.
And you don't know anything about tree felling.
Ağaç kesme işinden ne anlarsın sen?
So, as far as you were concerned, Mrs Biggs, your husband left you on Tuesday August the 6th to go on a tree-felling job in Wiltshire.
Sizin de bildiğiniz kadarıyla Bayan Biggs kocanız sizi 6 Ağustos Salı günü Wiltshire'da ağaç kesme işi için evden ayrıldı.
In your police interviews, you said... the tree-felling was expected to take seven to 10 days.
Polise verdiğiniz ifadede, demişsiniz ki ağaç kesme işi 7 ila 10 gün arasında sürmesini bekledik.
Yes, that's right, he's on a tree felling job.
Evet, doğru. Ağaç kesme işinde çalışıyor.
They said something about felling that big oak tree out front.
Şu kapıdaki yüzyıllık meşe ağacını keseceklerinden bahsettiler.
I'm felling you, these women are beautiful.
Diyorum sana, bu kadınlar çok güzel.
It will save us both a lot of money and I got a felling you gonna need it.
Böylece ikimizde de bayağı para kalmış olur ve içimden bir ses senin bu paraya ihtiyacın olacağını söylüyor.
- to use my powers to a felling
Güçlerimi bir tuzağa çevirmek için.
That's just a great felling.
Çok harika bir duygu.
Shouldn't you be felling happy?
Mutlu olman gerekmiyor muydu?
It's not a good idea for he and I to spend hours together in confined spaces, given that the prophecy foretells one family member felling another.
İkimizin saatlerce dar bir alanda kalması iyi bir fikir değil kehanetin önceden söylediklerine göre ailenin bir üyesi, diğer üyesi tarafından düşürülecekmiş.
There's no shame in taking pleasure in finally felling a long-standing foe.
Uzun süreli düşmanının yenilişinden memnun olmakta utanılacak bir şey yok.
Hell I was felling inspired.
İlham dolmuş gibiydim.
Well, you seem to be felling better.
Daha iyi hissediyor gibisin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]