English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Feverish

Feverish translate Turkish

239 parallel translation
And as his life ebbed, his feverish last thoughts were for his dear Edith, whom he had loved so much without her knowing it, and who at that moment may have been laughing in the gentle light of Provence.
Ve artık zayıflarken ateşler içindeki son düşünceleri o bilmeden çok sevdiği şu anda Provence'in narin ışığının altında muhtemelen gülmekte olan Edith'le ilgiliydi.
Edith anxiously tried to understand Jean's strange, feverish behavior since his return.
Edith, endişeli bir şekilde Jean'ın döndüğünden beri olan garip, heyecanlı davranışlarını anlamaya çalıştı.
You're feverish. Come lie down for a while.
Hafif ateşin var, biraz yatsan iyi olur.
She's feverish.
Ateşi çıktı.
He just means you're rather feverish, Miss Jane.
Sadece biraz ateşiniz çıkmış, Bayan Jane.
You're a little feverish.
Biraz ateşlisin.
You're feverish.
Ateşin çıkmış.
Besides, I'm getting feverish.
Benim üzerimde değil, çabuk ol ateşim yükseliyor.
- He's feverish, ain't he?
- Onun ateşi var, değil mi?
I am busting to find out what's going on in that feverish little brain waiting in there.
İçerde bekleyen o heyacanlı.. .. küçük beynin içinde neler döndüğünü öğrenmek için can atıyorum.
I'm feverish and can't stand on my feet!
Sıtmam var ve ayaklarımın üzerine duramıyorum.
Still feverish?
Halâ ateşiniz var mı?
You're feverish.
Ateşiniz var.
Are you feverish again today?
Ateşlendin mi bugün yine?
Every evening I feel feverish and dizzy
Her akşam ateşim çıkıyor ve başım dönüyor.
You're feverish, Jacek.
Ateşin var Jacek.
Sick and feverish after his injury, Jean Valjean was unable to be present for the ceremony.
Yaralandıktan sonra hastalanan ve ateşi çıkan JeanValjean merasime katılamamıştı.
You're feverish. You've got plenty of time. What time is it?
- Ateşiniz çok yüksek.Acelesi yok.
He's been feverish, but he's better now
Ateşlendi ama şimdi daha iyi.
Does a feverish man account for broken bowls?
Bu kırık dökük tabakaların açıklaması bir hasta adam mı?
YOU LOOK FEVERISH.
bir çeşit...
As we believe, as flesh and blood human beings, or are we simply parts of someone's feverish, complicated nightmare?
inandığımız gibi etten kemikten insanlar mıyız yoksa sadece birinin hummalı bir kabusunun parçası mıyız?
Listen. You're feverish.
Ateşin var.
Feverish. Let's see.
Ateşin var.
Franz took the car and drove around, sad and lonely, his gaze feverish.
Franz arabaya atladı ve ateşli bakışlarla üzgün ve yalnız başına etrafta dolandı.
He was feverish! I lost my mind.
Hanımcığım, şimdi iyi ama gece, Tanrım, çok korkuttu.
For do you really suppose that all this time Comrade Mundt has been in ignorance... of Fiedler's feverish plotting?
Gerçekten tüm bu zaman boyunca Yoldaş Mundt'un Fiedler'in bu tutkulu planından haberi olmadığını mı düşünüyorsunuz?
Your captain's feverish, quite delirious.
Kaptanınız hasta. Hezeyan içinde.
I've seen the captain feverish, sick, drunk, delirious, terrified, overjoyed, boiling mad.
Kaptan'ı ateş içinde, hasta, sarhoş, çılgın, korkmuş, aşırı neşeli ve öfkeliyken gördüm.
I feel feverish.
Benim ateşim var.
the bustling bridges and stairways of wax, the invading spirals of the queen, the endlessly varied and repetitive labors of the swarm, the relentless yet futile effort, the feverish comings and goings,
Panellerin düzenli sallanmasını gören kimse... yuvalarının üstündeki erkek arıların anlaşılmaz ve delirtici, aralıksız vızıltısı... balmumundan yapılmış köprüleri ve merdivenler... kraliçenin saldıran dönüşleri... kitlelerin bitmek bilmeyen sürekli hareketleri... merhametsiz ve kullanışlı çabaları... hararetli geliş ve gidiş hareketleri... umursanmayan uyku sersemlikleri
They're pale with the feverish flush of the illnesses from which they died.
Solgunlar, ölümlerine neden olan hastalıkların hararetinden dolayı.
I have been feverish this past three days.
Son üç gündür ateşim var.
If the revered friend of my Fulvio is feverish then, he must drink this. Close that door.
Kapıyı kapat.
You are tired and feverish.
Yorgunsunuz ve ateşiniz var.
You are feverish.
Senin ateşin var.
'Your pilot is in a feverish state.'
Pilotunuz havale geçiriyor.
The woman said her husband is feverish.
- Kocasının ateşi olduğunu söylüyor.
The woman said her husband is feverish.
Kadın kocasının sıtma olduğunu söyledi. Senin kolunun nesi var?
Oh, rarely had the words poured from my penny pencil... with such feverish fluidity.
Kelimelerin kalemimden böyle sular seller gibi aktığı pek görülmemiş bir şeydi.
My daughter's feverish.
Küçük kızımın bu akşam ateşi vardı.
My daughter's feverish. I want to make sure she's okay.
Bu akşam küçük kızımın ateşi vardı, önemli bir şey olmadığından emin olmak istiyorum.
The most extraordinary fact of those we have heard was that in the last act of La Traviata she was feverish
En olağandışı gerçek duyduğumuz Son la traviata oyununda ateşliydi.
To ardent, feverish, mad delight
Şevkli, ateşli, deli arzuyla
She's probably just feverish from all this thinking.
Bütün bu düşünmeden sonra belki ateşlenir.
Frol, aren't you feverish?
Frol, ateşin var mı?
- Are you sure you're not feeling feverish?
- Sakın ateşin çıkmış olmasın?
The mind is capricious, unstable it's evasive, feverish, turbulent, tenacious.
Zihin değişkendir, kararsız, dengesiz, yan çizen, heyecanlı, çok çalkantılı, inatçı.
She was feverish.
Ateşi vardı...
You're feverish!
Ateşin var! Öyle gibi.
There's an atmosphere of feverish excitement and caution.
Hazırlıklar devam ediyor.
fever 172

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]