English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fiancée's

Fiancée's translate Turkish

1,435 parallel translation
The fiancée said he was depressed.
Nişanlısı adamın depresyonda olduğunu söyledi.
Lipworth and his fiancée should be here any minute.
Lipworth ve nişanlısı her an gelebilir.
He and his fiancée are at their wedding rehearsal today.
Nişanlısıyla nikâh provasına gitti.
Yeah, that's why I'm moving to Florida with my fiancee.
Evet, işte bu yüzden nişanımla Florida'ya taşınıyorum.
He goes on about how warm they are in the Mediterranean, they're very tactile, but he doesn't touch anyone as much as he touches my fiancée.
Akdeniz'de insanların sıcak olduklarından bahsediyor, çok sevecenlermiş, ama kimseye nişanlıma dokunduğu kadar çok dokunmuyor.
Amy was his ex-fiancée.
Amy onun eski nişanlısı.
That's the fiancée of the deceased.
Bu ölen kişinin nişanlısı.
The fiancée?
Nişanlısı mı?
What do you think about Superman offing himself and cutting his beloved fiancée out of the picture?
Superman'in kendini öldürmesi ve sevgili nişanlısını devre dışı bırakmasına ne diyorsunuz?
So why are your parents going to your ex-fiancee's wedding?
Ailen neden eski nişanlının düğününe gidiyor?
I am Mic's fiancée, okay?
Ben Mic'in nişanlısıyım tamam mı?
You know, traditionally, the guy gets his ring back when the fiancée runs away.
Geleneklere göre, adam ; eğer nişanlısı kaçmışsa yüzüğü geri alır.
His fiancée died on Friday night.
Cuma gecesi nişanlısı öldü.
Killed his fiancée?
Nişanlısını mı? Asla!
I have felt this mad since... you killed my brother Ramesh and his fiancee.
Ağabeyim Ramesh ve nişanlısını öldürdüğünden beri çıldırmış gibiydim.
I got a little letter from his fiancée.
Nişanlısından küçük bir mektup aldım.
- Grant's got an ex-fiancée.
- Grant'in eski bir nişanlısı var.
- His fiancee.
- Nişanlısı.
Marni Hunter's fiancee found some raw footage of her documentary.
Marni Hunter'ın nişanlısı belgeselinde acemi bir çekim buldu.
Well, if you're as close as you say and the fiancée is okay with it -
Ama ona, dediğin kadar yakınsan ve nişanlısı buna razıysa- - Ayrıca bir prova yemeği var.
Ted Bundy only killed women that looked like his fiancee.
Ted Bundy yalnızca nişanlısına benzeyen kadınları öldürüyordu.
Call my fiancée and tell her that the wedding's still on.
kapa çeneni! Nişanlımı ara ve düğünün yine de yapılacağını hiçbir şeyi iptal etmemesini söyle
And you must be the fiancée.
Ve sen de nişanlısı olamalısın
And they wouldn't even let me see him, his own fiancée.
ve kimsenin onu görmesine izin vermediler. Bana, nişanlısına bile!
Turned us on to the driver's fiancée.
Soförün nisanlısını buldular.
Fiancee's out of town.
Nişanlın şehir dışında.
Okay, fiancee's dead.
Tamam. Nişanlık öldü.
D'you know this guy's fiancee left him?
Nişanlısının onu terkettiğini biliyor musun?
Trying to put together a surprise party for my fiancée with everyone from our third grade class.
Nişanlım için sürpriz bir parti hazırlıyorum da. Partiye üçüncü sınıftaki bütün arkadaşlarımızı çağırıyorum.
I know it's kind of weird, but it's the 20th anniversary of the day I met my fiancée.
Biraz garip kaçtığının farkındayım ama bu, nişanlımla tanışmamızın 20. yıldönümü.
You mean, like, Lipworth's fiancée Lissy?
Yani, Lipworth'ın nişanlısı Lissy mi?
He made it perfectly clear to Nora that he had a fiancee, but she didn't like that.
Nora'ya açıkça nişanlısı olduğunu söyledi. fakat bu onun hoşuna gitmedi.
But there was that little problem of his fiancee.
Fakat nişanlısıyla ilgili küçük bir problem vardı.
She's from Stars Hollow. She's actually the daughter of the woman I'm with, my fiancée, Lorelai.
Birlikte olduğum kadının, nişanlım Lorelai'ın kızı.
There's absolutely nowhere else to eat in town, and even being Luke's fiancée doesn't guarantee me a meal when I want one.
Kasabada yemek yiyecek başka hiçbir yer yok. Luke'un nişanlısı olmak bile bana istediğimde bir yemeği garantilemez.
But you're his fiancée. Yeah.
- Ama sen onun nişanlısısın.
And you should be able to trust your fiancée.
Evet. İnsan nişanlısına güvenebilmeli.
Maybe he's e-mailing Quantico... having lunch with his fiancee...
Belki Quantico'ya e-mektup yazıyordur. Nişanlısıyla öğle yemeği yiyordur.
Honestly, is there any way you can get on your fiancee's plan?
Gerçekten bak maddi durumunda bir sıkıntı var mı?
I'm Luke's fiancée.
Luke'un nişanlısıyım.
Abby's my fiancee Stacey's daughter.
Abby, nişanlım Stacey'nin kızı.
That's my fiancée.
O, benim nişanlım.
My fiancée's on her way up.
- Ne? Nişanlım buraya geliyor.
See if she can get something legal That states as billy's fiancée,
Billy'nin nişanlısı olarak, yasal yollardan alabileceğiniz herhangi bir şey olup olmadığına bakıyor.
You been by to see the fiancée?
Nişanlısını görmeye gider misin?
On behalf of the unit before gill's fiancée leaves the base.
Gill'in nişanlısı üs'ten ayrılmadan önce Birim adına birinin bunu yapması gerekiyor.
- You think it's okay, do you? Trying to steal my fiancée?
- Nişanlımı çalmanın normal bir şey olduğunu düşünüyorsun değil mi?
No, see, that's what you do when you have a fiancée.
Hayır, görüyorsun işte, nişanlın olduğunda yapmaman gereken şey bu.
Gibbs, Lance Corporal Finn's fiancée's upstairs.
Onbaşı Finn'in nişanlısı yukarıda.
- Finn's fiancée is here.
- Finn'in nişanlısı geldi.
His fiancée?
- Nişanlısı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]