English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fickle

Fickle translate Turkish

352 parallel translation
Oh, he's fickle.
- Hiç zannetmiyorum.
They're so fickle.
Ne yapacakları belli olmuyor.
"Who shun fickle love when nigh " Cease to play your cruel parts " Change deserves no hue and cry
Eğlence içinde oynaşırken... tanrının gazabından korunmak için, aşığı olmayanı mı suçlarsınız?
They're fickle and unprincipled!
Onlar maymun iştahlı olurlar!
And fickle like a woman, and cruel like a woman.
Zalim bir kadın gibi, Kötü bir kadın gibi.
Fickle, adoring... false and true together.
şıpsevdi, aşkına tapan... yanlış ve doğrular hep birlikte.
- Your admirers are very fickle.
- hayranların çok vefasız.
Fausto's a good boy. He's just a little fickle.
O iyi bir çocuk, yalnızca biraz haşarı.
You're naive, immature, egocentric, malicious, fickle and thoughtless.
Safsın, olgun değilsin, egoistsin kötüsün, vefasız ve düşüncesizsin.
- He's fickle, that's all.
- Kaypak, hepsi bu.
I thought WOMEN were fickle!
Kadınlar dönek sanırdım!
And you, Athenians, you citizens of the capital of the world, you representatives of its culture, you dignitaries, emissaries, whom I find in Persia still conspiring with Darius as you did against my father, you will be held with us as hostages for Athens'fickle favours.
Ve siz, Atinalılar siz dünyanın başkentinin yurttaşları, siz onun kültürünün temsilcileri siz ileri gelenler, elçiler, Pers'te Darius'la hala işbirliği içinde bulduğum sizler babama karşı da böyle davranmıştınız Atina'nın desteği için bizim yanımızda rehin olarak kalacaksınız.
Meanwhile, Jeannie grew up the image of her mother, vain, fickle and spoiled.
Bu sırada, Jeannie giderek annesinin benzedi, kibirli, gelgit akıllı ve şımarık oldu.
That old Julien's fickle.
Şu Julien'e güven olmaz.
Broken right down the middle by a fickle dame in a lace cap.
Tutarsız bir kadın tarafından tam ortadan parçalandı.
A fickle fellow.
Güvenilmez bir dost.
All men are lying, fickle, false, garrulous, hypocritical and arrogant.
Bütün erkekler yalancı, sahte, taklit. Geveze, ikiyüzlü, kibirli.
The love for a woman is fickle as the moon.
Kadına duyulan sevgi ay kadar değişkendir.
Fickle as we were
Bu kadar hovardayken ikimiz de...
She tends, I think, to be fickle.
Sanırım vefazsızlık ediyor.
- I don't like 13 anymore. I am fickle.
- Artık 13'ü sevmiyorum.
Vindicator, you're a fickle-hearted muley bull.
Vindicator, sen değişken kalpli boynuzsuz boğasın.
You fickle Freddy.
Seni ağustos böceği!
How faithless and fickle.
Ne kadar da inandırıcılıktan uzak.
Well-known as the fickle Black and White Duo.
Diğer adıyla'Ak ve Kara Silahşörler diye tanınırlar.
I should tell you I'm very fickle
Sana çok kararsız olduğumu söyleyebilirim.
Her fickle spirit needs you
Onun değişken ruhu size ihtiyaç duyuyor.
Besides, Tristana's feelings are not as fickle as you think
Hem, Tristana'nın duyguları sandığınız kadar değişken değildir.
You mean you're fickle?
Kararsız mısın yani?
Italy's fickle.
İtalya kararsız.
Than have a fickle-minded Real live girl
Oynak gönüllü, gerçekten yaşayan bir kız bul
She was fickle and had private chats with anyone.
Kaypak biriydi ve önüne gelenle şahsi meseleleri konuşuyordu.
I once heard her say... you're too fickle and cold-hearted to be a husband
Vaktiyle karının şöyle dediğini duymuştum : Koca olamayacak kadar kaypak ve soğuk kalpliymişsin.
sly and fickle.
İçten pazarlıklı ve kaprisli.
# Lady Luck is fickle, but a lady is allowed to change her mind...
Bayan şansa güvenilmez ama Kararını değiştirme hakkı vardır.
Gosh, you're fickle.
Çok maymun iştahlısın!
Luck is a fickle mistress.
Mutluluk vefasız bir kadındır! Dikkat!
- Bibi, you're fickle.
- Bibi, çok döneksin.
But he can also be fickle and selfish.
Fakat kararsız ve bencil de olabilir.
- The people can be fickle
- Ama sık da fikir değiştirirler.
I don't mean to hurt you, but my sister's fickle.
Seni üzmek istemem ama kardeşim hercaidir.
My fickle friend
My fickle friend
Luck's fickle like a woman, which is why it likes young men.
Şans kadınlar gibi dönektir. O yüzden genç erkekleri sever.
She's always so fickle
Gel git kafalının teki işte.
If I'd have known them pigs were so fickle as to take up with that old Mexican, I'd have made bacon out of them.
Bu domuzların şu yaşlı Meksikalı kadar dönek olduğunu bilseydim onlardan pastırma yapardım.
- Fickle.
- Kalleş.
You're a fickle boy, Mink.
Kaypak birisin Mink.
Oh, how fickle is woman!
Kadınlar ne kadar da değişken!
They're fickle at 10.
- 10 yaşında maymun iştahlı olurlar.
[126] O thou, my lovely boy... who in thy hour dost hold Time's fickle glass... his sickle power... who hast by waning grown... and therein show'st thy lover's withering... as thy sweet self grow'st... if Nature, sovereign mistress over wrack... as thou goest onwards, still will pluck thee back... she keeps thee to this purpose... that her skill may time disgrace... and wretched minutes kill.
126. Sen, ey sevgili çocuk, avucunda tutuyorsun şimdi Zamanın yalan aynasını, oraktan saatini ;
Fans are fickle!
Hayranlar kaypaktır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]