English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fiefdom

Fiefdom translate Turkish

47 parallel translation
For dangerous people who have transformed Madagascar into a fiefdom of exploitation.
Madagaskar'ı sömürü derebeyliğine dönüştürmüş tehlikeli bir zümre.
I cannot justify further expense on behalf of the fiefdom.
- Fiefdom'un daha fazla ilerlemesini destekleyemedim.
The Nanbu fiefdom will lose face.
- Nanbu fiefdom, itibarını kaybedecek.
What if this got out to a feudal lord that covets your fief?
- Nanbu fiefdom'unuza bir derebeyi lordu göz dikebilir, değil mi?
I mean, serfdom and fiefdom stuff.
Yani bunlar değerli konular.
Whose fiefdom?
Kimin'hükümranlığı'altında?
He will be so overwhelmed with the fact that he's on the 16th floor overlooking all of Wichita, like some ancient king surveying his fiefdom.
Kendisini zeametini gözleyen tarihi bir kralmış gibi hissettiren... bu 16. kattan görünen Wichita manzarası... karşısında öyle mutlu olacak ki,
Ask not what your fiefdom could do for you, but what you could do for your fiefdom!
Topraklarinizdakilerin sizin icin ne yapabileceklerini sorma, ama siz topraklariniz icin bir sey yapabilirsiniz!
We're caught in some personal fiefdom here, one of many, would be my guess.
Tahminimce, burada ki diktatörlerden biri tarafından yakalandık.
Waste. Insubordination. Doctors preening like they're kings, and the hospital is their own private fiefdom.
İsraf, isyankârlık, kral olduğunu zanneden ve hastaneyi ülkeleri zanneden doktorlar.
Our fiefdom is humble.
Beyligimüz ufak di, Pulumuz yok amma şanlu şöhretlü taşumuz var di.
The Mongol raided the fiefdom of Eþrefoðlu. Mongol coin peaked today.
Tatar Eşrefoğlu beylüğüne saldırdu.
They say Demirtaþ buried your fiefdom.
Süleyman denen müptalaya didik, bekle.
I am the last envoy of the late Eþrefoðlu fiefdom.
Hal-ü pür melalimü izah etmek isterün. Eşrefoğlu beyliğünün son elçisiyün.
And the alternative? To be a lord without a fiefdom?
işsiz kalmak beylik adeti değildir.
Wonderful indeed that my skin's intact. And more wondrous still that none other than Judge Pervane is the sole survivor of the Fiefdom of Eþrefoðlu?
Maşallah eyi derimüz cesedümüze yapışuk durur da, eşrefoğlu beylüğünden orta kalan bir kılınç artuğu pervane imiş he?
The last envoy of the Eþrefoðlu fiefdom.
Eşrefoğlu beylüğünün son elçisiydün.
We lost a fiefdom, but saved a country. I had to write that letter.
Bir bey feda itdük, ama bir memleket kurtarduk, mecbur idün.
Didn't she tell you what happened to the fiefdom of Eþrefoðlu?
Eşrefoğulları beyliğinin başuna geleni dimedü mü sana?
And the Mongol wouldn't have attacked Eþrefoðlu fiefdom.
Tatar, Eşrefoğlu Beyliği'ne saldırmamış olacak idi.
Be grateful the Ottomans even want your pitiful fiefdom and turn over the city immediately...
Osmanlinin şu kiçu kiruk beyliğünüzü istemesü sizün içün nimettür. Şükredün ve derhal şu şehri terk edin.
Jordan Collier grabs a chunk of seattle as his own personal fiefdom under her watch.
Jordan Collier onun nöbetinde Seattle'ın bir parçasını kendi kişisel arazisi ilan ediyor.
Hani's interests extend only to his own little fiefdom.
Hani'nin ilgi alanı sadece kendi minik ülkesinden ibaret.
What I am is the guy whose only fuckup was letting you have your own security fiefdom.
Kimim ben, senin eline yüzüne bulaştırdığın kendi güvenliğini, tımar eden adam mıyım?
We know all about him and his little fiefdom.
Hakkında her şeyi biliyoruz.
When the Duke of Zhou ruled these lands, it was established... that no fiefdom should build walls around its city higher than 18 feet in height
O şehirlere Zhou Dükü hükmederken hiçbir yönetim 5 metreden daha yüksek duvar öremeyeceği belirlenmişti.
David Lee runs his department like a fiefdom, and we indulge him.
David kendi bölümünü derebeyi gibi yönetiyor ve biz de hoş görüyoruz.
- it's a fiefdom of its own.
- Bu, kendi başına bir düzen.
This is a team, not a fiefdom.
Bu bir takım, bir beylik değil.
All right, look. Joan's fiefdom is under attack.
- Tamam bak şimdi Joan'ın toprakları saldırı altında.
You want to run your hillbilly heroin fiefdom up here, that's between you and the great state of Kentucky.
Köylü usulü eroin derebeyliği idare etmek istiyorsan bu senle Kentucky eyaleti arasında olan bir şey.
El Soldat's own personal fiefdom.
- El Soldat'ın kendi bölgesine.
This is a team, not a fiefdom.
Bu bir takım işi. Feodalite yok.
This isn't your personal fiefdom.
Burası senin özel derebeyliğin de değil.
Our lives are not anyone's fiefdom.
Hayatımız kimsenin elinde değil! .
Last I checked, your little NYPD fiefdom doesn't extend into the United Nations.
- En son baktığımda sizin küçük NYPD beyliğinizin sınırları BM'ye kadar ulaşmıyordu.
Theodore Patrick Swift moves his money on a regular basis through Whitechapel, de facto fiefdom, you might say, of his estranged daughter, your beloved Miss Susan, and that money is stolen.
Theodore Patrick Swift parasını düzenli olarak Whitechapel üzerinden taşıyor. Ondan ayrı yaşayan, sizin sevgili Bayan Susan'ınızın derebeyliği üzerinden de denilebilir. Ve bu para...
Your fiefdom is built on your being able to convince me and everyone that you have complete control.
Faaliyet alanın, beni ve kontrolün altındakileri ikna edebilmen üzerine kurulu.
- Your fiefdom is built on your being able to convince me That you have complete control.
Faaliyet alanın, beni ikna edebilmen üzerine kurulu.
Their own private fiefdom.
Kendi özel beyliklerine.
Your father, a common man with a fiefdom, was a vassal to his overlord, the true noble, the Grand Seigneur.
Baban, bilinen bir tımar sahibi, kendi derebeyine çalışan bir vasal, gerçek bir asil, büyük bir senyördü.
Jason was on my team, and I made it my business to know all the vassals in my fiefdom.
Jason benim takımımdaydı. Derebeyliğimdeki tüm kulları öğrenmek vazifemdir.
Sorry. Continue about your "fiefdom."
Kusura bakmayın. "Derebeylik" hakkında konuşmaya devam edin.
You want to take one planet and turn it into your fiefdom, when you have an entire universe crying out to be ruled by you.
Elinde yönetilmek için yalvaran koskoca bir evrene yetecek bir güç dururken sadece bir gezegeni ele geçirip, orada derebeyi hayatı sürmek istiyorsun.
Every man here has some stake in Medici's fiefdom.
Oradaki her adamın Medici'nin beyliğinde çıkarları var.
A hundred years ago, the Loughlins came over from the Old World and turned a small town on the Mississippi Delta into their own personal fiefdom.
Yüzyıllarca önce Loughlinler Eski Dünya'dan geldiler. Mississippi Delta'da küçük bir kasabayı kendi bölgeleri yaptılar.
Lay out what you have. The office is a fiefdom run on fear, ambition, and advancement.
Ofis korkuyla, hırsla ve terfiyle yürütülen bir derebeylik adeta.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]