Fiend translate Turkish
544 parallel translation
Here we have a fiend whose brain...
Burada bir arkadaşımız var ki beyni...
Search every ravine, every crevasse, but the fiend must be found!
Tüm dereleri, tüm çukurları arayın ve bu zebani bulunmalı!
"Several leads are indicating that this latest murder " was committed by the same monstrous fiend " who already has claimed eight children of our city.
"Kesin deliller gösteriyor ki bu son cinayet daha önce şehrimizden sekiz çocuğu öldüren aynı şeytani canavar tarafından gerçekleştirildi."
The very thought of my child being loved by such a fiend, I...
Evladım yerine koyduğum birinin bir canavar tarafından sevildiğini...
This is the fiend that's been murdering half the countryside.
Arkadaşın mı? Arkadaşın köyün yarısından fazlasını öldürdü.
He's a fiend, and you know it.
George küçük bir şeytan, bunu sen de biliyorsun.
- You ungrateful little fiend.
- Seni nankör şeytan.
You tormenting fiend.
Seni gaddar adam.
By heaven, I think you're a worse fiend than your father.
Sanırım babanızdan daha kötüsünüz.
- Dinah, you little fiend, how can you...? - Dinah.
- Dinah, seni küçük şeytan, nasıl...
Die, you fiend! You swine!
Geber adi şeytan!
She was stolen, stolen by the fiend who murdered Carl and Josef.
Kızım kaçırıldı. Carl ve Josef'i öldüren şeytan kaçırdı onu.
Little do I know it but a dope fiend with a knife is after me.
Ben farkında değilim... ama eli bıçaklı bir esrarkeş peşimde.
Oh, Es, you fiend.
Es, sen bir şeytansın.
This fiend must be brought to justice.
Bu şeytan adalete teslim edilmeli.
Have you no idea where this fiend has gone?
Bu şeytanın nereye gittiği hakkında hiç bir fikriniz yok mu?
I say Holmes this murder seems a bit of a fiend hey?
Diyorum ki, Holmes, bu cinayet bir canavarlığa benziyor.
Now, you kiss this fiend good night, and I'll plant him.
Sen bu canavara iyi geceler öpücüğü ver, ben de onu yatırayım.
Not to you, fiend from hell!
Sana boyun eğmem, ifrit!
front to front bring thou this fiend of Scotland and myself ;
Çıkar artık karşıma İskoçya'nın zebanisini!
I pull in resolution, and begin to doubt the equivocation of the fiend that lies like truth.
İşte bu yıkar beni. İster misin, birşey saklı olsun cadıların gerçeğimsi yalanlarında :
He's worked like a fiend all week.
Bütün hafta deliler gibi çalıştı.
Maybe he's a fiend.
Belki bağımlıdır.
- As a fiend incarnate.
- As a fiend incarnate.
'Tis some fiend fighting me.
Bu benimle dövüşen bir iblis.
I figure you're a she-fiend, the way you set Luke on me.
Luke'u üzerime salmak için dişi şeytanlığını kullandığını biliyorum.
What fiend designed this?
Bunu hangi cani tasarladı?
My only daughter mixed up with a muscle-bound sex-fiend.
Tek kızım kaslı bir seks manyağıyla görüşüyor.
Of course, you have to be careful, don't you... not to get a thief or a sex fiend?
Hırsız ya da seks manyağı olmamalarına... dikkat etmeli tabii, değil mi?
And destroy forever this traitorous fiend who calls himself the Black Fox!
Ve kendine Kara Tilki diyen bu şeytanı sonsuza dek yok edin!
What black magician conjures up this fiend... to stop devoted charitable deeds?
Hangi kara büyücü çağırdı bu iblisi? Nasıl engellenir böyle kutsal, insanî bir görev?
A cold-hearted, implacable fiend.
Duygusuz, acımasız bir canavar.
"Like one that on a lonesome road doth walk in fear and dread..." because he knows a frightful fiend... "... doth close behind him tread. "
"Ipıssız bir yolda peşinden gelen dehşet ifriti bildiğinden korku ve dehşet içinde yürüyen bir adem misaliyim ben."
Why, that fiend might come back and kill me next.
Ha, o canavar bir kez daha gelip beni öldürür diye.
To be a concierge in such a place one must be a fiend.
Böyle bir yerde görevli olmak için şeytan olmalı.
I knew now that I had created a fiend.
Bir canavar yarattığımı anlamıştım.
I could sense the presence of the fiend there in the room with me, growing more powerful with each succeeding day.
Gün geçtikçe daha da güçlenen canavarın varlığını odamdayken hissedebiliyordum.
I now know that I have created a mental vampire, a fiend that needs to drain the intellect... to survive and multiply.
Ruhsal bir vampir yarattığımı yaşamak ve çoğalmak için akıl emen bir canavar yarattığımın farkına vardım.
As you know, I've been working like a fiend.
Biliyorsun, deliler gibi çalışıyordum.
Damn it! You filthy fiend!
Allahın cezası sidikli kedi!
- You fiend.
- Seni şeytan! - Ben?
A fiend?
Ben?
The facts are that Kit is being tormented by a sadistic fiend.
Gerçekler Kit'in sadist bir canavar tarafından işkence gördüğüdür.
Now I know who your fiend of Hill House is.
Sizin Tepedeki Ev'in şeytanı kim şimdi anladım.
A fiend.
Tam bir zalim.
"Everybody's fiend?"
Oğlumuz yumruk mu attı? !
The fiend's servant!
Şeytanın uşakları!
You're a sadistic fiend.
Sen sadist bir kaçıksın.
♪ A fiend and a werewolf on each side of you
Bir yanında şeytan adam diğer yanında kurt adam.
- It's a fiend.
- Tanıdıktır.
A fiend?
...