Fierce translate Turkish
1,472 parallel translation
Kickboxing is all about being fierce.
Kik boksu her şeyiyle vahşi olmaktır.
Toom, we're both ladies, don't be so fierce.
Toom, her ikimiz de kadınız, lütfen kaba olma.
Most men are so fierce.
Erkeklerin büyük bir kısmı kaba.
- He's a fighter, fierce as a bulldog.
Sizinle tartışmayacağım hanımefendi.
You are even more fierce then an animal.
Bir hayvandan bile daha vahşi birisin.
Now, you look fierce
Seni azgın...
Hyouton, Haryuu Muuko! ( Ice Element, Piercing Dragon Fierce Tiger )
Buz Ejderi!
"He immediately waged a fierce battle during which " a grenade gravely wounded " his right hand and fractured his thigh.
Hemen harekete geçti ve çatışma sırasında el bombasıyla kalçasından ve sağ elinden ağır biçimde yaralandı.
It's fierce, intimidating.
Gözdağı vermek için.
According to the legend, St. George... was fighting a particularly fierce dragon.
- Doğru. Efsaneye göre, Aziz George acımasız bir ejderhayla dövüyormuş.
Old fool went down to the OC to try to reason with the other team, and he got served up somethin'fierce.
Yaşlı ahmak Oİ'ye kadar diğer takım ile anlaşmaya gitmiş, ve acımasızca haklanmış...
Just got more fierce.
Sadece ateş gücü yükseldi.
My, my, how can you look so fierce, when you haven't eaten anything?
Güzel sos hiç pirinç yemeden mi çalışıyorsunuz?
If you keep making that fierce face, then when the time finally comes, you'll be exhausted, and won't have any energy.
Böyle devam ederseniz, savaşta kullanacak gücünüz kalmayacak. Alın!
High tech stocks led Friday's fierce sell-off
Teknoloji hisseleri, Cuma günü satış furyasına neden oldu.
Cedric Diggory was, as you all know exceptionally hard-working infinitely fair-minded and, most importantly a fierce, fierce friend.
Hepinizin bildiği gibi Cedric Diggory sıradışı şekilde çalışkan son derece adil davranan ve en önemlisi körü körüne bağlı bir arkadaştı.
You just wake up a fierce lion, and he will be furious as ever.
Bu sefer ilk golü atan sizdiniz ve bu, kimsenin yardımıyla olmadı.Siz başardınız
They lived in tree houses to escape from the fierce creatures who lived below.
"Azgın yaratıklardan korunmak için ağaç evlerde yaşıyorlardı."
Of all those who threaten the lives of my people, none were more brutal, more relentless than the fierce Jungar tribesmen from Mongolia.
Halkımın yaşamına gözdağı gibi duran bunca insan arasında hiçbiri Moğol kavmi olan azgın Çungarlardan daha acımasız ve kıyıcı değildi.
Kaylee's been missing you something fierce.
Kaylee seni çok özledi.
Sykes, according to the police... is usually accompanied by a fierce white dog. "
Sykes, polisin bildirdiğine göre azgın, beyaz bir köpek ile beraber geziyor "
Push, push, fierce!
Güvenle yürü.
It's fierce!
Çok güzel.
"But, fierce and bold, " In fiery gold His glories all effulgent!
Bir hiddet ki altından hiç lafını sakınmadan azametle övünür durur.
That means "Fierce People".
Bu, vahşi insanlar demektir.
Never met him. But just shy of my 16th birthday... he surprised me with a copy of his documentary... and an invitation to spend the summer with him and the Fierce People.
Onu hiç tanımadım ama 16. doğum günümde beni bu belgeselle, onunla ve vahşi insanlarla bir yaz geçirmek için gönderdiği bir davetiyeyle şaşırttı.
This is the story of my time amongst the Fierce People... during the summer of 1980... in deepest, darkest New Jersey.
Bu, 1980 yılı yazında, New Jersey'nin en karanlık yerlerinde vahşi insanlar arasında geçirdiğim günlerin öyküsüdür.
" Dear dad, since I can't be with you and the Fierce People... I'll make an anthropological study of the people of Vlyvalle.
" Sevgili baba, seninle ve vahşi insanlarla bir arada olamadığım için onların üzerinde antropolojik bir araştırma yapmaya karar verdim.
I'll bet he slapped you around something fierce.
Sana tokat da atmış olabilir.
Isn't it fierce?
Ateşli değil mi?
Lutayev Oleg, for short : Lutyi ( Fierce )
Lutayev Oleg, kısaca Lutyi
In Ivan's mind he's locked in fierce battle with the Devil himself.
Ivan'ın zihni onu şeytanla mücadeleye itti.
Now it is the mother's turn to protect her chick from the fierce cold.
Artık annenin sırasıdır, civcivi azgın soğuktan korumak.
Their attack is too fierce!
Saldırıları çok şiddetliydi!
It was fierce.
Vahşiydi.
Surviving a fierce battle that raged 2 days, 7 hours and 43 minutes, the winner is a girl!
Vahşi savaştan kurtuldu, tüm şiddetiyle 2 gün, 7 saat ve 43 dakika sürdü. Kazanan bir kız!
The competition is really fierce.
Şiddetli rekabet var.
More fierce than the sharks.
Köpekbalıklarından daha acımasız.
My dad is fierce.
Babam çok katıdır.
No wonder she said her father's fierce.
Onun babasına niye gaddar dediğine şaşmadım.
She said her dad's fierce.
O babasının gaddar olduğunu demişti.
A dove may be a symbol of peace, but in Shutka, pigeons cause fierce arguments.
Bir güvercin barışın sembolü olsa da, Shutka'da ateşli tartışmalara sebep olurlar.
[Narrator] It was a fierce rivalry, with George Sr. Using... - everything at his disposal to win -
Bu, George Sr.'ın kazanmak için her şeyi kullandığı bir ezelî rekabetti.
You have proven that with fierce determination... passion and hard work you can accomplish anything.
Başarılı göstermenin çok çalışmak, tutku ve dayanıklılıkla birlikte olduğunu herkese kanıtladın.
I hope the electrical fluid is not blistered with fierce voltage, someone...
Elektrikli sıvı, umarım aşırı voltajla kabarmamıştır, aptalın biri...
- At the trick's fierce insistence.
- Müşterinin ısrarcılığını kullanarak.
You do have his heart, though. And for all that fierce exterior,
onun yüreğini almışsın galiba... ve bunca yıl yaşanan onca maceraya rağmen,
And a couple years ago we were remodeling a bathroom... for this old lady neighbor and she had hemorrhoids, something fierce.
Bir kaç yıl önce, akut hemoroiti olan yaşlı bir kadın için banyoyu dekore ediyorduk.
It's inspiring to see such a fierce will to live.
Böylesi büyük bir yaşama isteği görmek çok ilham verici,
You're fierce, and you're beautiful.
Sen vahşi ve güzelsin
Suiton, Suiryuudan! ( Ice Element, Piercing Dragon Fierce Tiger )
Öfkeli Kaplan!