English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Filmmaking

Filmmaking translate Turkish

163 parallel translation
For us, Vladimir and Rosa... it's a great victory in filmmaking.
Bizim için Vladimir ve Rosa film yapımında büyük bir zafer.
You see, I belong, sort of, to the auteur school of filmmaking.
Yani bir bakıma auteur yönetmen ekolündenim.
Have you studied filmmaking in school?
Üniversite'de sinema mı okudunuz?
Well, filmmaking's an expensive hobby, isn't it?
Film çekmek pahalı bir hobi değil mi?
I had been briefed that you were involved with filmmaking.
Film çekimiyle ilgilendiğin bilgisini aldım.
I assume you ´ re watching these... because you ´ re curious about sex... you know, or filmmaking.
Sanırım, bunları izleme nedenin seks konusunu merak etmen ya da film çekmeyi.
He talked about his filmmaking.
Filmlerini nasıl çektiğinden bahsetti.
I just thought that he didn't want to expand on every aspect of his filmmaking.
Çekim tekniğiyle ilgili tüm detayları vermek istemiyordur diye düşünmüştüm.
In 1 969, Francis founded American Zoetrope, a company dedicated to filmmaking outside of the Hollywood system.
1969 yılında, Francis, kendisini Hollywood sisteminin dışında.. filmler yapmaya adamış olan American Zoetrope firmasını kurdu..
Filmmaking wasn't just a matter of writing this little script and then going and doing it as you thought that your own life and your own experience during the making of it was also a very strong element, and that somehow the director works
Film yapmak, en azından benim için, sandığınız gibi gerçekten sadece bir ufak senaryo yazıp sonra gidip onu çekmek meselesi değil. Filmi yaparken kendi hayatınız, kendi deneyimleriniz de ayrıca çok önemli faktörlerdir.
Filmmaking is not about the tiny details.
Film yapımı sadece küçük detaylar hakkında değildir.
Two decades later, when I embraced filmmaking, the studio system had collapsed and was taken over by giant corporations.
20 yıl sonra ben film çekmeye başladığımda,.. ... stüdyo sistemi çökmüş ve yerini dev şirketler almıştı.
She said, "He gave us the grammar of filmmaking."
"Bize filmin anlatım dilini öğretti." demişti.
Half a century later, Stanley Kubrick may have had Griffiith in mind... when he remarked that what is truly original in the art of filmmaking, what distinguishes it from all the other arts, may be the editing process.
50 yıl sonra Stanley Kubrick ;.. ... film çekme sanatının kendine has olan yanının,.. ... diğer bütün sanat türlerinden ayıran yönünün kurgu süreci olduğunu Griffith'i göz önünde bulundurarak söylemiş olabilir.
[Scorsese] The studios bowed to the tyranny of sound experts... who knew little about filmmaking.
Stüdyolar filmcilikten çok az anlayan ses uzmanlarının zorbalıklarına boyun eğmişti.
Cassavetes embodied the emergence of a new school... of guerilla filmmaking in New York.
Cassavetes, New York'ta bir bağımsız sinema okulunun ortaya çıkışına ön ayak olmuştu.
Filmmaking is a pleasure for me, but I don't take it very seriously.
Film çekimi benim için bir zevktir,... ama bunu pek ciddiye almıyorum.
- The magic of filmmaking.
- Film yapmanın büyüsü.
- It's really important for me to know that you think I have talent and potential in filmmaking.
- Benim için senin hakkımda yetenekli ve potansiyeli olan bir film yapımcısı olduğumu düşünmen çok önemli.
- You obviously don't respect my filmmaking abilities.
- Ama açıkça benim film yapımcılığıma saygı duymuyorsun.
How do you feel about my filmmaking abilities?
Benim film yapımcılığı yeteneklerim hakkında ne düşünüyorsun?
Does Dawson Leery have any other talents besides filmmaking?
Dawson Leery'in film yapma dışında başka yetenekleri de var mı?
It was worth the $ 19, plus $ 10 in snacks and water just to hear that bus driver behind us explain filmmaking to his wife.
Yani sırf arkadaki otobüs şoförünün karısına filmi açıklamasını dinlemek için, bilete verdiğimiz 19 dolara mısırla suya verdiğimiz- -
He Has never limited Himself to one genre or one kind of filmmaking moving freely between mass-market entertainments and small, personal projects.
Kendini herhangi bir tür sinemasıyla veya film türüyle sınırlamadı... büyük kitlelere hitap eden filmlerle... kişisel projeler arasında gidip geldi.
Jazz is very improvisational and so is Clint's filmmaking style.
Caz çok doğaçlamacı bir sanattır ve Clint'in film çekme tarzı da öyledir.
Filmmaking is not fast food, Dawson. You can't rush it.
Aceleye gelmez.
"Filmmaking is not fast food, Dawson."
"Sinemacılık, hazır yemek gibi değildir."
That filmmaking will provide you with everything that a young man could ever want or need.
Film yapımcılığının, genç bir adamın isteyeceği veya ihtiyaç duyacağı her şeyi sana verdiği gerçeğini.
I get a chance to learn about filmmaking. Picture-making.
Film yapmak hakkında bir şeyler öğrenme şansını yakalayacağım.
Who was this girl who made you give up filmmaking?
Film yapmayı bırakmanıza sebep olan kız kimdi?
How can he be an outsider when he's been there walking the halls of our school with us every day since September? When he's taken time to know us, to figure out our talents whether they be filmmaking, student government, painting and supported and encouraged all of us who don't know our talents yet?
Bizi tanımak ve ister sinema, ister öğrenci yönetimi, ister resim olsun yeteneklerimizin ne olduğunu anlamak için zaman harcadı.
Day of the Fight was Stanley's first effort at filmmaking.
Day of the Fight Stanley'nin ilk filmcilik denemesiydi.
... but in every sequence the filmmaking is subtle and gentle almost.
... ama her sahnede filmciliği ince manalı ve neredeyse nazik.
Do you want to know what's gold with filmmaking?
" Filmcilikte ne altındır, bilmek ister misin?
I'm thinking about going into documentary filmmaking.
Belgesel film yapmayı düşünüyorum.
You can have success with filmmaking. I've never asked you for money before- -
Baba senden bugüne kadar hiç para istemedim..
I enjoy this to me it's an alternative to making movies which is as technically challenging, as emotionally challenging and it's something that I can use my skills as a filmmaker, but it's not just about the filmmaking
Ben bundan, bir film çekmeye alternatif olarak, teknik ve duygusal anlamda meydan okumadan, bir film yapımcısı olarak yeteneklerimi kullanmaktan dolayı keyif alıyordum. Fakat bu bir film yapmak gibi değildi.
Directed by Amy Lloyd in completion of the BFA of filmmaking. "
Amy Lloyd tarafından yönetilmiştir.
- You were a filmmaking major?
- Ana dalın film yapımcılığı mıydı?
Filmmaking was something I loved.
- Film yapmak sevdiğim bir şeydi.
So I left filmmaking behind and I moved on with my life.
Ben de film yapmayı geride bıraktım ve hayatıma devam ettim.
That's videotaping, not filmmaking.
film çekmek değil, ben film çekerim ;
That's videotaping, not filmmaking.
- Bu, kayıt yapmak. Film çekmek değil... ben film çekerim ;
Films like Fitzcarraldo, Aguirre... shaped our understanding, not only of filmmaking, but also life.
Fitzcarraldo, Aguirre gibi filmler sadece sinemacılığı değil... hayatı anlayışımızı da şekillendirmiştir.
Rather filmmaking is a chain of banalities.
Gerçi film yapımcılığı da banallıklar zinciridir.
Filmmaking must be an unimportant hobby to him.
Film çekimi önemli bir hobisi olsa gerek.
The first cutters were considered hands for hire... rather than creative partners in the filmmaking process.
İlk kesiciler ( kurgucular ) film üretme sürecinin yaratıcı ortakları olmaktan ziyade... kiralanacak el olarak sayıldılar.
Because we grew up in the cinéma vérité period of documentary filmmaking... it was a marked influence on how we work.
Belgesel Sinemanın "cinéma vérité" zamanında yetiştiğimiz için.. Nasıl çalıştığımız çok önemliydi.
There were some films that really changed our perception... of what... filmmaking was and certainly it affected what editing was.
Bazı filmler bakış açımızı değiştirdi.. ki bu bakış açıları.. Film yapımının ne olduğu, ve özellikle kurgunun ne olduğudur.
- Yes. I chose to quit filmmaking.
Film çekmemeyi ben seçtim.
It was like the purest kind of filmmaking.
En katıksız film çekiş tarzıydı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]