English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fine wine

Fine wine translate Turkish

215 parallel translation
A fine wine.
Güzel bir şarap.
They make fine wine.
İyi şarap veriyor.
Let's drink this fine wine.
Şu güzel şaraptan içelim.
... drink fine wine.
Paran olunca, kebap yer, paran olunca tatlı yer, şarap içer, iyi yataklarda yatarsın.
I've always loved the deep red color of a fine wine.
Güzel bir şarabın koyu kırmızı rengine her zaman bayılmışımdır.
You're like fine wine.
Kaliteli şarap gibisin.
A fine wine for a fine lady.
Kaliteli bir bayan için kaliteli bir şarap.
A fine wine from the Far East!
Uzakdoğudan güzel bir şarap!
Eat fine meals, drink fine wine, listen to music...
İyi yemek yer, kaliteli şarap içer, müzik dinlerdi...
Drink fine wine.
İyi şarap içmek istiyorum.
Cake and fine wine.
Çörek ve kaliteli şarap.
The fine wine, the music...
Kaliteli şarap, müzik.
Some fine wine for yourselves?
- Şarap alır mısınız? - Evet, lütfen.
They're at their outdoor restaurants eating their little pizzas and drinking some fine wine in a no-smoking section with their sexy, skinny second wives while we're breeding with peasant stock.
Açık hava restoranlarında küçük pizzalarını yiyorlar sigara içilmeyen bir bölümde seksi, bir deri bir kemik ikinci karılarıyla güzel şaraplarını yudumluyorlar.
I feel like I'm in an ad for fine wine.
Hoş bir şarap reklamında gibi hissediyorum.
IN WHICH, LIKE A FINE WINE, YOU WILL BE ABLE TO TASTE HER INNOCENCE. Man :
Siz de kaliteli bir şarap gibi masumiyetin tadına bakacaksınız.
Sara, I see you're a lover of fine wine. Not really.
Sanırım bir nevi bağışlanma arıyordum.
Like a fine wine, I'm aging gracefully.
Bir şarap gibi.Yavaş yavaş yaşlanıyorum.
Like a fine wine, my ass.
Şarap gibiymiş... Peh!
I have to say women... like fine wine, only improve with age.
Şunu söylemeliyim ki kadınlar iyi bir şarap gibiler. Yaşlandıkça daha da iyi oluyorlar. Elbette
- Good food... - Fine wine...
- Güzel yemek... iyi şarap.
" Billy Tyne is no fine wine
" Billy Tyne'dan iyi şarap olmaz
Fine. If you want some good wine, ask me, the boss.
İyi şarap isterseniz bana söyleyin, Patrona.
Fine! Bring on your wine and women!
Siz kendi kadınlarınızı getirin de, onları işe alayım.
This wine, so fine and wonderful...
Bu şarabın tadı çok güzelmiş!
Oh, do you like good food, wine... fine music, wonderful dancing, and... beautiful girls?
İyi yemekten hoşlanır mısın? Şarap,... iyi müzik, harika dans ve güzel kızlar.
Just break the string for one bottle of fine Albano wine from Frascati.
Git bardan Ferretti marka bir şişe al :
I like to drink wine And money is fine
Şarabı severim, para da güzel
Swallow this with wine, and you'll be fine
Bunu iç, iyileşirsin!
Mm. Oh, yes, it's a fine, robust conditioned wine, yes.
Evet, güzel, kan renginde bir şarap.
Master, they don't have the wine you like. Only the local stuff. It's fine.
Üstad, istediğin şarap yokmuş burada sadece yerel şeyler önemli değil
This is turning out to be a fine-wine party.
Bu harika bir şarap partisi oluyor.
The wine would do fine.
Şarap iyi geliyor.
And I think of my life as vintage wine From fine old kegs, it poured sweet
Ve sanırım hayatım eski küçük fıçılardan dökülen iyi bir şarap gibi.
Fine as wine.
Şarap kadar iyi.
Wine would be fine.
Şarap iyi olur.
It's running fine as wine, too.
Üstelik hâlâ çok iyi çalışıyor.
Mm-mm-mm. That chick is fine as May wine.
Bu piliç beni baştan çıkarıyor.
- Wine's fine, thanks.
- Şarap da olur. Teşekkürler.
The wine's fine.
Güzel.
A little wine is fine for me, but vodka's not my drink.
Biraz şarap, benim için gayet iyi ama votka benim içkim değil.
But if you'll excuse me, and I'm paraphrasing myself here... but I have said before that if Plato is a fine red wine... then Aristotle is a dry martini.
Ama eğer bana izin verirsen, burada kenidmi açıklıyorum... ama daha önce de dedim eğer Plato iyi bir kırmızı şarapsa... o zaman Aristo kuru Martini'dir.
I think the wine is fine.
Bence o şarap gayet iyi.
Your money's as fine as wine in the sunshine, Mistress.
Paranız güneş altındaki şarap kadar değerlidir, hanımefendi.
# DRINKING WINE, FEELING FINE #
- DRINKING WINE, FEELING FINE -
Fine, but that sleeping herb I put in his wine won't last long.
- İyi. Ama şarabına koyduğum şu uyutma bitkisinin etkisi sonsuza kadar sürmeyecek.
He took their wine... and he took some rings and fine jewelry.
Onların şarabını ve birkaç yüzükle mücevher aldı.
Fine, but I'm not paying for your wine cellar you thieving, would-be-speaking - German-if-it-weren't-for-us, cheap little man!
Tamam ama şarap mahzenini hayatta ödemem seni hırsız, Nazi kılıklı, aciz herif.
Fine, but I'm not paying for your wine cellar you thieving, would-be-speaking - German-if-it-weren't-for-us man!
Tamam iyi, ama bir şey söylemek istiyorum, Şarap mahzenini ödemeyeceğim.
A bottle of wine and I'll be fine.
Bir şişe şarap yeter. Ondan sonra iyi olurum.
where I had a fine time drinking wine... with the models and artists and talkin'the lingo.
Ordudan terhis olup Paris'e gider ve zamanımı şarap içip güzel kızlarla dans ederek geçiririm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]