English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Finely

Finely translate Turkish

222 parallel translation
For the meticulous care with which you have executed your finely formulated machinations in extricating us from this devastating dilemma.
Bizi bu yıkıcı ikilemden kurtarmak için öyle titiz bir entrika hazırlamayılız ki,.. .. kılı kırk yararcasına olmalı.
- Beautifully and finely.
- Güzel ve iyi bir şekilde.
- "Beautifully and finely."
- "Güzel ve iyi bir şekilde."
When it comes it must be met beautifully and finely.
Ölüm geldiğinde güzel ve iyi bir şekilde karşılanmalı.
A Finely chiseled rock, but a rock, nonetheless.
Çok güzel yontulmuş bir kaya, ama her şeye rağmen bir kaya.
An army that must be moved from city to city, fed and housed, a thousand strong, hardworking men, moving like a finely-geared machine, with one purpose, to roll the show.
Kentten kente taşınıp göçen koca sirki kaba güçle kuran bir ordu vardır. Onlar ; Güçlü, çalışkan bin erkektir, iyi bakılmış bir makinanın çarkları gibi çalışırlar, tek bir amaçları vardır gösteriyi sürdürmek.
Finely ground, to a powder.
Toz haline getirilmiş cam.
Finely ground.
Ezilmiş cam.
Today he's having a finely chopped mice burger.
Bugün onun yemeği güzelce ikiye yarılmış fare sandvici.
There are still lingering traces of my finely filtered Penguin gas.
Filtre edilmiş Penguen gazımdan hala biraz var.
Tools. For finely detailed work.
Detaylı bir iş için araçlar.
Um. " One olive, finely chopped.
" İyi doğranmış 1 zeytin, 200 gr.
Oh, I am yours, Connie, eternally united to you... through an invisible cord of finely woven filth... that even God himself could never, ever break.
Oh, Ben seninim, Connie, daima sana bağlıyım... pisliğe dokunmuş ince ve görünmeyen bir kabloyla... Tanrının bile asla bozamayacağı bir kablo.
Even so, no matter how finely crafted this blade is, it can't defeat guns.
Bu kılıç ne kadar ustalıkla yapılmış olursa olsun, silahları yenemez.
Finely grown, well-chosen
İyi yıllanmış.
A garnish of finely chopped or shredded lean ham...
İnce doğranmış ya da kıyılmış yağsız domuz etli bir garnitür...
Four tablespoons of finely chopped fresh parsley... one quarter cup heavy cream, salt, and freshly ground, black pepper.
Dört servis kaşığı taze kıyılmış maydanoz çeyrek bardak krema tuz... ve taze kırmızı biber.
Despite your efforts, my finely wrought dream approaches its fulfillment.
Çabalarınıza rağmen, en sonunda rüyam gerçekleşiyor.
Air, he thought, must be matter in a form so finely divided that it couldn't be seen.
Havanın su ile karışmayan ve görünmeyen bir madde olduğunu düşündü.
Chop finely and make... a sauce, using diced onions, thyme, etc... with hot cognac, mushrooms and croutons.
Güzelce parçalanır ve doğranmış soğan kekik gibi karışımlarla bir sos hazırlanır sıcak konyak, mantar ve kızarmış ekmek parçaları da buna eklenir.
Finely calculated, the cumulative effect is enormous.
Doğru hesaplandığında, toplam etkisi inanılmaz.
Who couldn't but caress those little feet forever, those finely curved ankles!
kim bu nefis küçük ayakları Bu bilekleri okşamak istemez!
Solidly built, finely cut out - just like me when I was younger
Kullanışlı şekilde bir araya getirilmiş yamalarla dolu. Tam da benim gençliğimdeki gibi.
It's like a finely-tuned instrument.
İyi akortlu bir müzik aleti gibidir.
It's a finely tuned crap detector.
Hassas bir saçmalık dedektörüdür.
Finely ground.
İnce toprak.
A finely rehearsed lie. A well-turned mockery.
İyi prova edilmiş yalan, iyi kotarılmış bir rezalet.
Uh - Yeah, chopped finely.
Evet, iyice doğranmış.
Your finely honed Betazoid sense tell you that?
Bunu sana iyi bilenmiş Betazoid hislerin mi söyledi?
"... finely chopped in a casserole dish...
"... ateşe dayanıklı bir güveç kabında...
I'm a finely honed athlete.
Ben formda bir sporcuyum.
" The onion must be chopped finely.
" Soğanlar ince ince doğranmalı.
In short. I'm a piece of machinery so finely made and curiously put together that it confounds me to think
Uzun lafın kısası bir makinayı en ince parçasına kadar merakla bir araya getiririm..
Where's my finely ground Kenya blend?
- Starbucks'tan aldığım Kenya kahvesi nerede?
I may have a grotesque appearance, but I assure you my instincts are finely honed, and I do have feelings.
Acayip görünebilirim, ama seni temin ederim ki içgüdülerim bilenmiş durumda, ve hislerim var.
Okay, it's not yet the finely-detailed insanity you've come to expect from me.
Tamam, henüz benden beklediğin kadar ince detaylı, delice bir fikir değil.
That Dodge is a finely tuned precision instrument and I don't want some stranger's rough hands all over it.
O Dodge çok iyi akord edilmiş hassas bir enstrüman ve bir yabancının kaba ellerinin her yerine dokunmasını istemiyorum.
Thirty-three agents guiding the careers of 1685 of the most finely tuned athletes alive.
Dünyanın en iyi yetişmiş sporcularından 1685 tanesinin kariyer hayatına rehberlik eden 33 menajer.
That's finely calibrated investigative equipment.
Mükemmel bir soruşturma aleti.
Now, the latent image, the one we're interested in, is found in the byproduct of that explosion, in the finely-dispersed sodium metal that coats the interior of the air bag.
Şimdi, ilgilendiğimiz şey şu belirsiz siluet hava yastığının içini kaplayan sodyum metalin hafif şekilde patlamasına neden olan yan üründe bulunur.
A singer's body is his instrument and I believe in keeping it finely tuned.
Bir şarkıcının vücudu onun enstrümanıdır ve onu hep formda tutması gerektiğine inanıyorum.
I'm so sorry that I didn't want your rather bulbous head struggling to find its way into the normal-size neck hole of my finely knit sweater.
Soğan gibi kafanın benim normal yaka ebatlarına sahip güzel örülmüş süveterimden geçmesini istemediğim için özür dilerim.
That finely-woven egyptian prayer scarf is five dinars.
- Şu ince ince dokunmuş Mısır dua eşarbı... beş dinar.
You want to parlay this finely tuned circuitry... you've got for a brain... into some form of major participation... with the divine conglomerate... but all you're really gonna do... is drive yourself and everyone around you... fucking nuts!
Beynin olarak algıladığın o nesneyi temel cennetimsi nurla paralel olarak mükemmel uygun akortu yapmak istiyorsun. ... ama aslında yapacağın şey hem kendini hem de çevrendeki herkesi lanet olası deliye çevirmek oluyor.
He happens to be a finely tuned athletic machine.
O eskiden superdi.
But they're-they're-they're finely tuned athletic machines.
Ama onlar oyuncu koc.
Who's gonna bid $ 20 for this fine piece of craftsmanship, finely crafted by a fine craftsman... who I happen to sleep with?
Bu güzel el ustalığı örneğini yok mu arttıran? Usta bir zanaatçı tarafından ustalıkla işlenmiş benim yattığım usta tarafından.
Do I hear $ 3 for this finely, finely crafted pile of rubble almost?
Üç dolar veren yok mu? Bu özenle işlenmiş moloz yığınına?
A finely worded challenge.
Sonuçta size meydan okuyorum.
It doesn't matter that he's right that I have a finely toned, picture-perfect, award-winning ass!
Adamın haklı olup olmamasının önemi yok. Tam kıvamında, resim gibi, ödül sahibi kalçam olsa bile.
Jack has the most finely tuned gaydar in the tri-state area.
- Dur, dur. Jack, New York'un en hassas gay-radarına sahiptir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]