Firewood translate Turkish
612 parallel translation
As they warmed up by the stove, he excused himself to get firewood.
Onlar ısınırlarken, odun getirmek için müsaade istedi.
Without firewood
Yakacak odun olmadan..
"We must pick up more firewood."
- Biraz daha yakacak odun toplamalıyız.
Riano, send some of the boys out for firewood.
Riano, birkaç kişiyi odun toplamaya gönder.
That's gonna be good firewood.
Bundan iyi odun çıkar.
- Yankees burned it for firewood.
Yankiler odun için yaktılar.
And when you are growing too old, you will make good firewood!
Çok yaşlandığında da senden iyi yakacak odun olur!
- And just'cause I'm a goldbrick, he's gonna chop me into firewood!
- Öyle mi? - Ona altın vermezsem beni kesip yakacak odun yapacakmış!
They chopped me into firewood!
Beni kesip yakacak odun yaptılar!
Get firewood for the oven.
Fırına odun getirin.
Gathering firewood already?
Kışın yakacağını şimdiden mi topluyorlar?
I expect it's chopped for firewood by now.
Çoktan yakılmak üzere parçalandığını sanıyorum.
when we're out of firewood, when spring comes, or when, God forbid, the school burns down.
Ne zaman yakacak odun kalmazsa, ne zaman ilkbahar gelirse, ya da ne zaman, tanrı korusun, okul yandığında!
Well, it was his habit to go out and collect firewood off the river
Nehre gidip odun toplamak onun için bir alışkanlıktı.
Well, recently I called in some of the neighborhood boys to gather firewood.
Geçenlerde komşuların çocuklarını odun toplamak için çağırdım.
The collection of firewood unlike a marriage or a birthday, is not a festive moment in my life.
Odun toplamak, evlilik ya da doğum günü kutlamaya benzemez, hayatımın neşeli bir anı değildir.
- To fetch firewood from the pinery.
- Çamlıktan yakacak odun almaya.
We got to have firewood.
Oduna ihtiyacımız var.
I don't care if you break him up for firewood.
Onu ateşte kızartsan bile umurumda olmaz.
Boy, look at all that firewood.
Evlat, şu odunlara bir bak.
Off in a cloud of firewood, I guess.
Galiba odunların ordadır.
I do not know. It took him firewood to the police.
Ben de Karabinieri olmak istiyorum.
Squaw, get'em firewood.
Kız çocuğu, odun getirmek.
- Squaw, get'em firewood.
- Kız çocuğu, odun götürmek.
Squaw no get'em firewood!
Kız çocuğu, odun götürmemek!
The firewood is cut and ready.
Odunlar kesildi ve hepsi hazır.
"Feed me. I have no money but I'll cut your firewood."
Yiyecek bir şeyler verirsen odunlarını kesebilirim " dedi.
Haven't you ever seen firewood cut?
Hiç odun kesen birini görmedin mi?
Well, to put it in one sentence... people don't expect a major general to carry firewood.
Şey, hepsini bir cümleye sığdıracak olursak... kimse bir Tuğgeneralin odun taşımasını beklemez.
Anne, bring some firewood in with you.
Anne, biraz yakacak odun getir.
I am in the firewood business.
Çıra işinde çalışıyorum.
The price of the firewood has suddenly fallen.
Ahşap fiyatları da aniden düştü.
When you finish what you're doing, will you fetch me some firewood to the house?
İşini bitirince yakacak odun alıp eve getirir misin?
I'll get the firewood.
Yakacak odunu getireceğim.
I've brought firewood.
Odunları getirdim.
Spit over that piece of firewood.
Şu oduna bir tükürüver.
They burn better than firewood.
Odundan daha iyi yanarlar.
Shall I get firewood?
Ateş için odun toplayayım mı?
Did she sneak up behind him... and hit him with that piece of firewood when he wasn't looking?
Arkasından sinsice dolanıp odunla kafasına mı vurdu?
That's just firewood.
Bu sadece yakacak odun.
- Firewood?
- Yakacak odun mu?
- What about firewood?
- Ne olmuş yakacak oduna?
The Akizuki clan may hide here with their gold hidden in firewood.
Akizukiler, sakladıkları altınlarla birlikte burada gizleniyor olabilirler.
If anyone cuts firewood in my land again they must first request my permission.
Ormanımdan bir daha ağaç kesmek istiyorsanız önce benden izin alın.
- And in the forest they continue cutting firewood.
- Ağaçları kesmeye devam ediyorlar.
- Our firewood?
- Bizim ağaçlarımız mı?
- Water and firewood?
- Ya su ve odun?
I'm going to deliver the firewood to the bakery.
Odunları teslim edeceğim.
I'm going to deliver the firewood to the bakery.
Odunları fırına teslim edip geleceğim.
Chad, can you go get some firewood for dinner?
Chad, akşam yemeği için biraz odun toplar mısın?
Well, lots and lots of firewood on the bank.
Evet. Kıyıda fazlasıyla odun bulabiliriz.