English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fixing

Fixing translate Turkish

2,904 parallel translation
The Andys have been fixing people who can't follow orders.
Andyler emirlere uymayan insanların beynini yıkıyorlar.
I should be fixing the dress, not obsessing over him,
Elbiseyi düzeltmeli ve onu kafaya takmamalıyım.
I'm fixing things, okay?
Her şeyi düzeltiyorum, tamam mı?
You should be focusing on fixing things with Rufus.
Rufus'la aranızı düzeltmeye odaklanmalısın.
Fixing bugs.
Hataları düzeltiliyorum.
I've been fixing cars since I was a kid.
Çocukluğumdan beri araba tamirciliğiyle uğraşıyorum.
I was fixing my uncle's car, and when I moved to Kuwait, I did the same.
Amcamın arabasını ben tamir ederdim. Kuveyt'e taşındığımda da aynı işi yaptım.
Did you really think that fixing it would fix things with her? No.
Gerçekten onu tamir etmenin kızla arandakileri düzeltebileceğini mi düşündün?
And he was never really good at fixing things He did the best he could
- Hiçbir şeyi düzeltmeyi beceremezdi.
Fixing this.
Hemen düzeltiyorum.
That's like a plumber who doesn't turn the water off when he's fixing a leak or...
Bu, bir sızıntıyı giderirken suyu kesmeyen... bir tesisatçı veya...
You gonna bring some plans, or you are too busy fixing a snack?
Bir plan bulacak mısın yoksa atıştırmakla çok mu meşgulsün?
Now get up in that cherry picker and act like you're fixing something.
Şimdi o şeyin üzerine çıkıp bir şeyleri tamir eder gibi yap.
Where exactly on the list is fixing our plague?
Bu hastalığımızı tedavi edecek liste nerede?
Well, a little birdie named Burt, who owns a tire store, and his little birdie wife, who used to wear a lot of denim, told us that you guys were, uh, fixing'to get hitched.
- Lastik mağazası olan Burt adında küçük bir kuş ve eskiden devamlı kot pantolon giyen minik kuşu bize evleneceğinizi söyledi.
We're fixing.
Durumu düzeltiyoruz.
Thanks for fixing my toilet.
Tuvaletimi tamir ettiğin için sağ ol.
That's what I'm fixing to find out.
Yerini nasıl tesbip edeceğimi öğrenmeye çalışıyorum.
Fixing it up.
Tamir ediyorlardı.
If I'm not mistaken, that gentleman fixing'to end our days?
Bu beyefendiyi gün sonuna kadar tutacakmiyiz?
You need fixing.
Hikayeni bilmiyorum.
We all have a story. Everyone in this office needs fixing.
Bu ofisteki herkesin düzeltilmeye ihtiyacı var.
Okay, so this entire sector is devoted to fixing mistakes that they make on the assembly line.
Tamam, tüm bu sektörü montaj hattında yaptıkları hataları sabitleme ayrılmıştır.
But Jack said you found the control unit and you were fixing it.
Ama Jack'e kontrol cihazını bulduğunu ve tamir ettiğini söylemişsin.
But I've been fixing it up, and I want you to choose the details.
Ama, ben yapmaya başladım bile ve detaylara sen karar ver istiyorum.
I'm fixing to be an Injun fighter, too.
Yerlilerle savaşmaya da hazırlanıyorum.
This woman specializes in fixing animals that other vets have given up on.
Bu kadın, veterinerlerin ümidini kestiği hayvanları iyileştirmede uzmanmış.
I was nice, and now he's fixing our apartment.
Ben kibar davrandım ve o şimdi dairemizi onarıyor.
Yeah, but they're fixing me up with one of Nora's friends.
Evet, ama beni Nora'nın bir arkadaşına ayarlayacaklar.
Looks like they're a-fixing to ride this way.
Görünüşe göre bu tarafa doğru geliyorlar.
You can't fix yourself by fixing this.
Bunu düzelterek kendini düzeltemezsin.
He said nothing about fixing anything, my friend.
Hiçbir şeyi onarmaktan bahsetmedi, dostum.
Thanks for fixing the Mr Iwaki problem.
Bay Iwaki sorununu halletliğin için sağ ol.
My marriage may not be perfect, but, George, I'm fixing to rediscover myself.
Evliliğim mükemmel olmayabilir ama George kendimi yeniden bulmaya çalışıyorum.
I'm fixing to laser-engrave my own happiness into a glistening ball of crystal.
Kendi mutluluğumu kristal parlak topa işlemeye çalışıyorum.
It's origins come from fixing something, you know, making it better.
Kökleri birşeyi onarlama dayanıyor, anlarsın ya, daha iyisini yapmak
Fixing your shower.
Duşunu onarıyorum.
Oh, that's good to hear because my tire shops are doing great, especially since the city stops fixing the potholes.
Bunu duyduğuma sevindim. Çünkü benim lastikçiler çok iyi iş yapıyor. Özellikle de belediye çukurları kapamayı bıraktığından beri.
I noticed it was broken, so I'm fixing it.
Bozuk olduğunu fark ettim, o yüzden tamir edeceğim.
Stopped sharing your feelings, spent hours fixing a bread maker that wasn't broken just to avoid another silent dinner.
Duygularını paylaşmayı bıraktın, sessiz bir akşam yemeğinden yırtmak için bozuk olmayan ekmek makinasını tamir ediyormuş gibi yaptın.
Fixing my bike.
- Motorumu tamir ediyorum.
I just feel like fixing things.
Bir şeyler tamir etmeyi seviyorum.
Your tie just needs a little fixing.
Kravatın biraz sıkışmış.
Adams works 80 hours a week fixing bunions on hobos, because she can't face getting to know someone new.
Adams yeni biriyle tanışmayı göze alamadığı için haftada seksen saat evsizlerin ayaklarından iltihap temizliyor.
I've spent the last two days on the phone fixing everything for you.
Sorun yok. Son iki günümü senin için her şeyi ayarlamakla geçirdim.
You are strong and sexy and smart, so... fixing you up would be a bit of a challenge.
Güçlüsün, seksisin, akıllısın Yani sana uygun birini bulmak çok zor iş
I'm glad to be back, but battling heat, exhaustion, viruses, and snakes is not as bad as fixing doctors sloppy patient reports.
Geri döndüğüme sevindim, ama sıcakla savaşmak, tükenmek, virüsler ve yılanlar, doktorların özensiz raporlarını düzeltmek kadar kötü değiller.
He drilled down on the ticket-fixing incidents in the Bronx precincts.
- Bronx'ta yazılmış cezalarda yapılan usulsüzlüklerden bahsediyor.
He's fixing his stats.
İstatistiğini düzeltiyor.
Spends his life fixing clocks.
- Tüm hayatını saatleri tamire adamış.
I'm fixing the dishwasher.
Bulaşık makinesini tamir ediyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]