Flak translate Turkish
256 parallel translation
When they start picking flak out of your feet, you'll wish you'd put them to better use.
Uçaksavar ateşiyle ayaklarını deldikleri zaman onları daha iyi kullanmadığın için hayıflanacaksın.
Flak City. - Saint-Nazaire.
- Saint-Nazaire mı?
Those flak gunners had the range when we made our run.
Bombardıman öncesi, uçaksavarlar menzilimizi iyi hesaplamışlar.
But the strike photos don't show what the flak is like.
Ama fotoğraflar uçaksavarın nasıl olduğunu göstermiyor.
The idea was to get the groups there simultaneously... so that enemy flak couldn't concentrate on one group.
Fikir, grupların oraya aynı anda gelmesiydi. Düşman, bir grubu vuramasın diye.
Birdwell, they get all that flak out of you?
Birdwell, o uçaksavarı üstünden temizlediler mi?
We'll be turning over a heavy flak, though, sir.
Ama ağır uçaksavar ateşi üstünde döneceğiz.
If I'd known, I'd have cut him closer with the flak.
Bilseydim onu uçaksavar ateşine yaklaştırırdım.
Where is the heaviest concentration of flak?
Uçaksavarlar en çok nerede yoğunlaşıyor?
Martin, take your jets in to suppress flak.
Martin, uçaksavarları susturmak için jetlerini kullan.
Commencing flak-suppression run.
Uçaksavarları susturuyorum.
No, I ate my flak at Bougainville.
Hayır, Bougainville'de uçaksavarla karşılaştım.
An errant piece of flak tore a hole in a wing tank and, like a wounded bird, this is where she landed - not to return on this day or any other day.
Uçaksavarın serseri bir parçası uçuş tankını deldi ve onu yaralı bir kuş gibi buraya, bir daha geri dönmemek üzere iniş yapmaya mecbur bıraktı.
Reconnaissance reports a flak corridor running through the target area.
Keşif uçağı, hedef bölgede bir uçaksavar ateş geçidi rapor ediyor.
Max, get the flak area.
Max, uçaksavar ateş bölgesini al.
You went over a heavy flak corridor at too low altitude and risked every man in your squadron.
Bir uçaksavar ateş alanının üzerinden alçak uçarak filonda bulunan herkesi riske attın.
That was later, sir, and it wasn't flak.
Bu daha sonra oldu, efendim, sebep uçaksavar ateşi değildi.
Heavy flak ahead.
İleride ağır uçaksavar ateşi.
Greiner, make a note of that flak tower.
Greiner, şu uçaksavar kulesini not et.
How did I know I'd run into a flak tower?
Bir uçaksavar kulesiyle karşılaşacağımı nereden bilebilirdim?
The Huns have flak posts at the mouth of the fjord.
Almanların uçaksavar noktaları fiyordun girişinde.
Bergman and his men will neutralize the flak posts.
Bergman ve adamları uçaksavarları etkisiz hale getirecek.
With all those gun emplacements... the flak's going to be murderous, isn't it?
Bu kadar yükten sonra... uçaksavarlara kolay lokma olmaz mıyız?
Slight wing damage from ordinary flak. That's all.
Uçaksavar ateşinde, kanadımız hafif zarar gördü, hepsi bu kadar.
Intelligence reports indicate that you shouldn't have to worry about flak.
İstihbarat raporlarına göre uçaksavar ateşi için endişelenmenize gerek yok.
There was enough flak in the air, right?
Çok fazla suçlama vardı havada değil mi?
( man ) Flak will be heavy, probably accurate, but you've been through worse before.
Muhtemelen ağır, isabetli uçaksavar ateşi olacak. Ancak bundan önce daha kötüsüyle karşılaşacaksınız.
We had very little trouble in getting there, but one thing I did notice was the vicious way in which every German town now seems to throw up flak indiscriminately.
Oraya giderken çok fazla sorunla karşılaşmadık. Ama farkettiğim bir şey var. Berbat Alman şehirlerinin her biri artık rastgele uçaksavar ateşi açıyor.
Wanna hear the flak from the affiliates?
Şubelerden gelen şikayetleri duymak ister misin?
You see, after the drop, when we bank for our return, we run into a whole lot of flak and rubbish from this Jerry air field up here at Deelen.
Görüyorsunuz, inişten sonra dönüş için yola çıktığımızda, Jerry hava sahasından buraya Deelen'e kadar ateşle karşılaşıyoruz.
It's flak. ( IN GERMAN )
Uçaksavar ateşi.
We expect light to moderate flak. We'll approach from 12,000.
Oraya zamanında varırsak uçakları kaldıramazlar, 12,000 feet den yaklaşacağız.
- What is "light to moderate flak"?
- Hafif ateş ne demek acaba?
- Less than heavy flak.
- Ağır ateşten az demek.
- It's more than no flak.
- Yani ateş etmemekten fazla.
Somebody forgot to tell the Germans they should only have light flak.
Kimse bu Almanlar'a söylemedi mi? Hani önce hafif ateşten başlanacaktı?
- You'll get lots of flak.
- Ateş altında olacaksınız.
Less flak, more stack.
Az laf, çok iş.
Again, primary and secondary targets, main flak positions, searchlight belts.
Tekrar, birinci ve ikinci hedeflerimiz ana uçuş düzenimiz, arama ışıkları.
The flak will be heavy.
Yoğun uçaksavar ateşi olacak.
Last time we crossed the coast, admiral, the flak was heavier.
Daha önce kıyıları geçtiğimizde Amiral, uçaksavar ateşi daha şiddetliydi.
D-Do you think I chose that female flake in a flak suit?
O iğrenç elbiseli çatlak kadını ben mi seçtim sanıyorsun?
Zip, zip, she gets into the flak suit, we get down on the bed.
Üniformaya girdi, yatağa uzandık.
- But she's in a flak suit.
- Ama üzerinde o giysi var.
over inchon, i took some commie flak in my ribs.
İnkon üzerinde, komünist uçaksavar ateşiyle kaburgam yara almıştı.
Flak!
Uçaksavar ateşi!
- Flak or fighters?
- Schweinfurt hücumunda.
Flak damage.
Uçaksavar hasarı.
Light flak ahead.
İleride hafif uçak savar ateşi var.
Light flak. He went down fast.
Uçaksavar ateşi.
"Wait a minute!" She pulls out a suitcase from under the bed with a World War Il flak suit.
... 2. Dünya Savaşı Nazi üniforması çıktı.