English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Flaky

Flaky translate Turkish

203 parallel translation
He's lost a lot of weight recently, and his skin's strangely dry and flaky.
Son günlerde çok kilo kaybetti cildi de aşırı kuru ve solgundu.
On sale at every grocery store in the city,... in a new waxed wrapper that slow-baked, softly fluffy vitaminized, flaky, ready-sliced Gibson's bread.
Şehirdeki bütün marketlerde yeni mumlu kâğıtta yavaş pişirilmiş, yumuşak vitamin katkılı, kesilmiş Gibson ekmekleri. Gibson...
Why you flat-nosed, little-eyed, flaky creep!
Seni yassı burunlu, küçük gözlü dalkavuk.
And you put the ball on the floor and tried to make some sensational, flaky shot out of it.
Ve topu yere koy ve bir kaç güzel ilginç sayı yapıver.
She's sometimes a bit of a flaky chick, that's all.
Bunları bir de İngilizce olarak söyler misiniz, lütfen?
She's suddenly changed from a model student to a flaky chick.
Maymun surat mı? Yok, o sadece bir çocuk. Şey, belli ki isyan ettiği bir şeyler var.
So the closer the wedding gets, the more edgy you're gonna be and the more you're gonna fix on things like Mr. Ricardo being a little flaky which I'm not denying as a reason to reject the whole idea of marriage.
Düğün yaklaştıkça daha sinirli olacaksın Bay Ricardo'nun tuhaf davranışları gibi yadsımadığım şeyleri düğünü iptal için gerekçe göstereceksin.
This one's as flaky as they come.
Bu herif tam bir deli.
He's the last guy in the world I figured to be screwing around with anything as flaky as altered states of consciousness.
Değişik bilinç halleri gibi... tuhaf bir konuyla... uğraşmasını beklediğim en son insan Jessup.
Jessup is pretty flaky himself.
Jessup aslında epeyce tuhaftır.
Short crust, flaky, rough puff.
Küçük ekmek kabukları, ince ince dilimler halinde, sert buharlar halinde.
I've been... A little flaky?
Son zamanlarda biraz dikkatim dağılmıştı.
A little flaky.
Bir parça dağınık.
I'VE BEEN FLAKY ABOUT THIS.
Kabul ediyorum, bu konuda acayip davrandım.
My underarms are safe, my scalp is not flaky and my breath is lemon fresh.
Koltukaltlarım temiz, kafa derim dökülmüyor ve nefesim limon tazeliğinde.
Sorry, it sounds a little flaky now, you know?
Şimdi işler değişti.
An unidentified flaky object.
Tanımlanamayan Garip Cisim.
I thought you were another one of Danny's flaky friends.
Seni Danny'in o acayip arkadaşlarından biri sandım.
Even it out. Take out the flaky bits.
Şimdi gerekeni yap, o çeyreği kopart.
I perceived a number of flaky ashes and round the edges a fringe of brownish powder, which had not yet been consumed.
Orada bulunan küllerin arasında daha henüz yanıp tükenmemiş olanlarını özenle ayıkladım.
I JUST WANT IT IN A FLAKY PASTRY.
Katmerli istiyorum.
Ray and Dorothy think that we're flaky enough... and you said we would wait until after, and now you're gonna peak before me.
Ray ve Dorothy yeterince tuhaf olduğumuzu düşünüyor zaten. Yemekten sonrayı bekleyeceğimizi söyledin, şimdi bensiz uçuyorsun.
I always thought it was funny, them naming a guy after a little flaky pastry.
Hep tuhaf bulmuşumdur, adama lapa gibi bir kekin ismini vermeleri.
What's the problem with your little flaky friend?
Şu üçkağıtçı arkadaşının sorunu ne?
" Carlito, he's flaky, man.
" Carlito sağlam pabuç değil.
Flaky texture.
Dokusu süngerleşmiş.
It, uh... gets a little flaky when the weather is dry.
Şey hava kuruyken biraz pul pul oluyor.
That lady in there looked pretty flaky to me.
O kadın bana biraz garip göründü.
Now I know where you get your flaky stomach from.
Artık, ülserin neden kaynaklandığını biliyorum.
That flaky brother of mine!
Benim tuhaf kardeşim!
The silent hours steal on, and flaky darkness breaks within the east.
Sessiz saatler geceden çalıyor ve karanlık pul pul dökülüyor doğuda.
See, people here get flaky sometimes.
İnsanlar bazen fikir değiştirir.
- I know it sounds flaky and... - Flaky?
- Biliyorum kulağa cıvık geliyor ama...
- Flaky.
Dinle.
Then your mother had to come up with that flaky cleansing ceremony.
sonra annen şu acayip evlilik arınması ile çıkageldi.
Flaky?
Acayip?
It's flaky.
Acayip işte.
- The woman's a little flaky.
- Kadın biraz garip.
So are all musicians really flaky?
Tüm müzisyenler bağımsız mıdır?
Yeah, the fish sticks are too flaky, so I just...
Evet, balıklar çok pulluydu ve bende....
Shut up, you flaky ham!
Kapa çeneni seni jambon lapası!
F-F-Flaky ham? !
J-J-Jampon lapası mı?
He can be pretty flaky sometimes, but we have a lot in common.
Zaman zaman adileşse de, beraber genelde iyi vakit geçiririrz.
Yeah, uh, he's been real flaky lately... and I'm just not sure that he's the calibre person... that we would want for upper management.
Evet, uh, son zamanlarda resmen dökülüyor... ve üst yönetim için yeterli kapasitede... birisi olmadığını düşünüyorum.
I mean, Chelsea's flaky, but she's not stupid.
Chelsea garip biri ama aptal değil.
Devon dated her for a while, but she was too flaky for him, which...
Devon bir süre onunla çıkmıştı. Ama Devon için fazla sıra dışıydı.
It means that on a good day you can be a little flaky.
Demek oluyor ki sen güzel bir günde biraz acayip olabilirsin.
Flaky flakes?
Mısır gevreği mi?
Yes, we are very sorry to tell you this, but you, Phoebe, are flaky.
Evet, bunu söylediğimiz için üzgünüz, ama sen de tutarsızsın.
I've been a little flaky lately.
Çünkü bu sayfalar onunla ilgili değil!
We have very, very fried mushrooms... buttered potatoes in Nancy butter, with a flaky sauce... Is there a small, light salad?
Hafif bir mevsim salatası yok mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]