English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Flapping

Flapping translate Turkish

431 parallel translation
I've been sitting here like a snoopy old maid... with her ears flapping in the breeze, waiting to hear the dirt.
Burada oturmuş, kulakları rüzgarda dalgalanan... yaşlı bir hizmetçi gibi, pislikleri duymayı bekliyorum.
Do these flapping old ears of mine deceive me, or did you come here to put the bite on me for 50 bucks?
Bu koca kulaklarım beni yanıltıyor mu? Yoksa buraya benden 50 dolar kopartmaya mı geldin?
- Well, they sure come flapping out.
- Öyleyse çıkar dışarı
With flapping wings and grinning evil eyes... he points the way to the yawning pits of Hades.
Kanatlarını çırparken, hain hain gülen gözleriyle Hades'in genişleyen çukurlarına giden yolu işaret eder.
If I see another shirt-tail flapping. - - Woe betide the sailor, the OOD and the Morale Officer. I kid you not.
Bir denizcinin daha gömleğini dışarıda görürsem, o denizciyi de nöbetçi subayını da, Moral subayını da yakarım, anlaşıldı mı?
Soon you'll be flapping'your wings like an angel.
Yakında melekler gibi kanatlarını da çırparsın.
They want to fly, but they just sit around all day long, flapping their wings.
Uçmak isterler ama bütün gün oldukları yerde kanat çırparlar.
- Start flapping for a quick takeoff.
- Çabuk kalkmak için acele edelim.
King, you're a dead cert for bread and water if you don't stop flapping that big trap of yours.
King, o koca çeneni kapamazsan, ekmek ve suyu boylarsın.
I hung onto his horns, and that fool steer ran a mile... me flapping like laundry in a high wind.
SAM : Onun boynuzlarına asıldım ve o aptal öküz sert bir rüzgarda sallanan çamaşır gibi beni bir mil koşturdu.
here, when he sees the wing flapping, he's wondering what's happend, so he come across.. .. he sees fat old bird and smell here the old perfume.. .. made from rotten dead fish, then, wanting dinner..
buraya gel, kanatların çırpıldığını görünce, ne olduğunu merak ediyor, ve geliyor..... orada şişman ve yaşlı bir kuş görür, ve onun kokusunu duyar..... o aslında çürümüş balık kokusudur..., o zaman yemek ister...
I hope it's still flapping'in the morning.
Umarım yarın sabah, onu hala kullanabilecek durumda olur.
Daddy's feet are flapping.
Babam ayaklarını hareket ettiriyor.
- Su - - [Flapping Sound]
Su...
Quit flapping your arms.
Kollarını çırpıp durma.
Oh, I don't want a great bat flapping around my neck.
Gırtlağımda çırpınan yarasa azmanı istemiyorum.
There's one hell of a lot more to flying than just flapping around from A to B.
Uçmak bir yerlerden bir yerlere ulaşmak için kanat çırpmaktan ibaret olamaz.
I heard some flapping'noise back in them trees.
Ağaçlardan hışırtılar geliyor.
Its great flapping wings swallowed me up.
Çırptığı büyük kanatlarıyla beni yuttu.
By flapping these wings,... the rook stays aloft... for surprisingly long distances.
Kanatlar çırpılarak,... kaya güvercini şaşırtıcı derecede... uzun mesafelerde havada kalır.
The flapping...
Kanat çırpıyordu...
The enormous flies flapping slowly away into the sunset.
Dev sinekler günbatımına doğru kanat çırparken.
Noisy birds that flew without flapping their wings.
Kanatlarını çırpmadan uçan gürültülü kuşlar.
While you are waiting in line for your processing, you will not, I repeat you will not be flapping your lips.
Katılımınız için yoklamayı beklerken, dikkat edin, tekrar ediyorum çenenizi açmayacaksınız.
Maybe Diane could run in circles, flapping her arms, and draw his fire.
Diane, kollarını çırparak çevresinde koşarsa, adamın dikkatini çekmeyi başarabilir.
A flapping of butterfly wings!
Kelebek kanatlarının çırpışı!
Like always, she's just flapping her wings.
O her zamanki gibi sadece kanatlarını çırpıyor.
Those balls are pretty dangerous when they're flapping around.
Bu taşaklar sallanırken çok tehlikeli.
With his cape flapping in the...
Rüzgarda uçan şeyiyle....
His cape was flapping in the wind!
Rüzgarda uçan peleriniyle!
You realise your lips have been flapping for over an hour?
Bir saattir zırvaladığının farkındasın, değil mi?
Flying is much more than flapping wings.
Uçmak, kanat çırpmaktan öte birşeydir.
Do you realize that's 40 pounds of flapping power?
Bunun 20 kiloluk bir kanat çırpma potansiyeli olduğunun farkında mısın?
It's time to start flapping your wings and peeping.
Kanatlarını çırpıp, ötmeye başlayabilirsin.
It must be the knowing not the flapping of wings.
Kanat çırpmanın ötesinde bunu hissediyorlar.
METHINKS I HEAR THE FLAPPING WINGS OF THE BIRDS OF PREY.
Sanırım, avlanmış bir kuşun kanat çırpışını duyuyorum.
Why is he flapping his arms like that?
Kollarıyla neden öyle çırpınıyor?
Oh. And when they're flapping their wings like that, means the big snow's coming. Right.
Kanatlarını öyle çırparlarsa yoğun kar geliyor demektir.
Maybe you crapped out, flapping'your lips about Hoagie.
Belki de dudaklarını Hoagie için sallarken sen saçmalamışsındır.
and a white sister at my feet, flapping her wings in the air.
Ayak ucumda beyazlar içinde bir hemşire. Rüzgarda kanatlarını çırpıyor. Kalmaya gelmiş.
Mom, you're flapping your lips in vain.
Boşuna heyecanlanıyorsun anne.
I'm 30 in a month, and I've got a sole flapping off my shoe.
Bir ay içinde 30'umu deviriyorum ve yalnızca delik bir ayakkabım var.
It would be so embarrassing to have King Charles staggering around Hampton Court tomorrow morning with his neck flapping like fish's gills.
Kral Charles'ın, yarın sabah Hampton Meydanında, boynu balığın solungacı gibi çırpınarak sendelemesi çok utanç verici olurdu.
Keep flapping.
Ötmeye devam et.
Whenever I see him, he'd come running up to me, shirt flapping, and say, "Ronnie, Ronnie, look how thin I'm getting." Oh, good.
Sonra ne zaman görsem koşa koşa geliyor, gömleğini sıyırıp "Bak ne kadar inceldim" diye bağırıyor.
I don't like birds in the house - the flapping.
Evin içinde kanat çırpan bir kuşun olması hoşuma gitmiyor.
It was like his dick was flapping in the wing... and he liked to see if he could get an erection.
Aleti rüzgarda salınır, ereksiyon olmayı bekler gibi bir hali vardı.
All the white folks was flapping'their skinny lips off... about you sittin'down at Miz Patty's today.
Bütün beyazlar, bugün Patty'de oturman hakkında tartışıp durdular.
Can't you stop your lips from flapping for two little minutes?
Sen iki dakika susamaz mısın?
Well, instead of flapping your gums about it, why don't you go out and...
Pekala, bu konuda dişini sıkacağına, Neden dışarı çıkıp...
Uh, uh, flapping!
Uh, uh, vurmak!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]