English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Flares

Flares translate Turkish

564 parallel translation
Whenever the flares are lit, the faces of the crowd... look like white masks of snow.
Buradaki insanların yüzleri bembeyaz birer... maskeye dönüşmüş durumda.
What I mean is that someone who flares up so easily and who uses his fists could be a dangerous individual.
Demek istediğim, bu kadar çabuk parlayan ve yumruklarını kullanan biri tehlikeli bir fert olabilir.
Light the flares, boys.
- Ateşi yakın beyler.
The flares!
- Ateşi yakın!
He says to put out the flares!
- Ateşi söndürün diyor!
The tender... those flares shouldn't be there.
Vagon... şu işaret ışıkları orada olmamalı.
Whatever it is, it's here, it flares up, burns hot, and it's gone.
Her ne ise, buradadır, parlar, yakar.. .. ve biter.
Throw some flares out in the front and put some in the back there!
Öne ve arkaya birkaç işaret koyun!
Number six will send up flares at ten minute intervals starting at 0400.
Saat 0400 den itibaren 6 numara 10 dakikada bir işaret fişeği atacak.
Call for flares.
Telsizin başına geç.
flares, but a Iong way up the coast.
Alevler var, ama sahilin yukarısında, epey uzakta.
Captain Marco sent up some low flares, so it was easy to see what was happening.
Yüzbaşı Marco işaret fişeği atmıştı, bu yüzden olanları açıkça görebiliyorduk.
That's a great warning system if they get by the trip flares.
İşaret fişeklerine yakalanırlarsa iyi bir uyarı sistemi, değil mi?
searchlights and flares.
Projektörleri ve işaret fişeklerini hazır edin.
- Get flares! - Not yet.
- O zaman işaret fişekleri.
Go easy with your flares.
Wally, işaret fişeklerini boşa harcamayın.
Flares!
- Fişekler!
Charts, pistol, some flares.
Haritalar, tabanca, birkaç işaret fişeği.
They light flares to see.
Görmek için fişekler yakıyorlar.
Well, I'll get Sergeant Watson to make up some containers for flares...
Pekâlâ, ben çavuş Watson'a, fişekler için kap yapmasını söyleyeceğim
All them flares do is make a lousy stink!
Lanet olası işe yaramaz fişekler!
- I lit the flares.
- İşaret fişeklerini ben yaktım.
I wonder if the Brownies know about flares.
Acaba Brownie'ler fişekleri biliyorlar mı?
- Flares.
- Işık fişekleri.
Hey, those are flares.
Hey, bunlar alev fırfırları.
Flares.
Işık fişekleri.
Your ship flares up like an exploding sun within minutes.
Geminiz bir kaç dakika içinde patlayan bir güneş gibi yanacak.
Simmer down before your ulcer flares up.
Ülserin azmadan sakinleş.
Mr. Sulu. Will you give us an estimate into how much longer we'll have until those solar flares subside?
Güneş ışınlarının yayılımı azalana dek ne kadar zamanımız kaldı?
His flares are lit!
İşaret fişekleri yandı!
FLARES...
İŞARET FİŞEĞİ...
MORE FLARES.
DAHA FAZLA.
HURRY WITH THE FLARES...
ÇABUK YAKIN FİŞEKLERİ...
MORE FLARES.
DAHA DA YAKIN.
Well, that's an odd bird of an ailment, But it flares up now and again in these parts.
İşin aslı bu konu eski ve sıkıntı verici bir konu ama bu aralar yeniden canlanıyor gibi.
Flares! Be careful!
İşaret fişekleri!
Black coat, gray flares.
Siyah palto, gri İspanyol paça pantolon.
- Running out of flares for the helicopters.
- Helikopterlerin ışığı bitiyor.
Then we laid great lanes of flares, hundreds of flares.
( Hamish Mahaddie, RAF Kılavuzu ) Ardından büyük, işaret fişekleri, yüzlerce işaret fişeği attık.
And from there, we could then creep on to the target and put flares down, different coloured flares.
Buradan yola çıkarak, hedefe doğru buralardan sokulabilecek işaret fişeklerini, farklı renklerdeki işaret fişeklerini atabilecektik.
Tail rope, eye splice, M-1, pliers, irons... Sample bottles, dye marker, flares, safety float temperature gauge, spear guns, SMG...
Kuyruk halatı, halat yuvası, M-1, kerpeten numune şişeleri, işaret kalemi, uyarı ışıkları ısı ölçer, zıpkın, hafif makineli...
- I found a box of magnesium flares.
- İşaret fişeği kutusu nerede?
Acetylene tank, magnesium flares.
Bu, magnezyum fitilli bir tank.
We strap the flares onto the tank then tie them both up on that pipe.
O borudan bir kıvılcım geldiğinde, bu tank patlayacaktır.
I shoot the flares, they ignite the tank.
Fitile ateş edeceğim, o da tankı yakacak.
Send a plane to warn them, put flares on the track, anything!
Onlara haber vermeli, sinyal göndermeli!
THIS HIPPIE LIFE and maps of Florida and some road flares.
Hippie Yaşamı dergisi... Florida haritası... Ve birkaç tane yol fişeği.
- I've run out of flares.
- Ben de fişek kalmadı.
We need flares and bottles propane.
Biraz daha işaret fişeği bulabilirsek, hata o propan tüplerinden...
Or we remain here, fire off some flares and hope that somebody will help us.
yada burda kalıp, İşaret fişeğini ateşliycez ve birinin bize yardım etmesini bekliycez
Flares.
- Fişekler.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]