English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Flatlining

Flatlining translate Turkish

64 parallel translation
He's flatlining!
Nabız almıyoruz!
He's flatlining!
Kalbi atmıyor!
Flatlining 3. Get the charge cart.
Üç numaralı odada acil durum...
- But she's still flatlining!
Ama hâlâ düz görünüyor.
And don't call me unless you're flatlining.
Mortu çekmediğin sürece de beni çağırma.
He's flatlining!
Ölüyor!
Flatlining. - Mike? I think she's getting tired.
Mike, sanırım yorulmaya başladı.
- He's flatlining... - Stand by... 200 joule... 300.
- Bekleyiniz.... 200 Jul... 300.
Until I ended up flatlining at the hospital.
... hastanede kendimi yaşam ile ölüm arasında bulana dek.
- She's flatlining!
- Kalbi durdu!
Vaughn's flatlining.
Vaughn'un kalbi durdu.
He's flatlining.
O kalbinin durduğunu.
- He's still flatlining.
Hâlâ düz çizgi.
They told me I was flatlining in the ambulance.
Cankurtarandayken bana onlar sınıra dayandığımı söylediler
He's flatlining!
Nabız durdu!
Or What if he takes a turn for the worse and starts fLatLining?
Veya ya durumu kötüleşir de şu çizgiler düzleşirse?
- V-fib. - She's flatlining.
- Ventiküler fibrilasyon.
Emmy's EEG is flatlining.
Emmy'nin EEG'si düz çizgi oldu.
He's flatlining.
Nabız duruyor.
Yeah, i'm flatlining on these tox screens, too.
Evet, toksin taramasından da bir şey çıkmadı.
Robert is flatlining.
Robert buna duyarsız.
And you want to hear the weirdest part? Robert is flatlining.
Ver asıl tuhaf olanı duymak ister misin?
That's the sound of a relationship flatlining.
... bu ölümle yaşam arasındaki, o ince çizgideki bir ilişkinin sesi.
He's flatlining!
Mortu çekmek üzere.
Enduring torture, losing the makri, flatlining...
İşkence gördün, makriyi kaybettin, kalbin durdu...
Still flatlining.
Halen yaşam belirtisi yok.
We are flatlining. Whoa.
İflâsın eşiğindeyiz.
She's flatlining!
Düz çiziyor!
She's flatlining.
Düz çiziyor.
He's flatlining!
Eks oluyor.
Patient's flatlining.
Hastayı kaybediyoruz.
Notice how the victim's heart rate was elevated for close to two minutes prior to flatlining.
Kurbanın kalp atışları iki dakika boyunca yükseliyor ve sonrasında düz bir şekilde devam ediyor.
E.E.G.'s flatlining.
EEG değer göstermiyor.
You are flatlining all day.
Sen bütün gün ruh gibi dolandın.
Please don't tell me you're gonna pitch the flatlining thing again.
Lütfen şu nabız durdurma olayını yeniden... -... denemeyeceğini söyle. - Aslında deneyeceğim.
Oh, let me guess- - hmm... flatlining?
Dur tahmin edeyim, nabız durdurma?
"Flatlining"?
Nabız durdurma mı?
Except... what if this flatlining thing could actually cure Vincent?
Peki ya nabzın durması Vincent'i gerçekten iyileştirebilse?
First I need to test the flatlining procedure on this arsonist now that we know he's a beast, too.
Öncelikle nabız durması tedavisini canavar olan kundakçıda denemem gerek.
Your, uh, flatlining idea.
Senin nabız durmasıyla alâkalı fikrin.
Look, you didn't answer my question about the flatlining- - has it ever worked?
Bakın, nabız durdurma konusunda soruma cevap vermediniz. - Daha önce işe yaradı mı?
I'll get my gear. ( EKG FLATLINING ) We're losing him, what happened?
Eşyalarımı alıp geleyim Onu kaybediyoruz, neler oluyor?
I pulled out Gabe's flatlining kit. Okay,
Gabe'in ilkyardım çantasını buldum.
The patient's flatlining.
Hasta ölmek üzere.
( flatlining continues ) Clear. ( defibrillator zaps )
Hazır.
( FLATLINING ) 360.
360.
[Monitors beeping and flatlining] Paddles.
Pedler.
- Oh, God, I'm flatlining.
Tanrım!
He's flatlining.
Uyarı verin.
She was flatlining when I got here.
Buraya geldiğimde ölmüştü.
He's flatlining.
Kötüleşiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]