Flawless translate Turkish
574 parallel translation
Every pearl is matched and flawless.
Her inci uyumlu ve kusursuzdur.
Look at its flawless skin, it's natural symmetry,
Şunun kusursuz yüzeyine, doğal simetrisine bir bakın. - Bir güzellik mucizesi.
Constancia, Maria, Isabella - they were all girls of flawless beauty.
Constancia, Maria, Isabella, hepsinin güzelliği kusursuzmuş.
You and your flawless trial.
Siz ve sizin kusursuz mahkemeniz.
It was flawless.
Kusursuzdu.
Your behaviour must be flawless.
Davranışlarında en ufak hata olmamalı.
Pops, it was... Sir, it was flawless, brilliant.
Kusursuzdu, şahaneydi, efendim.
The plan is flawless.
Plan kusursuz.
Flawless.
Kusursuz.
It will hold blue-white flawless diamonds between three and eight karats.
Üç ve sekiz karat arası, mavi-beyaz kusursuz elmaslarla doldurulacak.
Your flawless beings killing off one another.
Kusursuz yaratıkların birbirini öldürüyor.
- Flawless skills.
- Tartışılmaz bir yetenek.
Gillian makeup gives you just enough accent to that flawless complexion.
Gillian makyaj malzemeleriyle kusursuz cildinize gereken vurguyu verirsiniz.
Blue-white, flawless.
Mavi - beyaz ve kusursuz.
Have you truly found a method for synthesizing diamonds, flawless stones?
Gerçekten elmasları yani kusursuz taşları sentezleyecek bir yol mu buldunuz?
Mechanically, the computer is flawless.
Mekanik olarak, bilgisayar hatasız.
They're perfect. Flawless, mentally and physically.
Hatasızlar, akli ve fiziki olarak.
Captain, your analysis of the situation was flawless. Anticipating that she would deny you admittance.
Ziyaretinizi kabul etmeyeceğini önceden tahmin ettiniz.
One day, at school, I made a flawless dictation.
Bir gün okulda, hatasız bir dikte yazdım.
Flawless, honey!
- Kusursuz, sevgilim.
Apart from the fact that you gamble excessively your reputation is flawless.
Apart aşırı kumar gerçeğinden Itibar kusursuzdur.
Let me have it as a souvenir of our hopeless, flawless love.
Umutsuz, kusursuz aşkımızın bir hatırası olarak bende kalsın.
Flawless!
Şaşırtıcı!
My plan is, we will make flawless copies which you can sell in America.
Planım, senin Amerika'da satabileceğin kusursuz kopyalar yapmak.
An ideal city filled with flawless people.
Kusursuz insanlarla dolu ideal bir şehir.
It's 59, D, flawless to VSI1.
59, D sınıfı, VSI 1 için kusursuz.
I wear a perfect, D, flawless, three-carat ring.
D sınıfı, kusursuz, üç karat bir yüzük takıyorum.
That is D, flawless, 3.2 carats, emerald cut.
D sınıfı, kusursuz, 3.2 karat, zümrüt kesim.
It's flawless.
Oyun resmen kusursuz.
Four flawless one-karat diamonds!
4 adet kusursuz tek karat elmas!
And if it hadn't been for my flawless footwork, I'd be standing here a dead man today.
Ve eğer hatasız ayak oyunlarım olmasa idi, bugün karşınızda ölü bir adam olarak dikiliyor olurdum.
It defies all reason that Michael Bosworth... would jeopardize a flawless prison record... by attacking a guard over...
Buna karşın Michael Bosworth'un mükemmel hapishane sicilini bir gardiyana saldırarak tehlikeye atar mıydı?
It's flawless.
Bu kusursuz.
Your timing in work is flawless.
Çalışma zamanlaman kusursuz.
Connors, especially, wrote a near flawless translation.
Özellikle Connors, neredeyse hatasız bir çeviri yapmış.
I've learned that a flawless profile, a perfect body, the right clothes and a great car can get you far in America, almost to the top, but it can't get you everything.
Temiz bir geçmiş, mükemmel bir vücut, uygun kıyafet ve güzel bir araba, seni Amerika'da iyi bir yere getirir, hemen hemen zirveye, fakat herşeyi elde etmenize yetmez.
And the beauty of a flawless pearl.
Kusursuz bir inci kadar güzel olacak.
Anne, let me tell you what I need, flawless clarity, F-color or better.
Ann, ne istediğimi söyleyeyim, kusursuz berraklık, F renk ya da daha iyisi.
Next time, it'll be flawless.
Gelecek sefer her şey kusursuz olacak.
That's absolutely flawless.
Mükemmel olmuş.
I have been told that my playing is technically flawless but no one has ever described it as beautiful.
Çalışımın teknik olarak kusursuz olduğu söylenmişti ama kimse güzel olarak tanımlamamıştı.
Flawless.
- Mükemmel.
Elegant, flawless, suitable for every occasion.
Mükemmel, kusursuz her ortam için uygun.
The second batch of warriors is flawless.
İkinci parti savaşçılar kusursuz.
Chemically flawless, blue diamond alluvia.
Kimyasal açıdan hatasız, mavi elmas alüvyon.
A flawless diamond?
Kusursuz bir elmas ha?
For to understand the ways of the heart... is to grasp as clearly the malice or ineptitude of the gods, who, in their vain and clumsy labors to create a flawless surrogate, have left mankind but dazed and incomplete.
Ey kalbin derinliklerinden geçen yolları kurcalayan insanlar Tanrı'lara has yetenekleri eşelerseniz, beşer yolundan şaşar. Kusursuz insanoğlunu yaratmaya yeltenen her kim olursa, zaaf içindedir.. ... ve yaratmaya çalıştığını nâtamam bırakmak zorunda kalacaktır.
Her landing is flawless!
İnişi kusursuz!
Flawless victory.
Kusursuz zafer.
After such a flawless performance, why would she suddenly make that kind of mistake?
Bu kadar kusursuz bir performans gösterdikten sonra, neden ani bir şekilde, hata yapmış olabilir?
Jacob Ryan is a longtime resident, he's a fine student, he's always been of flawless character. And he is still at the moment a minor.
Jacob Ryan, uzun zamandır burada yaşar son derece düzgün bir karakteri vardır.