English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Flee

Flee translate Turkish

1,602 parallel translation
Sebottendorf is forced to flee Germany.
Sebottendorf, Almanya'yı terk etmeye zorlanır.
Get ready to grab him if he tries to flee.
Siz de hazır olun, kaçmaya kalkarsa yakalayın.
I have gathered up my silver, we must flee!
Gümüşlerimi topladım, kaçmamız lazım!
Starik figures you don'thave a lot of time to flee the country.
Starik ülkeden kaçmak için çok zamanının olduğunu sanmıyor.
After the defeat of Nazi Germany, a large number of Nazi officers began to flee the country.
Nazi Almanya'sı yenildikten sonra, çok sayıda Nazi subayları ülkeyi terk etmeye başladı.
# And comforts flee #
# Huzur bozulduğunda #
The walrus flee on all sides, forcing him to a choice he didn't want to take :
The walrus flee on all sides, forcing him to a choice he didn't want to take :
Will Charming fight or flee?
Yakışıklı dövüşecek mi yoksa kaçacak mı?
Some flee.
Kimi kaçar.
You should flee, Sir.
Kaçabilirsiniz, efendim.
Flee, Sir Count!
Kaçın, Kont'um!
The accident not only destroyed Hayden Industries, but also the atmosphere of Olympia, forcing the citizens to flee to the unfinished walls surrounding our city.
Kaza Hayden Endüstrileri'ni yoketmekle kalmadı, Olympia'nın atmosferine de zarar verdi. Siviller şehrimizi çevreleyen bitmemiş, bu duvarlardan kaçmak zorunda.
- We have been informed that the suspect intends to flee.
- Bize, şüphelinin kaçma niyetinde olduğu bilgisi verildi.
Let's flee.
Kaçalım.
A Moonagongoons do not flee.
- Bir Moonagongoon asla kaçmaz.
'It was then that I understood, why foxes always flee when they see us.
Belki de tilkiler bunun için bizden kaçıyorlardı.
Familiarity makes you flee
Alışkanlıksa uzaklaşmana.
You brought the others, yet you did not flee with them.
Diğerlerini sen getirdin ama onlarla kaçmadın.
And there will be no time for them to flee.
Ve kaçmaya vakitleri olmayacak.
What do you think you can fool me and flee?
Beni aptal yerine koyup, kaçabileceğinizi mi sandınız?
I have a very good idea.. .. let us flee with the inspectors car.
Benim çok iyi bir fikrim var hadi dedektifin arabasıyla kaçalım.
If we have the car then what is the need to flee.
Arabamız varsa neden kaçalım ki?
You know my law for those who attempt to flee from my column!
Kamptan kaçmaya çalışanların başına ne geldiğini herkes bilir. Önce ateş!
And if they don't Flee the country, They're gonna be Looking foshelter With friends, family, Whoever they can trust.
Ve ülkeden ayrılmazlarsa,... yardımı dokunacak birisini arayacaklar arkadaşları, aileleri, güvenebilecekleri her kim olursa.
They don't have the means to flee.
Onlar için kaçmanın bir anlamı yok.
Then we flee along here.
Sonra ortadan kaybolmamız gerek.
And maybe she tried to flee.
Belki de kız kaçmaya çalıştı.
Oh, and then when he escapes they chased him with guns, forcing him to flee America and fly back home?
Sonra kaçtığında da, onu silahlarla kovalayıp evine dönmeye zorlamadılar mı?
Only guilty people flee the country, honey.
Sadece suçlular ülkeden kaçar tatlım.
You were just compelled to flee the custody of a federal agent?
Federal bir ajandan kaçmak mı istedi canın birden bire?
It appears they were able to flee the country.
Ülkeden kaçmayı başarmışlar sanırım.
Yeah, but this guy isn't in a rush to flee the scene.
Evet ama bu adamın olay yerinden kaçmak için acelesi yok.
Believed to be trying to flee Europe for the United States.
A.B.D. için avrupaya kaçmaya çalıştığına inanılıyor.
You know, I did not flee. I was--I have work to do.
Biliyor musun, uçtuğum falan yok, Benim, benim yapmam gereken işler var.
I said that you won't flee, you've suffered enough, and it's irrelevant if you're in here or not.
Kaçmayacağını, yeterince acı çektiğini ve burada olmanın davayla ilgisi olmadığını söyledim.
Your singing makes us flee!
Sarkılarınız bizi uzaklastırır!
Soon this world will tremble with fear and flee
Yarınım buna şahit olacaktır.
- Flee!
Toz olun!
Jimmy and I saw him flee.
Jimmy ve ben birini koşarken gördük ve o da tüydü.
The night both of them were about to flee... ... the king called Manjulika to dance in his court.
İki aşığın kaçmak istedikleri gece kral ManjuIika ´ yi dans etmesi için avluya çağırmış.
Perhaps we must flee to the Temple of Alderon.
Belkide Alderon Tapınağına çekilmeliyiz.
The suspects tried to flee to Thailand after that job
Soygundan sonra zanlılar Tayland'a kaçmaya çalışmışlar.
Would make people flee the square
İnsanları meydandan kaçıracağını düşünürdü
" They flee from me that sometime did me seek.
"Bir gün beni bulup, onu elimden aldılar."
" They flee from me, that sometime did me seek, with naked foot, stalking in my chamber...
"Bir gün beni bulup, onu elimden aldılar." "Çıplak ayaklarıyla, gizlice yanaştılar..."
I flee to you, as head of justice in this realm.
Bu krallığın başı olarak size sığınıyorum.
Do not try to flee.
Sakın kaçmaya çalışma.
The re to flee.
Bir şeyler yapman gerek.
"If thou wilt mighty be, flee from the rage of cruel will, and see thou keep thee free from the foul yoke of sensual bondage."
"Eğer cesaretini kaybedersen, zalim isteklerinin getirdiği öfkeden kaçın ve duygusal esaretin getirdiği kokuşmuş ilişkiden özgürlüğünü nasıl koruduğunu gör".
At the age of 16, you tried to flee from there.
16 yaşında oradan kaçmaya çalıştın.
One day, you Were about to flee With the bar money When the owner caught you.
Gün gelip barın parasıyla kaçacaktın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]