English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Flex

Flex translate Turkish

313 parallel translation
Watch each man flex his powerful muscles... as the seventh wonder of the world...
Her bir adamın güçlü kaslarını, dünyanın yedinci harikası gibi nasıl kastığını izleyin.
Flex the elbow.
Şu kolunu indir bakayım.
When the amplifiers and directional gyro failed and the flex valve refused to disconnect one of the pilots fainted from fear and went into this power dive.
Amplifikatörler ve cayroskop bozulup... bağlantı kablosunu çıkarmak mümkün olmayınca... pilotlardan biri korkudan bayıldı ve pike uçuşu yapmaya başladık.
- Just flex your wrist. - Ever seen insects crawling up the walls? No fits?
- Duvara tırmanan böcek hayali gördünüz mü hiç?
All I have to do is... OK. Flex up like this.
Yapman gereken tek şey sadece belinden itmek.
The Red Horsemen's sure bet for Rookie of the Year who kills his stubble each morning with a Wilkinson Sword Tri-flex.
Kırmızı Süvarilerın taraftarları yılın çaylağı için bahse girdi kim herhangi bir sabah onun sakallarını Wilkinson üçlü jilet ile kesebilir.
Flex when you come up.
Kalkarken esne.
Choose a muscle. When I say "Go", flex it for 60 seconds.
Öyleyse bir kasını seç ve "Başla!" dediğimde 60 saniye boyunca onu gevşet.
I was trying to flex my gall bladder, but I remembered it's in Providence.
Hayır, Cliff. Safrakesemi gevşetiyordum ama çoktan aldırdığımı hatırladım.
I'm Jenny Flex.
Ben Jenny Flex.
Well, you heard what Miss Jenny Flex said : there is a reception at six.
Evet, Jenny Flex'in sözlerini duydun : Saat 6'da resepsiyon var. - Evet, efendim.
I get to watch Jim Jupiter flex and ripple in the privacy of my own home.
Jim Jupiter'in kaslarını gerip oynatmasını evimin mahremiyetinde izleyeceğim.
I'm just gonna sit over here while you flex me off to sleep.
Ben şuraya oturuyorum. Sen beni esneterek uyut.
Yeah, I'd like to see your neural flex tear him down a peg.
Evet, sinir bükme hareketinle onu yerine çivilediğini görmek isterdim.
It's a Timex and the band is the Twist-o-Flex by Speidel.
Bir Timex ve kayışı da Twist-O-Flex, Speidel'den.
Relax until we say flex.
Kaslarını çalıştır diyene kadar kafanı yorma.
Call Vita Flex now.
Vita Flex'i arayın.
Vita Flex Diet Systems.
Vita Flex Diyet Sistemleri.
So because you've been a good girl, I'll give you one final butt flex and you can cash that. And make it snappy.
evet, iyi bir kız olduğun için sana son bir kez popomu göstereceğim ve sen de bunu nakde çevireceksin.
My Hawk True Flex Power Point with graphite shaft.
Grafit gövdeli Kara Kartalım.
I can't flex after numerous practices.
Bir çok pratikten sonra kas yapamam.
- And turn and flex.
- Ve dön ve esnet.
And flex and shake and bounce.
Esnet ve çalkala ve sıçra.
" I just loved playing ping-pong
" yeni Flex-o-lite raketimle
"with my Flex-o-lite ping-pong paddle,"
"pın pon oynamaya bayılıyordum,"
It should have flex ed more.
Daha esnek olmalıydım.
I feel your muscles flex in my arms
Senin kaslarının kollarımda büküldüğünü hissediyorum...
And flex.
Oynatın.
Graveyard shift, no OT for four years and a husband who works flex time.
4 yıl fazla mesaisiz gece vardiyasi ve iş saatleri esnek bir koca.
They only flex their muscles when they have to.
Ne zaman ne yapacaklarını iyi biliyorlar.
Would you... flex for us?
Kaslarını bize gösterebilir misin?
- Flex the head!
- Kafayı esnet!
The one saving grace about this dream is it's given me a chance to flex my analytical muscle a bit.
Bu rüyanın tek faydası, analitik hafızamı çalıştırması oldu.
Folks lined up just to watch him flex
İnsanlar sıraya giriyor Onu görmek istiyordu.
Our next stop is the Pecs and Flex Gift Shop... where you can pick up the great hero's 30-minute workout scroll...
Bundan sonra hediyelik eşya dükkanına gideceğiz. Büyük kahramana ait eşyaları alabilirsiniz.
She did a full-body flex on a pickle jar.
Turşu kavanozunun üzerini tüm vücuduyla kapladı.
I can`t stand when people flex their authority.
İnsanın yetkisini aşmasına dayanamıyorum.
What, some kind of sibling muscle-flex thing?
Bir nevi kardeş kavgası.
We'll loosen the flex and leave him here, OK?
İpi gevşetelim ve onu burada bırakalım.
Anyone who can make you flex your romantic muscle... ... remind you of what it's like to feel, is good company.
İnsanın romantik kaslarını harekete geçiren, bu duygunun nasıl...
You need to flex your critical muscles while you're between jobs.
İşsizken eleştiri kaslarını çalıştırman gerekiyor. Güzel.
Would you go out there and flex a little warrior muscle, please, and maybe kill something?
Oraya dışarıya çıkıp biraz savaşçı kaslarını esnetebilir misin, lütfen? Belki... birşeyler... öldürürsün.
My own one-of-a-kind, carbon fibre, torque rod, snappy flex, tip-to-tail, rail-to-rail, wood core, twin-directional snowboard
Bana ait karbon fiberden yapılmış, hızlı, kaygan her yolda gidebilen, tahta, iki yönlü bir kızak.
I want my own one-of-a-kind, carbon fibre, torque rod, snappy flex, tip-to-tail, rail-to-rail, twin-directional snowboard Please
Şimdi sadece bana ait olan, karbon filtreden yapılmış hızlı, kaygan, her yolda gidebilen, tahta iki yönlü kızağımı istiyorum.
I flex my pupil sometimes to strengthen my eye sight.
Görme duyumu geliştirmek için bazen göz bebeklerimi büyütüyorum.
Hey, this is your chance to flex those big peace keeper commando muscles out in the field
Hey, Bu senin dışarıda o güçlü Peacekeeper komando kaslarını esnetmen için bir şans.
Stop it! - Flex it.
- Esnet bakalım.
Just flex your foot.
Ayağınızı büküverin.
What do you mean it ain't good enough? My name is Flex.
Benim adım Flex.
Sorry, ladies, I... don't flex.
- Üzgünüm bayanlar, yapamam.
She watches him flex all around and then she goes home all inspired.
Bütün gün onu izleyip eve esinlenmiş olarak geliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]