English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Flexing

Flexing translate Turkish

133 parallel translation
Oh, stop flexing your brain cells, Jordan.
Oh, beyin hücrelerini sündürmeyi bırak, Jordan.
You and your jungle wallahs coming here, flexing your muscles.
Sen ve mağara adamların buraya gelip hava atıyorsunuz.
I'm not even flexing it yet either.
Tüm kasımı göstemiş de değilim.
There are boys in college... in whom the muscles of creativeness are flexing... the pinions of imagination twitching. That's what makes my job worth doing.
Yaratıcılıkla dolup taşan kasları boy atmaya başlayan kanatlar gibi ortaya çıkan okuldaki çocuklara bakınca yaptığım şeyin ne kadar değerli olduğunu anlıyorum.
The Great Powers flexing their military muscles like so many impotent beach boys.
Büyük Güçler askeri kaslarını esnetiyorlar, zayıf sahil çocukları gibi.
Cyrus don't want anybody packed or anybody flexing any muscle.
Cyrus ne kimse silahlansın istiyor ne de bir tahrik.
Keep flexing the muscle?
Kasları geliştirmeye devam.
That show with Goliath, with Garthe flexing his muscles for my benefit.
Bu Goliath gösterisinin amacı, Garhe'ın bana gücünü göstermek istedi.
It loosens up after a while but you can break it out manually, as they say by flexing the muscles.
Bir süre sonra kaybolur ama kendin düzeltebilirsin, söyledikleri gibi kasları bükerek.
But looking back now, maybe we were just flexing them pointlessly.
Ama şimdi dönüp bakıyorum da.. .. belki de kanatlarımı amaçsızca çırpıyordum.
"I used to pretend... " I was asleep so that I could watch you flexing... " and preening in front of the mirror.
" Aynanın karşısında gerilmeni süslenip püslenmeni izlemek için uyuyor gibi yapardım.
Stop flexing your muscles, you big pile of budgie turd.
Kaslarını kasmay ı bırak seni küçük pislik.
You have borne its gusts without flexing your spine.
" Sen bugüne kadar iyi dayanmışsın.
If your species has a history of extraordinary mental abilities, this may simply be your way of flexing those muscles for the first time.
Eğer türünün sıradışı zihinsel yetenekleri ile ilgili bir tarihi varsa, basitçe bu kasları esnetmek ilk seferde senin çizgin olabilmeli.
- All the preening and flexing.
Egzersiz ve esneme hareketleri... - Aynen.
Enemy's coming at you. Heart's pounding, your muscles are flexing.
Düşman sana doğru gelir, kalp atar, kasların kasılır.
He's flexing his hand.
Elini kasıyor.
Sounds like a typical bureaucrat flexing his muscles.
Tipik bürokrat güç gösterisi gibi geliyor.
Then stop flexing your manly boob muscles, or whatever.
O zaman erkekçe kasılmayı kes, ya da her neyse.
You know, the, er... the girl flexing her bicep?
Kol kasını gösteren kız resmi olan.
You're flexing!
Kasıyorsun!
You're flexing.
Kasıyorsun.
But this time, I'm pushing morals aside and flexing my muscles!
Şu andan itibaren ahlakımı bir kenara itip gücümü konuşturacağım!
I'm flexing!
Esnerim.
I have no intentions of flexing my muscles as partner.
Ortak oldum diye güç gösterisi yapacak değilim.
Betty's just a young girl flexing her muscles.
Betty sadece güç gösterisi yapan genç biz kız.
And if it weren't for you people flexing your arms, America could easily get taken over by terrorists or... or China.
Ve siz kol gösteren insanlar olmasaydı Amerika kolayca teröristlerce işgal edilirdi... yahut Çin tarafından.
And if it weren't for You people flexing your arms
Evet em onu. Em o jagonu!
That's where we need to apply better torque flexing.
İşte buraya daha iyi bükülme momenti esnekliği uygulamamız gerekecek.
Local dealers flexing muscle at each other.
Mahallenin satıcıları dolaşıyormuş.
Here I sit, cheeks a flexing', giving birth to another Texan.
"Oturdum, yükü boşalttım, S.çmanın dayanılmaz hafifliğini yaşadım."
No flexing', no threats. Just be like, this a good thing.
Korkutmadan, sanki iyi bir şeymiş gibi.
You say no whistles, no muscle, no flexing'.
Yani diyorsun ki ne ıslık, ne adam ne de zorlama var.
No. MRI showed no white matter lesions, and the shocks aren't accompanied by neck flexing.
Hayır, MRI beyaz madde doku bozulması göstermedi ve şokla birlikte boyunda bükülme görülmüyor.
You're just showing off, flexing your judicial muscle to make out you're fighting this single-handedly.
Hayır, sen sadece gösteriş yapıyorsun, tek başına mücadele ederek başarılı olmak için hukuki gücünü kullanıyorsun.
Try flexing those muscles!
Kaslarını kas!
- Are you flexing?
- Bana kaslarını mı gösteriyorsun?
Wha... why-why would I be flexing?
Neden öyle bir şey yapayım ki?
Why didn't they use the picture of me flexing?
Neden esneme fotolarımı koymamışlar?
I'm flexing nuts.
Kafayı yiyorum.
He was in his underwear in front of the mirror... flexing his muscles!
İç çamaşırlarıyla aynanın karşısına geçmiş kaslarını şişiriyordu!
He'll be flexing his muscles.
Kasların çalışıyor olmalı.
- hey. - Stop flexing.
Kasılmayı bırak.
'Iraq's muscle-flexing in the Gulf'has dominated the OPEC oil minister's talks in Geneva.
Irak'ın Körfezde güçlenmesi... Genova'da toplanan petrol bakanlarının konuşmalarında önemli yer tuttu.
Peckerwoods are flexing. Protection ain't gonna come easy.
Güneyliler kas gösteriyor....... Korumak kolay olmayacaktır.
Kevin doesn't really work, he just stands around flexing his muscles.
Kevin gerçekten onla çalışmaz, kasların hala eskisi gibi iyi durumda olduğunu zannediyor.
Flexing it again and again and again.
Tekrar büküyorum. Tekrar ve tekrardan.
Boys flexing their muscles on the beach.
Plajda, kaslarını gösteren oğlanlar.
Keep flexing.
Gevşeyin.
I'll crush you! Flexing muscles, idiot?
Lastik pazılı, aptal?
I'm not even flexing it yet either.
Gerçekten mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]