English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Flighty

Flighty translate Turkish

84 parallel translation
Getting flighty.
Aklı bir karış havada.
You're too flighty, too impatient...
Çok havai, çok sabırsızsın- -
Well she was just a flighty girl, sir.
Sadece kafası karışmış bir kızdı, efendim.
It sounds like it, very flighty.
Çok fazla karışıkmış gibi geliyor.
- I hope you're not a flighty girl, Lucy.
- Umarım uçarı bir kız değilsindir Lucy.
No, it won't. She's a kind of a flighty kid, you know.
Maymun iştahlı bir kızdır o.
But your heart is a bit flighty
Ama biraz maymun iştahlısın
She wasn't a flighty kid.
Kaprisli bir çocuktu.
Though lovely, she was nevertheless flighty
Her şeye rağmen, o yine de havalıydı.
She's been actin'flighty lately, like she was scared of her own shadow.
Son zamanlarda çok acaip davranıyor, kendi gölgesinden korkuyormuş gibi.
It makes you flighty, some people say.
Bu sizi uçurur, der bazıları.
I am, how do you say, flighty?
Nasıl derler, biraz uçarıyım.
Maggie McGinty, blonde, flighty.
Maggie McGinty, sarışın, uçarı.
- She's as flighty as a feather
- Bir tüy kadar uçarı
He's very athletic, most mature, in contrast to the flighty boys one meets these days.
Ve de olgun, günümüzün delikanlıları gibi aklı beş karış hava değil.
Maybe he's flighty and irresponsible.
Sanki havai ve sorumsuz.
She may have been a bit flighty, Arlena, but no one would've wished this on her.
Arlena biraz havai olabilirdi ama... başına bunu gelmesini kimse istemezdi.
Normie's always been flighty.
Normie sorumsuzdur.
You look a little... flighty.
Biraz havai... görünüyorsun.
Very intelligent, but flighty.
Çok zeki, ama uçarı yaratıklardır.
- flighty lately. - I see.
- Görüyorum.
The other bloke, uh, Kevin, I think it was, oh, he was a nice enough lad, but a bit flighty.
Diğer çocuk, adı Kevin'dı sanırım, o da yeterince hoş bir delikanlıydı ama biraz maymun iştahlıydı.
It may be that your dream was flighty or he was flighty.
Bu senin rüyanın uçuk olduğunu ya da onun uçuk olduğunu gösterir.
I always thought she was a little flighty.
Her zaman dedim ki o biraz kararsızdı.
Then I became a sentimental schmuck like those flighty nitwits I'd always pitied.
Daha sonra sürekli acıdığım aşktan başı dönmüş şapşallar gibi duygusal olduğumu gördüm..
I've had to work really hard to get here, and I'm gonna have to work even harder to stay... and I'm not about to blow it by wasting my time on your flighty theories of goodness.
Ve kalabilmek için daha çok çalışmalıyım. Bunun farkındayım. Senin saçma sapan teorilerine ayıracak zamanım yok benim.
it's not like Nathan was impulsive or flighty.
Nathan'ın tahrik edici ya da havai olmasından dolayı değil.
Thought you might be getting a little flighty.
Biraz dönek olabileceğini düşündüm.
You don't think it wicked and flighty of me to want to go to London?
Sence Londra'ya gitmem kötü mü?
And think flighty thoughts.
Ve uçmayı düşünün.
Chi Chi's a dumb, flighty society dame. She's crazy.
Chi Chi angutun teki, mankafa sosyete karısı.
She's not a flighty woman.
Hafifmeşrep biri değil.
There's going to be far less time for the sort of flighty, frivolous...
Boş şeylere daha az vaktin olacak artık...
You always were a flighty little princess.
Her zaman uçarı küçük bir prenses oldun.
Come on, you're all flighty and spacey and....
Hadi. Kafan başka bir yerde. Başka âlemlerdesin.
You know, flighty, spontaneous.
Bilirsin, aklı havada, kafasına estiği gibi.
She's young, and young women tend to be flighty.
Ama çok genç. Genç kadınlar havalı olur.
That's someone flighty, and stupid, and dumb, and girlie.
Bunu ancak havalı, aptal biri yapar.
She's flighty. She's flirty. She's a flawed character.
Kendini beğenmiş, erkek düşkünü, ve hatalı bir karakter.
The three fluhs : flighty, flirty and flawed.
Kendini beğenmiş, erkek düşkünü, ve hatalı.
She's a good girl, but flighty sometimes.
O iyi bir kızdır, ama bazen havaidir.
"Her eyes look down ever so shyly, I caught it though it was so flighty"
"Hiç olmadığı kadar utangaç ve yere bakıyor, onu bırakmıyorum."
I was reading in last month's Koreshian Bride... that four out of five cult leaders like their handmaidens nubile, flighty... and teetering on the edge of a breakdown.
Geçen ayın "Tarikat Gelini" dergisinde, 5 tarikat liderinden 4'ünün gelinlerinin evlenecek yaşta, ürkek ve her an ağlayacak gibi olmasından hoşlandığı yazıyordu.
But evolving in the midst of Africa's great predators, zebras have become flighty, nervous creatures.
Fakat Afrika'nın büyük avcıları ortasında... evrilen zebralar ürkek ve tedirgin yaratıklar haline geldi.
So flighty, so skinny.
Çok havai ve sıskaydı.
You mean, how can I be so illogical and flighty and unpredictable and emotional?
Yani, nasıl bu kadar mantıksız.. havai, dengesiz ve duygusal olduğumu mu soruyorsun?
# You're so lighty flighty flaky #
# Çok ışıklı ahmak hafifmeşrepsin #
She was fanciful, flighty.
Kaprisliydi, aklı havadaydı.
Well, she's always been flighty.
- Her zaman uçarı bir kızdı.
They're a flighty bunch.
Maymun iştahlıdırlar.
'Feather-brained'.'Flighty'.
Kuş beyinli? Tüy beyinli?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]