English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Flirting

Flirting translate Turkish

1,994 parallel translation
I wasn't flirting.
- Ben flört etmiyordum.
He was flirting with me.
O benimle flört ediyordu.
But when she saw u with Savannah, she thought that you were flirting with another girl.
Ama sonra seni Savannah'yla gördü, Ve onu ilgilendiğin kızlardan biri sandı.
Put this away before you go. - And never mind your flirting!
- Ve flört etmenin zararı yok!
- I wasn't flirting.
- Flört etmiyordum. Onunla değil.
He was probably just flirting with you.
Muhtemelen yanlızca flört ediyordu.
- No, I know the difference. between flirting and getting hit on.
Hayır, güven bana, flört etmek ile asıImak arasındaki farkı iyi bilirim.
Right. And Dr. Monroe really pulled you into that meeting to scold you for flirting with her residents.
Dr. Monroe da seni gerçekten o görüşmeye stajyerlerle fazla flört ettiğin için azarlamak için sürükledi.
And she's flirting with him, you know, as she does.
Onunla flört ediyordu, bilirsin, öyle şeyler yapar.
- So there was no flirting going on.
- Demek ki hiç.. ... cilveleşme yoktu orada.
Yeah, sure. She was kinda flirty and I was flirting back because I'm trying to put her at ease.
Evet, cilveli bir kız ben de ona karşılık verdim çünkü onu rahatlatmak istedim.
Flirting makes my job easier.
Kur yapmak işimi kolaylaştırıyor.
That's bad flirting, lazy flirting.
O kötü bir kur, berbat bir şey.
I break out my good flirting, my a-game...
İyi yaptığım kur işte o, benim 1 numaralı oyunum..
Look at her flirting and giggling.
Hâle bak... Flört ediyor.
Everyone knows what this flirting leads to.
Bu flörtün sonunda ne olduğunu herkes biliyor.
He was flirting.
Sana kur yapıyormuş.
He's flirting with someone.
Başkasına kur yapıyor.
* Then I guess you can * You were flirting with that model.
* O zaman galiba benimle olabilirsin *
You were flirting with that lacrosse player.
O modele kur yapıyordun.
She was flirting with you.
- Seninle flört ediyordu.
I'm not even really sure I was flirting with you.
Seninle neden flört ettiğimi bile bilmiyorum.
You don't think I seen you flirting with me?
Benimle oynaştığını görmedim mi sandın?
You were flirting with the guy.
Adamla flört ediyordun.
Been thinking about Gemma flirting with some geriatric.
Gemma'nın bir kaç ihtiyarla flört etmesini düşünüyordum.
And then at yoga when the younger girls Were flirting with Jamie, my chest tightened.
Sonra da yoga sırasında genç kızlar Jamie'ye sarktıkları zaman göğsüm sıkışmıştı.
That's when he started flirting with Every hottie and hoochie who stepped up to the truck.
Kamyona yaklaşan her seksi ve kaşar kadınla flörtleşmeye başladı.
He took his flirting to a whole new level.
Flörtleşmesi yeni bir seviyeye ulaştı.
Are you flirting with me the night before your wedding?
Düğünden önceki gece bana asılıyor musun?
I'm hopeless at flirting.
Flört konusunda çok umutsuzum.
I'm really bad at small talk, hopeless at flirting and I haven't been on one in a while, so I'm really rusty.
Sohbet edemem, flört edemem ve uzun zamandır randevuya çıkmadım yani çok paslıyım.
She's been flirting with me non-stop.
Durmadan bana kur yapıyor.
She's been flirting with me non-stop.
- Durmadan benimle flört ediyor.
It's like flirting with a teacher.
Öğretmenle flört etmek gibi.
Flirting while scared.
Korkuyla karışık flört.
Obviously, I'm flirting with the newly available widow that happens to be your dear, dear friend.
Açıkça görülüyor ki, senin için sevgili, sevgili bir arkadaş olan yakın zamanda müsait olmuş bir dulla flört ediyorum.
But the flirting's over, Sherlock.
Ama flört etme sona erdi Sherlock.
No, he said you were flirting with Sharon.
Hayır, Sharon'la flört ettiğini söyledi.
Regardless, why would Nick care... if Carter's flirting with Danny's wife?
Ne olursa olsun, eğer Carter, Danny'nin karısıyla flört ettiyse bile, Nick'in neden umurunda olsun ki?
Well, if it doesn't, just try flirting with a really cute guy... in front of your husband.
Eğer işe yaramazsa kocanın gözleri önünde, gerçekten yakışıklı bir adamla, flört etmeye çalış.
Were they flirting?
- Birbirlerine kur mu yapıyorlardı?
Are you flirting with me, Alan?
Bana asılıyor musun, Alan?
- He's man flirting.
- Adamla flört ediyor.
- Man flirting, right?
- Erkek flörtü değil mi?
Flying off solo, flirting, staring at fake boobs... that is not how we do business!
Havada uçuşan sololar, flört etme, sahte göğüslere bakma... Yaptığımız iş bu değil.
Well, ever since you got back from South Beach, you've been... flirting with the Miami Heat.
South Beach'ten döndüğünden beri Miami Heat'le flört ediyorsun.
Oh, my god.You're flirting over a dead body.
Aman Tanrım! Yanında ölü biri var ve sen flört ediyorsun.
Well, I'm not a cop, but you let the slow, fat one go downstairs solo while you stand here flirting with me.
Polis değilim ama, burada benimle flört ederken o şişman, yavaş adamın buradan ayrılmasına izin veriyorsun.
Well, we'd been flirting for a while.
Bir süre flört etmiştik.
- Haven't figured that out yet. - Stop flirting?
ama bu adamla ne halt ediyorsun?
A female comes into season every 20 days or so, but is only receptive for a couple of hours, so there's not much time for flirting.
Daha küçük timsahlar, yaşlılar yiyip yutarken balık için umutlu olan bir balıkçılın gölgesi altında geride bekliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]