Floor translate Turkish
27,205 parallel translation
There isn'ta speck of dust on this floor.
Yerde zerre toz yok.
- for this whole floor.
- bi'tane kontrol var. - Anladım.
Then we're going to head up to the fourth floor where the server farm is located.
Sonra serverın olduğu 4. kata çıkacağız.
The first player who showed up, Mateo Peña- - he spilled some soda on the floor.
Gelen ilk oyuncu, Mateo Peña yere biraz soda döktü.
You didn't see him on the floor of my dining room.
Yemek odasında zemine nasıl yığıldığını görmedin.
He was the man who sweeps the floor every night.
O sadece her gece yerleri paspaslayan bir adamdı.
Top floor! That's...
En iyilerden!
I want every available body on the floor.
Bütün personeli aşağıya gönderin.
But you woke up on the floor of your room, right?
Ama odanın zemininde uyandın, değil mi?
Yeah, but the floor is a little... Worn.
- Evet ama zemin biraz yıpranmış.
My boss said I have promise... says if I work days on the floor and nights in the kitchen, I could probably move up quick.
Patronum söz verdi gündüzleri masalara bakıp geceleri mutfakta çalışırsam muhtemelen hızla yükselirmişim.
But the casino has a lot of overhead views of the floor.
- Ama tepede bir sürü kamera olur.
There's blood on the floor here, and the gash on his head.
Yerde kan var, adamın kafasında da bir yara vardı.
All the more reason to give Mr. Chase a chance to surrender, evacuate as much of the floor around his suite as possible,
Bay Chase'e teslim olma şansı vermek için bir sebep daha. Süitinin olduğu katı mümkün olduğunca boşaltın.
Guys, let's get Tao and we'll meet on the fifth floor.
Çocuklar, Tao'yla beşinci katta buluşalım.
I opened the door, and there he was... facedown on the floor with no pulse.
Kapıyı açtım ki oracıktaydı... Nabzı durmuş vaziyette, yerde yüzükoyun yatıyordu.
We wired every line on the floor, sir.
- Kattaki tüm hatları dinliyoruz, efendim.
Send SID to the East Wing of the first floor and have them grab Graff's prints while you're at it.
Olay Yeri İnceleme'yi birinci katın doğu kanadına gönder. Hazır gelmişken Graff'tan da parmak izi alsınlar.
You want to wake up the whole floor?
Bütün katı uyandırmak mı istiyorsun?
Allie, take the floor.
Allie ortaya gel.
- Take the floor.
- Ortaya gel.
You want to watch him bleed out on the floor?
Yerde kan kaybından ölmesini izlemek ister misin?
Remember, keep one foot on the floor at all times!
Unutma, her seferinde bir adım!
- Um, where on the floor did Jack work?
- Jack'in çalıştığı yer neresiydi?
And he knew that the pooling blood would obscure the evidence on the floor.
Ve kan birikintisinin delilleri gizleyeceğini biliyordu.
We got 10 more sections to search on this floor.
Bu katta arayacak 10 bölüm daha var.
The documents are all... all over the floor.
Bütün belgeler... yere saçılmış.
Looks like the killer finished the job right here on the floor.
Görünüşe göre katil işini yerde bitirmiş.
But they were all over the floor.
- Ama her yere dağılmıştı.
This is what was all over the floor.
Her yere dağılanlar bunlar.
And you, it's like you put that on the floor and pissed on it.
Ya sen ne yaptın? Hepsini yere atıp üzerine pisledin.
The top floor.
En üst kat.
They're gonna have to drag you off that dance floor.
Seni dans pistine sürükleyeceklerine eminim.
Well, it is when you brawl on the O.R. floor of my hospital.
Hastanemin ameliyathane katında kavgaya tutuştuğunuz anda ilgilendirmeye başladı.
Yeah, I was at a party, met a guy, took him home, and when his pants came off... my jaw hit the floor and so did... it.
Partide bir adamla tanıştım. Eve götürdüm ve pantolonunu çıkardığı zaman ağzım bir karış açık kaldı.
- Yeah. My real estate business got too big for my old office, so now I have the whole top floor.
Emlak işim, eski küçük ofisime sığmadı artık en üst katın tamamı benim.
- Whole floor? - Mm-hmm.
Bütün bir kat.
This should be an open-floor concept, you Jack holes!
Düz zemin konsepti olması gerekiyordu, ahmaklar.
Hey, Hully Gully, I just cleaned that floor, man.
Uzun kulaklı tavşan, az önce sildik oğlum orayı.
Again with my clean floor.
Yine batırdınız temiz yeri.
I had no idea our floor was so slanted.
Bizim yerin bu kadar eğimli olduğunu bilmiyordum.
Do you guys think we can set fire to the top floor of the house?
Sizce evin üst katını ateşe verebilir miyiz?
His guts could still end up on the floor, Amelia.
Yine de bağırsakları yere dökülebilir Amelia.
Yeah. Then why are you assisting, and why is she the one on the floor?
- O zaman neden sen yardım ediyorsun o masanın altında duruyor?
You're not still mad about having to sit on the floor.
Hala yerde oturduğun için kızgın değilsin, değil mi?
I don't mind sitting on a floor.
Yerde oturmak hiç sorun değil.
Chief Bailey's office... fourth floor?
Şef Bailey'nin ofisi dördüncü katta mıydı?
Why don't you guys head down to the second floor, see if Organized Crime has any insight?
Çocuklar neden 2.kata gidip, Organize Suçlar bölümünde bu konuyla ilgili öngörüsü olan var mı bakmıyorsunuz?
- on the floor.
- Yere doğru.
Nemo tended bar with Chris, and I was managing the floor.
Ben de pistle ilgileniyordum.
Brazilian floor wax.
- Brezilya işi yer cilası.