Fob translate Turkish
160 parallel translation
Antique fob watch, their deceased father's diamond cufflinks, several gold tiepins.
Antika cep saati, babalarından kalma elmas kol düğmeleri, bir kaç altın kravat iğnesi.
Ah - fob watch, cufflinks, tiepins.
Cep saati, kol düğmeleri, kravat iğnesi.
But when I met him, with his gold fob watch... I didn't even have a job and I used to get myself invited to dinner all and sundry.
Ama ona rastladığımda, altın köstekli saatiyle... bir işim bile yoktu... ve kendimi yemeğe falan davet ettirirdim.
It's a watch fob.
Bir saat kösteği.
Watch, fob, seal, pencil case, sleeve buttons, broach.
Saat, köstek, mühür, kalemlik, kol düğmeleri, matkap.
Actually, I've consented to stand here like a watch fob in order to dramatize the subject of tonight's story.
Aslında, ben bu gecenin öyküsünü anlatmak için bir köstekli saat gibi burada durmayı kabul ettim.
Hey, Paulie, they're trying to fob you off... with this musical charlatan, but I gave him the test.
Paulie, sana bu müzik şarlatanıyla kazık atmaya çalışıyorlar, ama onu testten geçirdim.
This here's my watch fob.
Bu benim saat zincirim.
They try to document their private suffering and fob it off as art.
Kişisel ısdıraplarını belgeleyip adına da sanat diyorlar.
Whatever happened to that diamond watch fob?
Şu elmas saat kösteğine ne oldu?
When Ben came from Africa that time, didn't he give me a watch fob with a diamond in it?
Hatırladın mı? Ben, Afrika'dan bana elmas saat kösteği getirmişti.
There's a chance we could fob it off on the Cheap Girls.
Belki onu Ucuz Kızlara okutabiliriz.
Don't try and fob me off.
Sakın beni kandırmayı denemeyin.
- Try tucking in your watch fob.
- Sen de saat cebine saklamalısın.
He said that since Marty was gay the police would probably fob it off to the vice squad where it would collect dust.
Marty eşcinsel olduğu için polisin davayı muhtemelen acemi tayfaya toz toplamaya göndereceğini söyledi.
Penny, send over the FOB.
- Penny, FOB'yi gönder.
The FOB is MIA.
FOB, MIA oldu.
I have a 20 on the FOB.
FOB'de 20 tane var.
Perhaps it's in your fob.
Belki yelek cebinizdedir.
When things go wrong, we fob them off onto the substance-recovery industry.
İşler ters gidince, onları madde tedavisi endüstrisine terk ediyoruz.
I've seen the prints they fob off on people at the Rexall or Fotek.
Rexall veya Fotek'te insanlara yutturdukları baskıları gördüm.
AND YOUR THANKS IS TO FOB ME OFF WITH BACKSTAGE PASSES TO THIS SHOW?
Ve kulis girişleriyle beni kazıklıyorsun?
Similar hustlers tried to fob it off on me at Payne Whitney.
Benzer dolandırıcılar, Payne Whitney'deyken bu numarayı bana da yutturmaya çalıştılar.
He give you that fob?
Kösteği o mu verdi?
Where did you get that fob?
O kösteği nereden buldun?
That is a twenty-dollar gold piece on your watch fob, isn't it?
Saatinizin zinciri yirmi dolar ediyor, değil mi?
- I'm not stewed that I can't find the fob next door.
Senden ve geçen kıştaki arabadan bahsediyordum ben de.
Reals'son says he was wearing a gold fob watch with his initials etched on the back.
Rills'in oğlu babasının altın köstekli bir saat taktığını söyledi.
Miss Potter, I know all too well what my brothers intended, giving me your, your'bunny book', as they call it, but I find your book quite enchanting, delightful, and if they intended to fob me off, as you say, then we shall show them.
Bayan Potter, kendi deyişleriyle'tavşan kitabı'nızı bana vermelerinden kardeşlerimin niyetlerinin ne olduğunu çok iyi anlıyorum. Kitabınızı çok büyüleyici ve güzel buldum. Bahsettiğiniz gibi bir niyetleri olsa, onlara gösteririz.
They fob you off, agents.
- Olmaz. Onlar umursamaz.
Je-Pil Choi a.k.a. FOB
Je-Pil Choi a.k.a. FOB
You had a watch, a fob watch, right there.
- Bir saatin vardı. - Bir cep saati, tam şuradaydı.
The funny thing is, you did have a fob watch.
Tuhaf olansa, bir cep saatinin olması.
Rills's son said he was wearing a gold fob watch.
Rills'in oğlu babasının altın köstekli bir saat taktığını söyledi.
Fob me off, why don't you?
Beni neden görmezden geliyorsun?
Don't let them fob you off.
Sana kazık atmalarına izin verme.
I can't help noticing you're wearing a fob watch.
Taktığın cep saatini fark etmemek elimde değil.
I told you the answer was in the fob watch.
Cevapların cep saatinde olduğunu söylemiştim.
Jean, don't let the lawyers fob you off with platitudes.
Jean, avukatların yavan sözleriyle seni kazıklamalarına izin verme.
What? He'll look like an FOB.
- Günah keçisi olur.
He was eager to show me what life at FOB Courage was all about.
FOB Cesurlarının nasıl olduğunu bana göstermek istiyordu.
The incoming attacks that have happened on FOB Courage, around Mosul, this being one of the hotbeds of the insurgency, a lot of times they use indirect fire to either harass, or try to kill, Coalition forces.
FOB ye saldırı olmuş Musul civarında, bu da bizim canımızı sıkacak bir durum, çoğu kez direkt ateş etmezler sadece korkutmak ve rahatsız etmek amaçlıdır.
That's 350 points fob Carol.
Böylece 350 puan daha kazandın.
Don't let him fob you off.
Seni atlatmasına izin verme.
They're trying to fob me off with this, a sock with buttons on!
Beni bununla kazıklamaya çalışıyorlar, üzerinde düğmeler olan bir çorapla!
All set? Got your swipe fob?
Kazıklama işini kaptın mı?
US Marine FOB Victor.
Amerikan Donanma Üssü, Victor Kışlası.
Vow the fob is gone!
Şimdi de zincirim yok!
- I'm gonna bring back the watch fob.
Köstekli saat modasını yeniden getireceğim.
And the watch fob.
- Ve köstekli saatten.
When I came to, I had already been to the FOB. I was on my way to Ramstein. In the hospital, I'm laid out and some guy comes in.
Çoktan merkeze doğru çekilmeye başlamıştım, sonra hastaneye yattım ve adamın biri geldi onu tam olarak göremiyordum göğsümde şu küçük bantlardan vardı her tarafımda kablolar vardı, makinelere bağlıydı, kalp monitörleri, serumlar falan yani, bilirsin hiç ihtiyaç duymadığım zımbırtılar sonra bana baktı ;