English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Food poisoning

Food poisoning translate Turkish

541 parallel translation
Food poisoning.
Zehirlendiler.
Food poisoning.
Gıda zehirlenmesi.
Food poisoning, most likely.
Olsa olsa yiyecek zehirlenmesi olabilir.
You see, it had to be food poisoning.
Görüyorsunuz, yiyecek zehirlenmesi işte.
Sounds like food poisoning.
Besin zehirlenmesine benziyor.
That is to say, this isn't food poisoning.
Bu demek oluyor ki gıda zehirlenmesi değil.
It's food poisoning, that's what.
Bu olan, besin zehirlenmesi.
It must have been food poisoning.
Besin zehirlenmesinden olmalı.
What do you mean, food poisoning?
Ne demek besin zehirlenmesi?
- Food poisoning!
- Besin zehirlenmesi!
" No one is certain of the cause, but food poisoning is suspected
"Nedenini kimse bilmiyor ama, besin zehirlenmesinden kuşkulanılıyor."
It's a slight case of food poisoning, I think.
Hafif bir... besin zehirlenmesi.
His death seemed unnatural, but the doctor announced he died from food poisoning.
Ölümü hiç de normal gözükmüyordu ama doktoru gıda zehirlenmesinden olduğunu açıkladı.
When we were hungry, we'd pose as health inspectors and confiscate meals and drinks, and get food poisoning!
Aç olduğumuz zaman, sağlık denetçisi kılığına girer, yiyeceklere ve içeceklere el koyar, sonra gıda zehirlenmesine uğrardık!
Say we're giving people food poisoning. Are you kidding?
Bu en üst seviyede bir eğitim, Federal Caffrey.
Well... we lost the crew... and... the food poisoning made us all very ill.
Pekala mürettebatı kaybettik ve gıda zehirlenmesi bizi fena halde hasta etti.
what's wrong with toby? food poisoning.
Hayır, onu hiç bir zaman dinlemedim demiştim.
Food poisoning, there was nothing I could've done.
Yemek zehirlenmesi, yapabileceğim bir şey yoktu.
Maybe some kind of food poisoning. Food poisoning?
Belki bir çeşit gıda zehirlenmesi.
Against a sudden arrival of food poisoning.
Ani yemek zehirlenmesine karşı koruma.
The food poisoning scared them, they're paying up.
Yemek zehirlenmesi korkutmuş, onlar da haraç vermeyi kabul ettiler.
- No food poisoning.
Besin zehirlenmesi de olmaz.
It's a lethal form of food poisoning.
Öldürücü olan bir gıda zehirlenmesi.
There wasn't any food poisoning, was there?
Onlar yemekten zehirlenmediler, değil mi?
I thought that it could be food poisoning.
Yemekten zehirlenmiş olabileceğimi düşünmüştüm.
It was a good way of spending the afternoon of rest, to suffer of a food poisoning.
Yemekten zehirlenirsem eğer, bu güzel öğleni kendime zehir ettim demektir.
Are we talking about food poisoning here?
Burada besin zehirlenmesinden mi bahsediyoruz?
- Last April... when she got food poisoning at our place, you did that on purpose?
- Geçen Nisan bizdeyken gıda zehirlenmesi geçirmişti. Bilerek mi yapmıştın?
Maybe i  s food poisoning.
Besin zehirlenmesi olabilir.
I got food poisoning from the hors d'oeuvres. - I'm in bed.
Ordövrlerden dolayı gıda zehirlenmesi geçirdim.
They got food poisoning at a Hofbrau House on 46th.
46. Cadde'de bir Alman lokantasında zehirlenmişler.
Food poisoning.
Adam zehirleme.
Food poisoning in 4.
4'de yemek zehirlenmesi var.
- Good. Food poisoning in 4.
- Güzel. 4'de yemek zehirlenmesi.
- I have food poisoning in 4.
- 4'de yemek zehirlenmem var.
- Well, after the food poisoning in 4.
Öyleyse 4'deki zehirlenmeden sonra.
He had an acute case of food poisoning.
Şiddetli gıda zehirlenmesi vardı.
I might have Chinese food poisoning.
Çin yemeğinden zehirlenmiş olabilirim.
Somebody else go in the cabinets and look for damaged or swollen cans. - Food poisoning.
Biri de gidip, dolaplardaki açılmış ya da ezik konserve kutularına baksın.
He thinks it's food poisoning.
Gıda zehirlenmesi olduğunu düşünüyor.
Abdominal pain, probably food poisoning, but Surgery's ruling out an appy.
Karın ağrısı, olası gıda zehirlenmesi. Ama apandisit için bakılıyor.
It's probably viral gastroenteritis or a touch of food poisoning.
Virüssel bir gastroenteritis veya yemek zehirlenmesi.
The symptoms and the story suggested food poisoning.
Semptomlar yemek zehirlenmesi olduğunu gösteriyordu.
I still think it's food poisoning.
Hala besin zehirlenmesi olduğunu düşünüyorum.
About as rotten as that food you've been poisoning'me with...
Çürümüş yemeklerin gibi zehirliyorsun beni...
No, McClure's in this plane, and the pilots get ptomaine poisoning from the food.
Hayır, McClure uçaktaydı ve pilotlar yemekten zehirlenmişlerdi.
Poisoning the food or the drink of a tyrant is a mortal sin.
Bir zalimin bile yemeğine veya içeceğine zehir katmak ölümcül bir günahtır.
Now, I know what you said, that food only leads to food poisoning, but we're willing to risk it.
Bud da bu yüzden olmuştu.
So much for this food-poisoning business. Embling hasn't been to the dispensary.
Besin zehirlenmesi de biraz fazla Embling revire gitmemiş.
One of the first lessons we learned back at Stanford was the growth of food-poisoning claims against wealthy people.
Az önce, Melissa'ya anlatıyordum. Stanford Hukuk Fakültesinde bize öğretilen ilk dava, zenginlere karşı açılan Gıda Zehirlemesi Davası'ydı.
He's worked through his relationship phobias his fear of intimacy, his thing about my poisoning his food.
- İşte, buyurun. - Teşekkür ederim. Özür dilerim, pardon.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]