English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Foolhardy

Foolhardy translate Turkish

139 parallel translation
Audacious and foolhardy, I would say.
Cüretkar ve pervasızca diyebilirim
Some people are truly foolhardy when handling their rifle.
Bazı insanlar tüfek ellerindeyken gerçekten çok aptalca davranabiliyorlar.
Don't be foolhardy.
Bu kadarda gözü pek olma.
Longer would be foolhardy. Yes.
- Fazlası çılgınlık olur.
Had you been so foolhardy as to refuse...
Reddedecek kadar çılgın olsaydınız...
I'd be foolhardy to call a Jeffords a liar.
Jeffords gibi bir yalancı beni çağırınca gözüm dönmüştü.
It's my principle as an attorney to be willing to take on any kind of case, but I won't engage in a foolhardy contest.
Avukat olarak prensibim her türlü davayı almaya gönüllü olmaktır. Ama sorumsuzca davrananların mücadelesinde taraf olmam.
They're the ones being foolhardy.
Sorumsuzca davranan onlar.
Hughson, I know you get your insurance rates at a discount... but why be foolhardy?
Sigorta başına zam aldığını biliyorum ama neden aptalsın?
I'm no gambler, but if you want to make foolhardy bets... that you can't possibly win, I'm afraid I'll be forced to take you on.
Bahis oynamam ama kazanacağına dair aptalca iddianı sürdüreceksen, ben de katılıyorum.
Fork is a foolhardy instrument.
Çatal çok pervasız bir alet.
Is there nothing I can say to dissuade you from this foolhardy scheme?
Sizi bu çılgınlıktan vazgeçirmek için başka ne diyebilirim?
Incidentally, the captain informs me that changing channels is not only foolhardy, but also extremely dangerous, so I don't believe you ought to try it.
Bu arada, kaptan bana kanal değiştirmenin yalnızca aptallık olmayıp, aynı zamanda da çok tehlikeli olduğunu bildiriyor. Bu nedenle onu denemen gerektiğine inanmıyorum.
For if a thief is foolhardy enough to put his hand in the pocket...
Hırsız elini cebime atacak kadar gözünü karartmışsa, kendi bilir...
I hope you didn't do anything foolhardy on your first time out.
Umarım, ilk dışarı çıkışınızda çılgınca bir şey yapmamışsınızdır.
Foolhardy.
Gözü kara!
The enemy could not conceive that anyone would be so foolhardy as to go on fighting with four unprotected guns.
Düşman, korumasız dört topla savaşmaya kalkışacak kadar deli olduğumuzu hayal bile edemez.
All because of your greediness and to satisfy your mania for grandeur... you took this foolhardy step.
Açgözlülüğünden ve büyüme hırsından dolayı böyle aptalca bir hamle yaptın.
Most of the animals migrate to other regions but some hardy and some foolhardy ones remain.
Çoğu hayvan başka bölgelere göç ediyor ama bazı gözükaralar ve bazı aşırı gözükaralar kalıyor.
Thank you. My brothers, a hasty attempt to outrun the Cylons spawned in the midnight of desperation seems foolhardy in the light of day.
Kardeşlerim, umutsuz bir gecenin karanlığında tasarlanan Cylonlar'dan önce hareket edip onları atlatma planı gün ışığında bakıldığında, tam bir çılgınlık gibi görünüyor.
My brothers, a hasty attempt to outrun the Cylons spawned in the midnight of desperation seems foolhardy in the light of day.
Kardeşlerim, Cylonların önünden koşmak için aceleci bir çaba bir yeis geceyarısından günışığının delicesine cesaretini çıkarmış gibi görünüyor.
Yun Zheng is foolhardy
Yun Zheng çok tezcanlıdır
Alexander is so foolhardy.
Alexander çok dik kafalı.
No one. Mr. Knight, this is foolhardy.
Bay Knight, bu çok delice, kontrolü almalıyım.
You don't think that's foolhardy nonsense?
Bunun çok mantıksız olduğunu düşünmüyorsunuz değil mi?
Aren't we rather foolhardy to move at our present speed and make ourselves quite visible to police officers?
Şu an ki hızımızda gitmeye devam edersek polislere yakalanma olasılığımız oldukça yüksek değil mi?
Mikael was braver, or more foolhardy!
Mikael cesurdu ya da daha çılgındı!
- You are foolhardy, aren't you?
- Çılgın bir cesursun, değil mi?
Don't make any foolhardy attempt to run away.
Sakın kaçmak için çılgınca bir denemede bulunma.
Miss Fossey, that was undoubtedly the most foolhardy the most harebrained, lunatic thing I've ever heard of.
Bayan Fossey, bu, hiç şüphesiz bugüne kadar duyduğum en çılgın, en kafasızca, en delice hareket.
We hope that his behavior will become foolhardy... and he'll expose himself show himself.
Bunu yapmayı da istemeyiz. Mutlaka onun hata yapacağını ve tedbiri elden bırakacağını biliyoruz.
Under the circumstances, a rescue mission would be foolhardy.
Bu şartlar altında, bir kurtarma planı çılgınlık olacaktır.
I wrote to him, of course, apologizing for my behavior, which was foolhardy, irresponsible.
Tabii ona davranışımın için özür dilediğim bir mektup yolladım, ki son derece sorumsuzcaydı.
Well, I'm telling you, it's foolhardy.
Ya sana söylüyorum, bu çılgınca.
... he'd either have to be foolhardy or stupid to say, "I'm going to guarantee you a healthy bird."
Sonuçta kendisi size "Kuşunuzu geri vereyim." diyemez.
He really is foolhardy.
Gerçekten avanak.
Take care. Are Mr. Whitmore's actions ultra brave foolhardy? The president remains at the White House.
Ziyaretçiler geliyor, ama Başkan, Beyaz Saray'da kalmaya devam ediyor.
Such a foolhardy proposal suggests a lack of proper training.
Böylesine gözü kara bir öneri, düzgün bir eğitim gerektirir.
Your rescue stunt was foolhardy!
Kurtarma girişiminiz oldukça tehlikeliydi!
Then, as fortune would have it, the Romulans made a foolhardy attempt to board our ship.
Sonra, kaderin cilvesi... Romulanlar çılgın bir denemeyle gemimize çıkmaya çalıştılar.
The reason for high failure is that people go into it using passion and heart tugs as criteria. - It's foolhardy.
Başarısızlık oranının bu kadar yüksek olmasının sebebi, insanların tutkuyu ve çekimi önlerine kriter olarak koymaları.
When companies aren't brave or foolhardy...
Şirketler cesur veya çılgın olmadığında...
It would be foolhardy for me to swim with Mosasaurs, but we're hoping we can get this right alongside them.
Mosasaur'larla yüzmek için baya bir gözükara olmak lazım, ancak yanlarına inersek doğru yapabiliriz bu işi.
This mission is foolhardy, Crichton.
Bu görev aptalca Crichton.
That would be irresponsible and foolhardy.
Bu sorumsuzca ve çok cesurca olurdu.
Foolhardy actions.
Gözü kara eylemleri.
Lex, don't be foolhardy.
Lex, kendini tehlikeye atma.
You must think me a foolhardy man.
You must think me a fooIhardy man.
It seems foolhardy, redolent of danger... and doomed to failure. Otherwise, I can find no fault with it. It is for Smike.
Çılgınca, tehlike kokan ve... başarısızlıkla sonuçlanacak gibi görünüyor.
Hey you, foolhardy!
Hey sen, çılgın!
Th-That's very foolhardy.
Bak...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]