English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Footage

Footage translate Turkish

5,469 parallel translation
She means, uh, surveillance footage from Kutzler's next-door neighbor's security system.
Kutzler'ın yan komşusunun güvenlik sistemindeki güvenlik kamerası görüntülerinden bahsediyor.
Well, no, not tape since, like, the 1990s, but we have footage.
Hayır, 1990'lardan beri kaset yok ama görüntümüz var.
We, this footage shows that at 8 : 26 a.m., he finds the body, goes back into the house, and does not call the police.
Bu görüntü, 8 : 26'yı gösteriyor, cesedi buluyor eve giriyor ve polisi aramıyor.
This is the dramatic footage of Walter O'Brien saving the life of a young boy who'd been trapped in a sinkhole on Zuma Beach.
Ekranlarınızda Walter O'Brien'in Zuma Plajı'nda subatanda mahsur kalan bir çocuğu kurtardığı, etkileyici kamera görüntülerini izliyorsunuz.
Either that, or the whole fake-us attack footage was a fake, and we're walking right into a trap.
Ya da tüm bu çakma saldırı görüntülerimiz çakmaydı. Ve bir tuzağa doğru gidiyoruz.
Display all Hulk-related footage from the last 24 hours.
Son 24Hulklarla ilgili tüm görüntüleri göster.
Put your hands down. While Blonsky was uploading his security footage of you Hulks at the Vault, we hacked in and saw what really happened at Vista Verde.
Blonsky Hulkların Kasa'daki güvenlik görüntülerini bize gönderirken sistemlerine sızdık ve Vista Verde'de gerçekte neler olduğunu gördük.
Have you seen the footage?
- Kayıtları inceledin mi?
Security footage of the bar?
Barın güvenlik kamerası görüntüleri?
At least I have video footage, but what evidence do you have?
Ben en azından iddiamı destekleyecek kamera kayıtlarına sahibim.
However, this footage shows that this disaster could have been avoided.
Lakin bu felaketin önlenebileceğini kamera görüntülerinden görebiliyoruz.
But, on the video footage... the way you stood there to examine the scene was so nonchalant.
Ama görüntülere göre araştırma filan yapmamış biraz durmuş sonra gitmişsiniz.
We have footage of him losing the criminal, as well. It's a week old?
O anları gösteren görüntüleri güvenli bir yere sakladım.
Footage that Manager Sung got from the factory.
O ne? Şefin fabrikadan aldığı kamera görüntüleri.
How did Manager Sung manage to get footage from a place like this?
Muhabir Song fabrikanın kamera görüntülerini nasıl aldı acaba?
Where do you keep the video footage in this factory?
Fabrikanın güvenlik kamerası görüntüleri nerede?
That's weird. Reporter Sung did a story with footage from this factory.
Çok ilginç çünkü bir süre evvel Muhabir Song Cha Ok o görüntülerle bir haber yaptı.
Then, is there anywhere else that footage is stored besides that room?
Kontrol odası hariç kayıtları tuttuğunuz başka bir yer var mı?
Strange, right? Oh, the footage skips here.
Garip değil mi?
Perhaps the footage had temporary hiccups.
Kamera durmuştur.
That car could have a black box. And they could have footage of that one hour that was edited out.
O arabanın kara kutusu olabilir ve bu kara kutuda montajlanmış kısımları bulabiliriz.
So, all we need to do is look into what is on that black box footage?
İçim rahatladı şimdi. O zaman kara kutuyu araştırsak yeter değil mi?
You have to share that footage with us. Okay.
- Bizimle o bilgiyi paylaşacaksın olur mu?
YGN's agreed to share the box with us so that we can use the video footage, too!
YGN kutuyu bizimle paylaşmayı kabul etti böylece biz de videoyu kullanabileceğiz!
Even though we've exclusively acquired the video footage from the black box seeing the importance of the material, we've decided to share it with others.
Kara kutudaki videoları özellikle almamıza rağmen malzemenin önemini görünce başkalarıyla paylaşmaya karar verdik.
You seem quite excited after having acquired that footage?
Görüntülerin elde edilmesinden sonra heyecanlanmış olmalısın.
Because that footage contains the lost time-frame which you've edited out.
Çünkü görüntüler kırpma yaptığınız eksik görüntüleri içeriyor.
Do you really think that measly footage is enough to change anything?
Gerçekten o kadar küçük bir şeyle değişeceğini mi düşünüyorsun?
But after looking into the video footage found from a black box that YGN acquired it has been found that a fleet of trucks containing illegal chemical waste were seen entering the site of the factory property.
YGN'nin bulduğu kara kutudaki video görüntülerine baktıktan sonra fabrika mallarının bulunduğu yerde yasa dışı kimyasal atık içeren kamyonlar bulundu.
We have surveillance footage of you from the bus station near RMA.
Remington Askeri Akademisi'nin yanındaki otobüs durağındaki güvenlik kamerasında senin görüntülerini bulduk.
No, I mean get me the security footage of the mugging.
Hayır, soygunun güvenlik görüntülerini alabilir misin demek istemiştim.
Well, in a surprising turn of events, the Mary Hart show has obtained exclusive rights to the security footage of the actual mugging.
Sürpriz bir gelişme sonucu Mary Hart Show soygunun güvenlik kamerası görüntülerinin tüm haklarını aldı.
Attached to this message is video footage where you can see for yourself our doctor attending and curing patients sick with the virus.
Bu videonun devamında doktorumuzun hasta insanları nasıl tedavi ettiğini kendiniz de görebileceksiniz.
I'll pull all the camera footage in the area.
Bölgedeki bütün kameraları incelerim.
Here's the security footage from the flower shop.
- Çiçekçiden alınan kamera görüntüleri.
Do we have the surveillance footage from the other side of the stairwell?
Merdivenin öteki tarafına ait de görüntü var mı?
The footage from the Library of Congress where there's no sign of Sophie, it's an old video on a continuous loop.
Kongre Kütüphanesi'nde Sophie'nin olmadığı görüntü döngüde olan eski bir video.
Okay, so even though this isn't the real footage, the lobby would have been crowded with tourists at the time. How was she taken in broad daylight from a public place?
Ama bu görüntü gerçek olmasa bile o saatte lobi turist kaynıyor olmalıydı.
We need to go through the security cameras and see if we have footage of him doing it.
Güvenlik kamerasındaki görüntüleri gözden geçirip kanıtımız var mı görmeliyiz.
Sorry, ladies, the footage is useless.
Kusura bakmayın hanımlar. Güvenlik kamerasındaki görüntüler işe yaramaz.
We got so obsessed about the way our butts looked in the security footage that we adjusted the camera angles and put Vaseline on the lens.
Güvenlik kamerasında popolarımızın nasıl göründüğünü öyle kafaya taktık ki kamera açılarını değiştirip merceklere vazelin sürdük.
Someone leaked the footage.
Biri de görüntüleri sızdırmış işte.
You hacked the hospital security footage?
Hastanenin güvenlik kamerası görüntülerini mi hackledin?
If I hadn't hacked into that hospital footage, then we'd all be back at the garage.
Hastanenin güvenlik kamerası görüntülerini hacklemeseydim şu anda hepimiz garajdaydık. Herkes güvende olacaktı.
As you can see from this footage, traffic is at a standstill in the loop because of the governor's speech.
Gördüğünüz gibi valinin konuşmasından dolayı bölgede trafik felç durumda.
Now we're going through traffic-cam footage to see if we can find a more recent hit.
Daha yakın zamanlı bir görüntü var mı diye araştıracağız.
Footage from the White House files.
Beyaz Saray dosyalarından çıkan bir görüntü.
Old footage of Lithuanian tank maneuvers laid over border territories they have never been near before.
Sınır bölgesine konuşlanmış Litvanya tanklarının eski görüntüleri daha önce hiç bu kadar yakın olmamışlardı.
We're going back to recheck surveillance footage, see if there's something that we missed.
Güvenlik kayıtlarını tekrar inceleyip kaçırdığımız bir şey var mı diye bakacağız.
Bank footage on Alder.
Alder'daki banka görüntüleri.
There's more footage from West Burnside. I'll pull it up.
West Burnside'dan daha çok görüntü var, onları da alacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]