For the life of me translate Turkish
1,161 parallel translation
That's strange. For the life of me, I can't remember the next note.
Bu çok garip, bir sonraki notayı hatırlamıyorum.
I couldn't for the life of me think of who else to call.
Kimi çağıracağıma da bir türlü karar veremedim açıkçası.
I cannot, for the life of me, understand why small children take so long to grow up.
Küçük çocukların büyümesi neden bu kadar uzun sürüyor hayatta anlamıyorum.
And for the life of me, I can't seem to do that now.
Ve hayatım boyunca ilk kez bunu başaramıyorum.
You know, for the life of me, I can't recall ever having seen a woman wearing so many different kinds of furs all at the same time.
Hayatım boyunca aynı zamanda bu kadar farklı kürk çeşidini bir arada giyen bir kadın gördüğümü hatırlamıyorum.
For the life of me, I can't...
Yemin ederim, bunu...
I can't for the life of me figure out why this decision is causing me so much anxiety.
Bu karar beni neden bu kadar endişelendiriyor bilmiyorum.
I can't for the life of me remember who it was.
Bir türlü kim olduğunu çıkartamıyorum.
But for the life of me, I cannot tell you why women keep falling for the wrong man.
Fakat benim hayatımda, kadınların neden yanlış erkeklere düştüğünü söyleyemem.
And for the life of me, I can not understand why I woman like you would bother to care about me.
Ve senin gibi bir kızın bana değer vermeye niçin tenezzül edeceğini anlayamıyorum.
For the life of me, Paul I can't think how to tell my wife she's going to die.
Ne kadar denesem de karıma nasıl söylerim bilmiyorum öleceğini.
Take away everything that makes me me so they can put me to work for the rest of my life...
Beni ben yapan her şeyi alacaksınız ki ömrümün sonuna kadar beni çalıştırabilesiniz- -
Thanks for giving me the best year of my life.
Hayatımın en iyi yılını bana verdiğiniz için teşekkürler.
Well, I came here to tell you that if he dies because of what you've done, four days from now, nobody will stop me from being the one that throws the switch and gases you out of this life for good, you son of a bitch!
Sana şunu söylemeye geldim,... eğer senin yüzünden o ölürse bundan dört gün sonra kimse beni o şalteri indirip seni gaza boğarak bu dünyadan defolmanı sağlamaktan alıkoyamayacak seni orospu çocuğu!
I have to join the team or I'll get an F that will haunt me for the rest of my life.
Takıma girmeliyim yoksa sınıfta kalacağım ve bu hayatımın sonuna dek beni takip edecek.
So I'm talking to you about some of the films that colored my dreams, that changed my perceptions and even my life, in some cases,'films that prompted me, for better or for worse, to become a filmmaker myself.
Rüyalarıma renk katan, bakış açımı değiştiren ve hatta bazı durumlarda hayatımı değiştiren filmlerden bahsedeceğim. İyi ya da kötü şekilde beni etkileyip yönetmen olmamı sağlayan filmlerden.
I got my fifty percent medical cheque comin'to me for the rest of my life.
Hayatımın geri kalanı için % 50 sağlık indirimi çekim var.
For the sake of my happiness, won't you let me have a month of my life?
Benim bu mutluluğum için, bana ömrümden bu bir ayı veremez misin baba?
My search for universal experience has led me here... to live an idle, pointless life of poverty... as the minion of a bald, ugly... aging, drunken lyric poet... who clings to me because his wife won't take him back.
Evrensel deneyimler arayışım beni buraya getirdi. Boş ve amaçsız. Bir yoksulluk yaşamının içine.
I don't love her the way she needs to be loved and I don't even see a future for us, but then I look at my little boy sitting across from me, and I think I'd suffer any torture to be with him for all the minutes of his life.
.. bizim için bir gelecek bile görmüyorum, ama sonra karşımda oturan.. .. oğluma bakıyorum, ve onunla hayatının her anında birlikte olmak için.. .. her nevi işkenceye katlanabileceğimi düşünüyorum.
You realise that image will stay with me for the rest of my life?
Bu görüntünün hayat boyu beynimde kalacağının farkındasın, değil mi?
You see, the NEA gave me money for me to make a movie of my life.
Ulusal Sanat Vakfı, hayatımın filmini yapmam için bana para verdi.
I know how you feel, Bart. When I was your age... I wanted an electric football game more than anything in the world. And my parents bought it for me, and it was the happiest day of my life.
Nasıl hissettiğini biliyorum, Bart. Senin yaşındayken futbol oyunu almak dünyadaki en çok istediğim şeydi ve ailem bunu bana almıştı, hayatımın en mutlu günüydü.
If you're looking for an excuse to spare the life of your own housekeeper you don't need me to provide you with one.
Kahyanın hayatını kurtarmak için bahane arıyorsan bulmak için bana ihtiyacın yok.
- What do you want me to do, stand in front of my class for the rest of my life and nag about stuff I don't have the guts to do anymore, like a hipocrite?
Sinifta durmami ve lakirdi etmemi mi istiyorsun... Artik yapacak lanet olasi hiçbir sey yok.
One morning, over at Elizabeth's beach house... she asked me if I'd rather go waterskiing or lay out... and I realized that not only did I not want to answer that question... but I never wanted to answer another water-sports question... or see any of these people again for the rest of my life.
Bir gün, Elizabeth'in yazlığında su kayağı mı yoksa güneşlenmek mi istediğimi sordu. Ne bu soruyu, ne başka su sporları sorularını yanıtlamak ne de bu insanların hiçbirini bir daha görmek istemediğimi fark ettim.
And he gave a speech that day that will stay with me for the rest of my life.
O gün, hayatımın sonuna kadar unutamayacağım bir konuşma yaptı.
Wait, yeah, no, I was trying to come up with some lie so that you wouldn't have to go to jail for the rest of your life. - Wow. You did that for me?
Bütün gece uyumadım, en iyi arkadaşımı kurtarmak için ne yapabileceğimi düşündüm.
Now, you show me the door out of here or your feet are the only things you're gonna see for the rest of your crummy life.
Şimdi, bana buranın çıkışını göster yoksa hayatının geri kalanı boyunca gördüğün tek şey ayakların olur.
But that much was enough to give me nightmares for the rest of my life.
Ama o kadarı bile haftalarca kâbus görmeme yetti.
Maybe it's because I spent all day seeing first-hand what the Klingons are capable of or maybe it's because, for the first time in my life my father's not here to protect me.
Belki bütün günümü Klingonların neler yapabileceğini görerek geçirdiğim içindir. Belki de ilk defa babam beni korumadığı için.
Whereas me, they could lock in prison for the rest of my life.
Halbuki bana... hayatımın geri kalanında beni hapse atabilirlerdi.
Second, to the boys who fished me out of the river and saved my life, and to the nurses and doctors here who are taking such good care of me, and for the thousands of letters and prayers I have received from all across America, thank you.
Îkinci olarak da, beni nehirden çikartarak hayatimi kurtaran çocuklara bana çok iyi bakan ve hala bakmakta olan hemsire ve doktorlara dualarini esirgemeyen herkese ve Amerika'nin her kösesinden gelen binlerce mektup için tesekkür ediyorum.
I'm going to die... without a shred of honor, and for the first time in my life, that really bothers me.
Onurumu kazanamadan... burada ölüp gideceğim, ve hayatımda ilk kez, bu konu benim canımı fena sıkıyor.
Anyway, um, for those of you who know me already... this is going to be ancient history, but for the rest of you this is - well, what can I say - the story of my life.
Her neyse, şey, beni zaten tanıyanlarınız için bu eski bir hikaye, ancak geri kalanlarınız için şey, nasıl söylesem, hayatımın hikayesi.
But you, I am quite certain will think about me every single day for the rest of your life.
Ama sen, eminim ki hayatının geri kalanında her gün beni düşüneceksin.
For me, law school wasn't easy, And I haven't had much of a social life Since coming to the city, either.
Hukuk pek o kadar kolay değildi ve şehre gelinceye kadar pek sosyal hayatım yoktu.
You can't come out of nowhere and tell me the bottom's dropped out of my life and I've got a week to brace for the impact.
Ama hiç beklemediğim bir anda birden altımın delindiğini söylüyorsun... ve toparlamam için bir haftam kaldığını söylüyorsun.
However... I also have a source that informs me that your antics... have improved the quality of life for the patients.
Ancak bir kaynağım senin bana şu antika yöntemlerinin hastaların yaşamlarını güzelleştirdiğini söyledi.
It haunted me for the rest of my life.
Tüm bunlar, hayatım boyunca peşimi bırakmadı.
What are you waiting for? You want me to sing a song? - We're starting the phase that takes 80 % of a policeman's life observation.
- Şimdi bir Polis Memurunun hayatının % 90 nını kaplayan cafeye gidiyoruz Gözlem!
And I know that all of you... and especially my children... will hate me for the rest of my life.
Ve biliyorum ki, hepiniz özellikle de çocuklarım hayatımın sonuna dek benden nefret edeceksiniz.
I heard him say, "Would you dance with me for the rest of your life?"
... avının peşinde gibiydi. - Ve ona "hayatının sonuna dek benimle dans eder misin?" diye sorduğunu duydum.
Me, on the other hand I'm stuck living at home, probably for the rest of my life with a bunch of people who think I'm a blight on mankind.
Bense bütün hayatımı, insanlığın yüzkarası olduğumu düşünen ailemle... aynı evde geçirmeye mahkumum.
[Hooting] But I've come to realize this job is slowly strangling the life out of me... and I can't stand for it anymore, so, uh, as ofthis moment, I quit.
Ama zamanla bu işin beni boğduğunun farkına vardım ve bundan sonra burada kalamam.
And I said, "If you let me live I'll be a good person for the rest of my life."
"Eğer yaşamama izin verirsen hayatımın sonuna kadar iyi bir insan olacağım."
No one will ever love me as much as Ryan O'Reily. And I have to live with that fact every day for the rest of my life.
Hiç kimse beni Ryan O'Reily kadar sevemez, ve ömrümün geri kalanında her gün bu gerçekle yüzleşmek zorundayım.
I thought you weren't talking to me for the rest of your life.
Hayatın boyunca bir daha benimle konuşmayacaksın sanıyordum.
For I've got to be free Free to face the life that's ahead of me On board
Özgür olmak için, hayatın özgür yüzü önümde
I didn't want you blaming me for screwing up the rest of your life, so I went over there to get your guys back together!
Hayatının geri kalanını berbat ederken beni suçlamanı istemedim. Sizin tekrar birleşmeniz için gittim.
- You'll blame me for the rest of your life!
- Hayatının geri kalanında beni suçlayacaksın.