Forceps translate Turkish
217 parallel translation
Either a high-forceps delivery, which can tear and is dangerous besides being bad for the child, or a cesarean.
Ya büyük pensle doğum ki yırtılmaya neden olabilir ve tehlikeli. Bebek için de kötü olabilir. Ya da sezaryen.
The forceps.
Pens.
Don't use the forceps!
Kıskaçları kullanma!
They used forceps. He came out ass first!
Maşayla çıkarmışlar, ters gelmiş!
Forceps.
Pens.
- Let me have the forceps and a sponge stick.
- Bana forseps ve süngerli çubuk verin.
We're just putting forceps on the baby's head.
Birazdan forsepsle bebeğin kafasını yakalayacağız.
They had to use forceps to get you out!
Seni çıkarabilmek için kıskaç kullanmak zorunda kalmışlardı.
They've performed an autopsy on it with everything but forceps but nobody found one of those before.
Herşeyle otopsi yaptılar ama hiçkimse bunlardan bulamamıştı.
Forceps.
Forseps.
- Forceps!
- Kıskaç!
- Forceps.
- Kıskaç.
Forceps!
Pens!
Dr. Roldán, you dropped your forceps in the cake.
Dr. Roldán, kullandığınız pensi pastanın içinde unutmuşsunuz.
Forceps.
Pens!
Forceps!
- Penset.
Forceps.
- Penset.
Forceps.
Pens verin.
Magill forceps.
Magill forseps.
A general anesthetic, a cranial drill and a pair of forceps.
Genel anesteziyle kafatası matkabı ve forsepsle.
I'm gonna get some forceps.
Gidip forseps getireceğim. Hemen dönerim.
Get the Magill forceps.
Forsepsi verin.
Susan, can you hand me those forceps from the boiling water over there?
Susan, sıcak suyun içindeki pensleri bana verir misin?
McGill forceps.
McGill forsepsi.
Get the forceps.
- Forsepsi kullan.
Ring forceps.
Forseps.
- Toothed forceps.
- Forseps.
I'll get my forceps.
Pensimi getiriyim.
Now, him... he was forceps.
Artık o... O doğduğunda minicikti.
Sunsey, get me the 151 forceps.
Sunsey bana 151 cımbızını getir.
Give me some forceps.
Pens verin bana.
Those forceps were like this.
O pens nah böyleydi.
Forceps, pliers, bone nibblers.
Neşter, pens, kemik ayırıcılar...
Down in the hole, lingeringly, the grave digger puts on the forceps.
Mezarcı çukurun dibinde forsepsi yerleştirir.
The doctor squished my head with the forceps.
Doktor kafamı pensle sıkmış.
Here are the forceps.
Pens de burada.
Pass me those forceps.
O kıskacı uzatır mısın?
SUSAN, CAN YOU HAND ME THOSE FORCEPS FROM THE BOILING WATER OVER THERE?
Susan, sıcak suyun içindeki pensleri bana verir misin?
Forceps! I need the forceps...
Kıskaç lazım.
I'm afraid Jennifer dislocated her shoulder at a forceps delivery, and she's asked me to take today's class.
Doğum yaptırırken Jennifer'ın omzu çıkmış. O yüzden bugün dersini benim vermemi istedi.
It's only for when they can't manage to insert the forceps, which is relatively rare. ( Sally humming )
Ama bu sadece pensleri sokamadıkları zaman oluyor ki çok nadir görülür.
Forceps.
- Forseps.
Aye, the forceps.
- Evet, forseps.
The forceps, they're in a bag hanging off my bed-head.
Forseps, yatağımın başucundaki çantanın içinde.
Unless this Obadiah makes haste, the thing will befall us without forceps.
Obadiah yeterince hızlı olamazsa Bu işi forseps olmadan yapmak zorunda kalacağız.
I insert the forceps thus, gently enclosing the baby's head, you see?
Forsepsi yerleştiriyorum, böylece bebeğin başını nazikçe çevreleyebiliyorum, gördünüz mü?
Dr. Slop has taken the skin clean off the back of my hand, man, with your... forceps!
Dr Slop o forseps dediği şeyle elimin bütün derisini çekip aldı
I was delivered with the very forceps that had crushed the path of the melon.
Beni dünyaya getiren... kavunu parçalayan forseps oldu.
It is the forceps.
- Forseps yüzünden.
What can we use for forceps?
- Tamam, alıyorum. - Pens yerine ne kullanabiliriz?
Finally the baby was delivered with forceps.
Sonunda bebek forseps yardımıyla doğdu.