English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Forming

Forming translate Turkish

988 parallel translation
He suggested molten rock was constantly erupting in the crack, continuously forming new ocean floor.
Erimiş kayanın sürekli olarak çatlakta patlayarak sürekli olarak yeni okyanus tabanı oluşturduğunu öne sürmüştü.
Hess was basically describing an enormous conveyor belt, with new ocean crust forming at the mid-ocean ridge and then moving away.
Hess, temel olarak yeni okyanus kabuğunun orta-okyanus dağ sırasında oluşup, sonra ilerlediği devasa bir taşıyıcı banttan bahsediyordu.
Each time the magnetic field flipped, so would the magnetisation of the newly-forming crust.
Manyetik alan her değiştiğinde, yeni oluşan kabuğun manyetikleşmesi de değişecekti.
Lava erupting into water rapidly cools, forming a skin.
Suda patlayan lav, çabucak soğuyarak, bir kabuk oluşturur.
And that's vital, because to finally determine the age of the Earth, scientists needed a rock with a very special history, a rock left over from the time when the Earth was forming.
Ve bu hayati önemde zira nihayet Dünya'nın yaşını belirlemek için bilim insanlarının ihtiyacı olan tek şey çok özel tarihli bir taş. Dünya'nın oluşmakta olduğu zamandan kalma bir taş.
So this meteorite gives us an idea of the age at which the solar system and the Earth was forming.
Yani bir meteor bize Güneş Sisteminin ve Dünya'nın oluştuğu dönemle ilgili bir fikir veriyor.
There they are, forming to charge.
Oradalar, hücum pozisyonu alıyorlar.
The sole purpose in forming for this ceremony is to honor the men who, during the year, have done the most for the service.
Bu törenin tek amacï bu yïl en büyük servisi yapan kisileri onurlandïrmaktïr.
I'm forming a posse.
Bir grup oluşturuyorum.
- Forming a new army.
Yepyeni bir ordu kurarsın.
There's a posse forming, Judge, in case you hadn't heard.
- Belki duymamışındır bir korucu ekibi oluşturuluyor.
See those clouds forming?
Şu toplanan bulutları görüyor musun?
He says they're forming patrol squadrons to guard the Canal.
Kanal boyunca devriye filoları oluşturuyorlarmış.
Shortly after forming this club all these seven men changed their policies making the other members their beneficiaries.
Bu klübü kurduktan kısa bir süre sonra bu yedi adam poliçelerini değiştirip öteki üyeleri kendilerine mirasçı yaptılar.
The main pattern on the puzzle seems to be forming but the pieces don't fit in.
Yapbozdaki ana kalıplar şekilleniyor gibi görünüyor fakat parçalar uymuyor.
A black cloud is forming A bloody dawn approaching
Kara bir bulut oluşuyor. Kanlı bir şafak yaklaşıyor.
There's nothing more habit-forming than habit.
Alışkanlıktan daha fazla alışkanlık yapan bir şey yoktur.
- I heard you're forming a company
- Bir kumpanya kurduğunu duydum.
I'm forming a company
Bir kumpanya kuruyorum.
I have to talk to Melina, it's business, I'm forming a company
Melina ile konuşmam gerekiyor, iş meselesi, bir kumpanya kuruyorum.
The bottle shape apparently was caused by the craft first making contact with the earth out at the neck of the bottle sliding toward us and forming that larger area as it came to rest.
Görünüşe göre aracın yüzeyle ilk temasından sonra şişe şeklini almış, şişenin boynu da bize doğru kayarak gelip geniş bir alan oluşturmuş.
The radioactive groups in the fiber-forming molecules... Haven't catalyzed the internal rearrangement.
Molekül formunu oluşturan liflerdeki radyoaktif gruplar içsel yeniden düzenlemeyi katalize etmedi.
Jonathan's more than a man. He's a habit-forming experience.
- Jonathan bir adamdan fazlası O bir tecrübe abidesi
His sentiments betray his lack of breeding... the result of his unfortunate mother... forming an attachment for one of her husband's stableboys.
düşünceleri ırkının eksikliğini ele veriyor... talihsiz annesinin kocalarından birinin... seyisine bağlanmasının bir sonucus.
You see, other nations besides ours are forming expeditions, but I like to think ours has the advantage if for no other reason than you might consent to join us.
Bizim dışımızdaki milletler de, seferler düzenliyorlar. Ama bizim yolculuğumuz çok daha avantajlı,... çünkü siz, bizim yanımızda olmaya razı oldunuz.
Whatever it is... whatever intelligence or instinct it is... that can govern the forming of human flesh and blood... out of thin air is... well, it's fantastically powerful... beyond any comprehension, malignant.
Her ne ise nasıl bir zeka ya da içgüdü ise insanoğlunun şekillenmesini kontrol edebiliyor. Gücünün büyüklüğü, anlayamayacağımız kadar fazla ve de kötü niyetli.
This misty bit of ectoplasm... forming on the inside of your television screen... is one Alfred Hitchcock... coming to you from across that great barrier that divides the quick from the dead : the Atlantic Ocean.
Televizyon ekranınızın içinde belirginleşmeye başlayan bu bulanık dış plazma parçası Alfred Hitchcock'tur diriyi ölüden ayıran o büyük bariyerin yani Atlantik Okyanusu'nun ötesinden seslenmektedir.
A group of armies is forming on this front for an offensive very soon.
Bu bölgede yakında yapılacak bir saldırı için bir birlik oluşturuluyor.
Because it's habit-forming.
Çünkü alışkanlık yapıyor.
The five lilies forming a semicircle.
Yarım daire oluşturan beş zambak.
Thanks to you, clouds of suspicion are already forming.
Sayenizde ondan şüphelenmeye başladılar bile.
If not, it means it's spreading and forming pockets all through the chest cavity.
İltihap tüm göğüs boşluğuna yayılıyor olabilir.
The reception committee is forming.
Karşılama komitesi kuruluyor.
We're forming a stable of newcomers.
Gençlerden bir takım kuruyoruz. Gerçi sen o kadar genç değilsin.
Officer of the guard must be forming a patrol, sir. Apaches?
Nöbetçi subayı devriye çıkarıyor, efendim.
Now take the Victorious from that convoy forming up in the Clyde...
Şimdi "Victorious"'u... Clyde'ın yukarısında konuşlanmış bu konvoydan alın... W.S.8.B....
Ay, the trend of forming women army has swept here
Burada bir kadın ordusu kurma fikri beni sardı.
The blood of hatred will continue to ooze from the wounds, forming a breeding ground for distrust that can't be wiped out.
Yaralardan sızan nefret kanları asla silinemeyecek bir güvensizlik ortamına zemin hazırlar.
The vapor is blown back by the solar wind forming the cometary tail.
Güneş rüzgarı sebebiyle arkaya üflenen buhar kuyruğu oluşturur.
Small pieces of dust and ice would be blown behind me by the solar wind forming an incipient cometary tail.
Küçük toz ve buz parçaları güneş rüzgarıyla arkaya savrulurken başlangıç aşamasındaki kuyruğuma şekil verirdi.
4 1 / 2 billion years ago the moon was accreting from interplanetary boulders and craters were forming all over its surface.
Dört buçuk milyar yıl önce Ay gezegenler arası kaya parçaları toplayarak büyüyor ve her tarafında kraterler oluşuyordu.
Maybe the rings of Saturn are a moon which was prevented from forming by the tides of Saturn.
Belki Satürn'ün halkaları bir uydudur da Satürn'ün gel-git hareketi bunun olmasını engellemiştir.
We're forming prisoners into fire brigades.
Mısırlı mahkumları yangın birlikleri yapıyoruz.
We're forming the Society of Veterans of the Burma Campaign.
Burma Seferi Gazileri adında bir dernek oluşturuyoruz.
They're forming up on the south plain. I knew it!
Güneyde toplanıyorlar.
- Are you sure it's not or habit forming? No.
- Bağımlılık yaratmayan bir şey olduğundan emin misin?
It was then the blood spurted out, forming a pool.
Bu yüzden de ortalık, tam bir kan gölüne dönmüştü.
Peyrac was richer than I, forming a state within the state.
Peyrac benden daha zengindi, devlet içinde bir devlet meydana geliyordu.
- Pickets are forming in front of the bank.
- Göstericiler bankanın önüne toplandı.
We met Randolph, actually, when we were in the Bahamas... forming Margaret's mother into a limited company.
Randolph'la Bahamalar'da tanıştık. Orada Margaret'ın annesini limited şirket yapıyorduk.
They merely rearrange themselves, forming molecules of soot and ashes.
Senin de kendininkileri öğrenmenin zamanı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]