English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Forsaking all others

Forsaking all others translate Turkish

75 parallel translation
Wilt thou, Magdelana Borst, take this man to thy wedded husband, to love, comfort, honor and obey him, and forsaking all others, keep thee only unto him so long as ye both shall live?
Sen, Magdelana Borst, bu adamı kocan olarak kabul ederek yaşam boyunca sadece onu sevmeyi, onurlandırmayı, ona itaat ederek, sadece ona bağlı kalmayı kabul ediyor musun?
Wilt thou, Gilbert Martin, take this woman to thy wedded wife, to love, comfort and honor her, and forsaking all others, keep thee only unto her so long as ye both shall live?
Sen, Gilbert Martin, bu kadını karın olarak kabul ederek yaşam boyunca sadece onu sevmeyi, onurlandırmayı, ona itaat ederek, sadece ona bağlı kalmayı kabul ediyor musun?
Wilt thou obey him serve him Iove, honor and keep him, in sickness and in health and forsaking all others keep thee only unto him so long as ye both shall live?
Ona itaat ve hizmet etmeyi hastalıkta ve sağlıkta onu sevip saymayı ve korumayı ölüm sizi ayırana dek sadece ve sadece ona sadık olmayı kabul ediyor musunuz?
And forsaking all others, keep thee only unto her so long as you both shall live?
Charles, hayatın boyunca ondan asla ayrılmayacağına yemin eder misin?
Wilt thou love him, comfort him, honor and keep him in sickness and in health and forsaking all others, keep thee only unto him so long as ye both shall live?
Onu seveceğine, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde hayatınızın sonuna kadar onunla birlikte olacağına yemin eder misin?
"To live together after God's ordinance in the holiest state of matrimony? " Wilt thou love her, comfort her, honor her... " and keep her in sickness and in health, and forsaking all others...
"Kutsal evlilik müessesesini Tanrı'nın buyruklarına uygun şekilde sürdürmeyi" bu kadını sevmeyi, rahat ettirmeyi, ona saygı duymayı "hastalıkta ve sağlıkta yanında olmayı ve yaşadığınız süre boyunca" başka herkesi unutup yalnızca ona bağlı kalmayı kabul ediyor musun? "
"to live together after God's ordinance in the holiest state of matrimony? " Wilt thou love him, comfort him, honor him... " and keep him in sickness and in health, and forsaking all others...
"Kutsal evlilik müessesesini Tanrı'nın buyruklarına uygun şekilde sürdürmeyi" bu adamı sevmeyi, rahat ettirmeyi, ona saygı duymayı "hastalıkta ve sağlıkta yanında olmayı ve yaşadığınız süre boyunca" başka herkesi unutup yalnızca ona bağlı kalmayı kabul ediyor musun? "
Will you love, honour, cherish, keep her in sickness and in health, forsaking all others so long as you both shall live?
Onu hastalıkta ve sağlıkta sayıp sevecek ve onurlandıracak, yaşadığınız müddetçe ona sadık kalabilecek misin?
Wilt thou love her, comfort her, honour and keep her in sickness and in health, and forsaking all others, keep thee only unto her so long as ye both shall live?
Onu sevecek, rahat ettirecek onurlandıracak, hastalıkta ve sağlıkta yanında olacaksın. Ve, diğerlerinden vazgeçerek ikiniz de hayatta olduğunuz sürece sadece ona bağlı kalacak mısın?
Arthur, will you have this woman as your wedded wife, to live together in the ordinances and the state of matrimony? Will you love her, comfort her, honor and keep her, in sickness and in health, and forsaking all others, keep you only unto her so long as you both do live?
Arthur, bu kadını eş olarak kabul ederken..... evlilik kurumunun gerektirdiği gibi yaşatacağına,..... sevmeye, bakmaya,..... hastalıkta ve sağlıkta yanında olacağına,..... yaşadığın sürece koruyup gözeteceğine şahitler huzurunda söz veriyor musun?
Pearl, will you have this man as your wedded husband, to live together in the ordinances and the state of matrimony? Will you love him, comfort him, honor and keep him, in sickness and in health, and forsaking all others, keep you only unto him so long as you both do live?
Pearl, bu adamı eş olarak kabul ederken..... evlilik kurumunun gerektirdiği gibi yaşatacağına,..... sevmeye, bakmaya,..... hastalıkta ve sağlıkta yanında olacağına,..... yaşadığın sürece koruyup gözeteceğine şahitler huzurunda söz veriyor musun?
Tomorrow they will be man and wife, forsaking all others till death do them part.
Siz yarın akşam karı-koca olacaksınız. Hastalıkta ve sağlıkta, ölüm sizi ayırana dek.
Forsaking all others... you will obey me?
Diğerlerinden vazgeçerek... bana uyacak mısınız?
To love, honor and cherish? Forsaking all others for him alone you will perform unto him all duties owed a husband until death shall separate you.
Onu sadakatle sevip sayacağına, ölüm sizi ayırana dek... karılık görevlerini yerine getireceğine... yemin ediyor musun?
I'm curious. Do you actually consider yourself a married man, forsaking all others?
Kendini tüm diğerlerinden elini çekmiş... evli bir adam olarak mı görüyorsun?
Do you promise to love her, comfort her, honour and keep her, in sickness and in health, and, forsaking all others, keep thee only unto her - for as long as ye both shall live?
Onu seveceğine, rahat ettireceğine, koruyacağına, hastalıkta ve sağIıkta, yaşadığınız sürece her şeyden feragat edip yanında olacağına söz veriyor musun?
Will you love her, comfort her, honor and keep her in sickness and in health and, forsaking all others keep yourself only for her as long as you both shall live?
Onu sevecek, rahat ettirecek, onurlandıracak ve hastalıkta ve sağIıkta yanında olacak mısın? Ve yaşadığınız sürece sadece onunla olmayı ve birlikte yaşamayı kabul ediyor musun?
In sickness and in health, forsaking all others... as long as you both shall live?
Bu Anne'i karılığa kabul ediyor musun? Kabul ediyor musun?
In sickness and in health, forsaking all others...
Bu Jimmie'yi kocalığa kabul ediyor musun?
Yeah. Do you promise to maintain the superior social traditions of Kappa Omicron Kappa, forsaking all others?
K.O.K.'nin geleneklerini korumaya ve diğerlerini ise reddedeceğine yemin ediyor musun?
For richer, for poorer? In sickness and in health, forsaking all others... as long as you both shall live?
Varlıkta ve yoklukta, hastalıkta ve sağlıkta, birbirinizi kollayıp... ömür boyu koruyacağınıza yemin edermisin?
For richer, for poorer? In sickness and in health, forsaking all others...
Varlıkta ve yoklukta, hastalıkta ve sağlıkta, birbirinizi...
Do you, Lewis, promise to love, honor, and cherish Ashley from this day forward, for richer or for poorer, in sickness and in health, forsaking all others as long as you both shall live?
Sen Louis, dünyada Ashley'i sevmeye söz veriyor. Yoksullukta ve fakirlikte. Hastalıkta ve Sağlıkta.
And do you, Ashley, promise to love, honor, and cherish Lewis for richer or for poorer, in sickness and in health, forsaking all others as long as you both shall live?
Ve sen Ashley. Lousi sevmeye söz veriyor. Yoksullukta ve fakirlikte.
Will you love him, keep him, honor him and protect him, and forsaking all others, be loyal only to him?
Onu sevecek, ona bakacak, ona saygı gösterecek ve onu koruyacak... ve başkalarından vazgeçecek, sadece ona sadık olacak mısın?
Will you love her, comfort her, honour and protect her and, forsaking all others, be faithful to her as long as you both shall live?
Onu sevip, rahat ettirip, onurlandırıp koruyacak ve diğerlerini bırakıp ikiniz de yaşadığınız sürece ona sadık olacak mısınız?
Will you love him, comfort him, honour and protect him and, forsaking all others, be faithful to him as long as you both shall live?
Onu sevip, rahat ettirip, onurlandırıp koruyacak ve diğerlerini bırakıp ikiniz de yaşadığınız sürece ona sadık olacak mısınız?
" and forsaking all others, keep thee only unto her...
" her şeyden vazgeçerek, yaşamın boyunca ona sadık kalacağına...
" and forsaking all others...
" her şeyden vazgeçeceğine...
" forsaking all others
" başkalarından vazgeçmek,
... FORSAKING ALL OTHERS SO LONG AS YOU BOTH SHALL LIVE.
... yalnizca birbirinizi, bir omur boyu.
Eric : IN SICKNESS AND IN HEALTH, FORSAKING ALL OTHERS AS LONG AS WE BOTH SHALL LIVE.
Hastalikta ve saglikta yalnizca birbirimizi, bir omur boyu.
SO LONG AS WE BOTH SHALL LIVE. IN SICKNESS AND IN HEALTH, FORSAKING ALL OTHERS, SO LONG AS WE BOTH SHALL LIVE.
Hastalikta ve saglikta yalnizca birbirimizi, bir omur boyu.
... forsaking all others so long as you both shall live.
... yalnızca birbirinizi, bir ömür boyu.
In sickness and in health, forsaking all others as long as we both shall live.
Hastalıkta ve sağlıkta yalnızca birbirimizi, bir ömür boyu.
To have and to hold in good times and bad, for richer and for poorer... In sickness and in health, forsaking all others, so long as we both shall live.
İyi günde, kötü günde varlıkta ve yoklukta hastalıkta ve sağlıkta... yalnızca birbirimizi yalnızca birbirimizi, bir ömür boyu.
In sickness and in health, forsaking all others, so long as we both shall live.
Hastalıkta ve sağlıkta yalnızca birbirimizi, bir ömür boyu.
I'm one of those men women read about in their magazines.'... and forsaking all others be faithful to her as long as you both shall live.
Hâlime bakın. Kadın dergilerindeki heriflere benzedim. Diğer herkesten vazgeçip, ömrün boyunca ona sadık kalmayı kabul ediyor musun?
And forsaking all others, keep only unto her... for as long as you both shall live?
Ve yaşadığınız sürece hep yanında... olacağına söz veriyor musun?
And forsaking all others, keep only unto him... for as long as you both shall live?
Ve yaşadığınız sürece hep yanında... olacağına söz veriyor musun?
Do you promise to love him, comfort him, honor, keep him... in sickness and in health, for richer, for poorer... and forsaking all others, as long as you both shall live?
Onu sayacağına, rahat ettireceğine hastalıkta ve sağlıkta, yoksullukta ve zenginlikte ve her ne olursa olsun, ölüm sizi ayırana kadar onu sevmeyi kabul ediyor musun?
Do you promise to love her, comfort her, honor and keep her... in sickness and in health... for richer, for poorer... and forsaking all others, as long as you both shall live?
Onu sayacağına, rahat ettireceğine koruyacağına, hastalıkta ve sağlıkta, yoksullukta ve zenginlikte ve her ne olursa olsun, ölüm sizi ayırana kadar onu sevmeyi kabul ediyor musun?
Do you promise to love him... comfort him, honor and keep him... in sickness and in health... for richer, for poorer... and forsaking all others as long as you both shall live?
Onu sayacağına, rahat ettireceğine koruyacağına, hastalıkta ve sağlıkta, yoksullukta ve zenginlikte ve her ne olursa olsun, ölüm sizi ayırana kadar onu sevmeyi kabul ediyor musun?
And forsaking all others keep thee only to her as long as you both shall live?
Diğer her şeyden vazgeçerek yaşamın boyunca sadece onu sevecek misin?
Will you love her, comfort her, honour and protect her, and, forsaking all others, be faithful to her as long as you both shall live?
Onu sevip, rahat ettirip koruyacak ve diğer herkesten vazgeçip ikiniz de yaşadığınız sürece ona sadık kalacak mısınız?
I don't know about forsaking all others...
Diğerlerinden vazgeçip geçemeyeceğimi bilmiyorum.
- Forsaking all others!
- Diğerlerinden vazgeçmek!
Wilt thou love, comfort, honour, and keep her in sickness and in health, forsaking all others, keep only unto her, so long as ye both shall live?
Onu hastalığında ve sağlığında seveceğine, rahat ettirip onurlandıracağına, ikiniz de yaşadığınız sürece hayatında başka biri olmayacağına söz veriyor musun?
"Forsaking all others," and all that.
"Diğer herkesten vazgeçme" falan, hepsini.
Will you love her, comfort her, and keep her and, forsaking all others, remain true to her as long as you both shall live?
Onu sevip koruyacağına ömrünün sonuna kadar ona bağlı kalacağına yemin eder misin?
Will you love her, comfort her, honour and protect her, and forsaking all others be faithful to her for as long as you both shall live?
Her ikiniz de yaşadığınız sürece onu sevmeyi rahat ettirmeyi, onurlandırmayı korumayı ve ona sadık olmak için diğer herkesten vazgeçmeyi kabul ediyor musun?
others 288

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]