English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fracturing

Fracturing translate Turkish

123 parallel translation
You can see the fracturing, but even though it's fractured, it's not melted.
Buralarda çatlakları görebilirsiniz, Ama her ne kadar çatlamışsa da, erimemiştir.
The sand will prevent the tube from fracturing...
Kumların tüpün içine girmesini engelleyecek... Dönüş yaparken.
One word from you, from the Vorlon empire... could help keep it all together. The Alliance is fracturing.
İttifakta çatlaklar başladı.
Did you know that fracturing a clavicle on the wedding night is actually considered a blessing on the marriage?
Düğün gecesinde, evlilik kutsanırken, klavil kırmanın ne anlama geldiğini biliyor musunuz?
The temporal distortions are fracturing space-time throughout the ship.
Zaman çarpılması gemi boyunca uzay zamanını bozuyor. - Sebep
Fracturing of skull and surface abrasions... initially consistent with concussive force injuries.
Kafatasındaki kırıklar art arda vurulan darbeler sonucu oluşmuş.
Apparent cause of death is the fracturing... of the second and third cervical vertebrae.
Görünen ölüm sebebi 2. ve 3. omurların kırılmış olması.
The bullet entered the external auditory meatus fracturing the skull base - The hardest bone of the skull.
Kurşun, dış işitme kanalından girip kafatasının alt kemiğini kırmış.
The Council is fracturing.
Konsey dağılır.
Fueled by the media, fear and panic spread quickly fracturing and dividing the country until, at last, the true goal comes into view.
Medya ile gazlanan korku ve panik çabucak yayıldı ve sonunda ülkeyi bölüp ve parçalayınca, asıl amaç yüzünü gösterdi.
Through that time, it's been cooling and contracting, fracturing and sinking
Bu zaman zarfında, soğudu ve daraldı, çatladı ve battı.
He was using drugs on the day he tried to save Gina, overcompensated, fracturing her rib which punctured her heart and that killed her.
Gina'yı kurtarmaya çalıştığı gün de ilaç kullanıyormuş, aşırı baskı uygulamış ve kaburgasını kırmış o da kalbini delmiş.
Blunt force trauma to the back of the skull... and a fracturing of the occipital lobe... there was massive hemorrhaging on the brain... and death was probably swift, yeah!
Kafasının arkasına sert bir cisim ile vurulma! Buna bağlı olarak da beynin oksipital lobunun yırtılması! Beyinde çok fazla kanama olmuş.
These marks near the vertebrocostal junction, there's massive hinge fracturing.
Omur ve kaburgaların birleşme noktasının yakınlarında menteşeli kırıklar var.
I found multiple puncture wounds with hinge fracturing on the scapula and posterior aspects of several ribs.
Kürek kemiği ve birkaç kaburga kemiğinin arka açısında... yarmaya dayanan çok sayıda delik buldum.
Fracturing to Emma's sternum hid a malformation that became apparent once I finished reconstruction - a sternal foramen.
Emma'nın göğüs kemiğindeki çatlakta gizlenen şekil bozukluğu... yeniden yapılandırmayı bitirdiğimde görünür oldu. Göğüs kemiğine ait bir bozulma.
Fracturing indicates it was probably at close range.
Parçalanma muhtemelen yakın mesafeden olduğunu gösteriyor.
Fracturing the skull...
Kafatasını parçalamakl...
- Falls forward... - Fracturing his frontonasal suture. - Huh?
Aynaya doğru düşmüş sinüse ait yeri çatlatmış.
Fracturing his chin.
Çenesini kırdı.
Well, fracturing indicates she was dropped from quite a height.
Kırılmalar, oldukça yüksek bir yerden düştüğünü gösteriyor.
Before dying, he was struck with a blunt object causing non-lethal fracturing.
Ölmeden önce ona sert bir cisimle vurulmuş ve bu ölümcül olmayan bir kırığa yol açmış.
The English strategy was simple and brave - to pierce, if they could, the Vikingr line in the centre, and thus cause panic and a fracturing of their ranks.
İngilizlerin stratejisi basit ve cesurdu. Eğer yapabilirlerse, Viking hattını merkezden delmek paniğe sebep olmak ve saflarını bozmak.
We also know that shortly before he died, he fell backward 1.37 meters, fracturing his wrists and his coccyx.
Ayrıca ölmeden önce, arkaya 1.37 metreden düşüp bileğini ve kuyruksokumunu çatlattığını biliyoruz.
The Resistance was fracturing.
Direniş kırıIıyordu.
Being all these people, that's gotta start Fracturing him somehow.
Bu kadar farklı kişi olmak, bir noktada bölünmesine yol açar.
His fracturing is intensifying.
Kırılma yoğunlaşıyor.
Given the excessive amounts of stimulants and alcohol... it's possible that Ritchie "The V" simply fell down... fracturing his cerebellum on the concrete.
Hadi! Bu kadar yüksek miktarda uyarıcı ve alkol aldığını düşünürsek V Ritchie'nin bildiğin düşmüş olduğu ve betona çarparak beyinciğindeki çatlaklara neden olduğunu düşünebiliriz bence.
I wanted to give you the measurements of the injuries. - The dispersal of fracturing -
Yaraların ölçülerini ve çatlakların dağılımını bildirmek istedim.
The hook tore through his palate, into the frontal lobe, fracturing his front teeth as it was removed.
Kanca damağını ön çenesine kadar parçalıyor ön dişlerini çatlatarak yerinden çıkarıyor.
With one hand, the killer held the victim down and fracturing the clavicle and the sternum, while he suffocating her with the other hand. Anything else?
Katil, bir eliyle onu aşağıda tutarak köprücük kemiğinin ve göğüs kemiğinin çatlatırken diğer eliyle de onu boğuyormuş.
It's short for hydraulic fracturing.
"Hidrolik Parçalama" nın kısaltılmışı.
"Fracking" is industry slang for "hydraulic fracturing."
"Çatlayık" endüstriyel bir deyim. Converso'nun gaz çıkarmak için kullandığı bir yöntem. "Hidrolik Parçalama" demek.
It's, it's a jumble of images, I saw you, I saw that drawing, I saw the Moai Heads, and I saw the earth fracturing and just being torn apart.
Bir sürü karışık görüntü vardı, seni gördüm bu çizimi gördüm, Moai heykellerini gördüm ve dünyanın parçalanıp yerle bir olduğunu gördüm.
The entire ice shelf is fracturing!
Bütün buz tabakası kırılıyor!
If this door came down on the victim, it would have caused the fracturing that we saw and collapsed her lungs.
Eğer kapı maktülün üzerine düşmüşse,... gördüğümüz kırıklara ve... ciğerlerinin delinmesine neden olmuş olabilir.
We feel fracturing the sisters is the best way to do it.
Kardeşlerin arasını bozmanın en iyi yöntem olduğunu düşünüyoruz.
I found some remodeled fracturing of the manubrium, the distal end of the left clavicle and two of the upper ribs.
- Göğüs kafesinde, - köprücük kemiğinin sonunda... - ve üst kaburgaların ikisinde...
Fracturing.
Çatlaklar.
I'm going to take a pass on the fracturing.
Ben çatlak istemeyeceğim.
The L4 and the L5 show hairline fracturing.
L4 ve L5'de ince çatlaklar var.
The turning radius- - i-it's small enough to cause the fracturing I saw.
Dönme açısı, incelediğim parçaları oluşturmaya yetecek düzeyde.
The trauma to the posterior aspect of the skull shows fracturing, which reached a depth of ten to 14 millimeters.
Kafatasının arkasında görünen travmalar bir kırılmayı gösteriyor ki, bu 14 milimetre derinliğe kadar ulaşmış.
This fracturing looks like it was made while the victim was moving away.
Bu kırılma görünüşe göre kurban hareket halindeyken olmuş.
So if we ID what caused the fracturing, then we can link it to the killer.
Eğer kırığa neyin neden olduğunu bulabilirsek, bunu katil ile bağdaştırabiliriz.
Remodeled fracturing to the right maxilla, the nasal spine, and the mandibular body.
Üstçenenin sağı burun kemiği ve altçenede yeniden kaynamış kırıklar.
But something else caused the fracturing to the metacarpals.
Fakat el tarağının ilk kemiğini başka bir şey kırmış.
And the other damage, the abraded fracturing of the humeri...
Ve diğer hasarlar, pazı kemiğindeki törpülenmiş...
At first, we had no explanation for the spinal fracturing until we realized that the compression fractures were caused by the extreme weight he was carrying.
İlk başta, belkemiğindeki çatlağa bir açıklama bulamamıştık ta ki onun taşıdığı çok büyük ağırlıkların oluşturduğu basınçtan dolayı oluşan çatlakları bulana kadar.
Um, fracturing to the dentition, mandible, maxilla, and zygomatic bones.
Diş yapısı, çene çene kemiği ve elmacık kemiklerideki kırılmalar var.
And the fracturing of his skull :
İki, kafatasındaki çatlaklar... ve daha başka bir sürü şey... bir ihtimalin gayet mümkün olduğunu gösteriyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]