English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Frailty

Frailty translate Turkish

95 parallel translation
Because you'll never be a first-class human being or woman until you've learned to have some regard for human frailty.
Çünkü, insanların kusurlarını hoş görmeyi öğrenene kadar asla çok makbul bir kadın ve makbul bir insan olamayacaksın.
If i were, for instance, to ask you to tell me seriously, if a literary interest in human frailty were your only reason for approaching me?
Rica ederim, buyurun. Mesela, bana gelmenizin tek sebebi, insanların zaafına gösterdiğiniz edebi meraktan mı kaynaklandı diye ciddi bir soru sorsaydım?
Frailty, thy name is woman.
Kadın zaaf demekmiş meğer.
Her deceitful heart, her frailty, even her taunting indifference, turn my world upside down every day and every hour.
Onun aldatan kalbi, onun narinliği, hata onun alaycı kayıtsızlığı bile, her gün, her saat, dünyamı alt üst eder.
He wasn't too dependable, but it was only a pathetic hint of frailty in a wonderful, glowing man.
Pek güvenilir değildi, ancak o harika, parıltılı adamda küçük bir kusurdu bu.
You see, it all ties back to love, man's noblest frailty.
Gördünüz mü? Her şey aşka bağlıdır. Aşk insanoğlunun en büyük zayıflığıdır.
But you'll never be a wonderful woman, or even a wonderful human being until you learn to have some regard for human frailty.
Ama insanların zayıflıklarına saygı göstermezsen asla harika bir kadın hatta harika bir insan olamayacaksın.
Hannah, tell the lady that my frailty is temporary.
Hannah, hanıma zayıflığımın geçici olduğunu söyle.
A god but still driven by human frailty.
Tanrı... ama hâlâ insan zayıflıklarının bir kölesi.
There is some frailty in you.
Sende zayıflık göreceğim aklıma gelmezdi.
And because the frailty of man, without Thee, cannot but fall, keep us ever, by Thy help, from all things hurtful and lead us to all things profitable to our salvation, through Jesus Christ, our Lord.
Ayartılmamıza izin verme. Kötü olandan bizi koru çünkü egemenlik ve güç daima senindir bizi günah işlemekten ve bütün kötülüklerden koru lûtfun, İsa Mesih yoluyla üzerimize olsun.
- Human frailty, at last.
- Nihayetinde insani zayıflık.
She insisted her frailty not ruin the evening for us.
Diane, Barbara rahatsızlığının ortamı mahvetmesini istemedi.
Oh, Mr. Cobb, I spent a lifetime shackled by... frailty and poor health... wheelchairs and sick beds.
Oh, Bay Cobb, hayatımın çoğunu zaaflar, kötü sağlık, tekerlekli sandalyeler ve hasta yataklarıyla geçirdim.
Forgive him whatever sins he committed through human frailty.
"İnsani zaaflarına yenik düşerek..." "... işlediği bütün günahlarını... " "...
I've never known such little regard for human frailty.
Böylesine bir saygısızlıkla hayatım boyunca karşılaşmamıştım.
Frailty, thy name is woman!
ZAYIF yerine, KADIN desek daha iyi!
Flowers of such frailty and beauty as to be found nowhere else.
Hiçbir yerde görülemeyecek en güzel çiçekler.
I'm just like the next person full of frailty, with some courage some decency mixed in.
Ben, aynı öbür adam gibi güçsüzlükle, biraz cesaret biraz da iyilik karışımı biriyim.
Picture a world completely free of crime free of suffering, free of frailty.
Suçtan tamamen arınmış bir dünya düşün acıdan, zaaflardan arınmış.
"a girl of amazing frailty... " Raised on the shore of a sea of mists,
"Sis kaplı deniz kenarında yetişen inanılmaz narin bir kızsın."
Rationally, I should be able to handle this. I deal with human frailty every day.
Mantıken öyle olmalı, insanlarla, insanoğlunun başarısızlık abideleriyle her gün uğraşıyorum.
I hope that isn't a sign of frailty.
Umarım bu bir zayıflık belirtisi değildir.
Yes, my frailty has hit its cruising speed.
Evet, kırılganlığım son haddinde.
Is it frailty that thus errs?
Bunun nedeni zayıflık mı?
And have not we affections desires for sport, and frailty as men have?
Peki bizim de şehvet duygumuz, cinsel arzularımız, zayıflıklarımız yok mu?
Sometimes all I see is the hatred and frailty... people's cruelty to one another... cruelty to themselves.
Bazen gördüğüm tek şey nefret ve zayıflık oluyor,... insanların birbilerine karşı acımasızlığı,... ve kendilerine olan acımasızlıklarını.
- Frailty, thy name is Brandon.
- Bu Brandon, tam bir arıza.
Frailty, thy name is woman.
Kadın zaaf demekmiş meğer!
It's about inner demons, seIf-doubt, human frailty and overcoming that crap.
Bu oyun, içimizdeki şeytanla, kişisel çelişkilerle, zayıflıklarla... ve bu saçmalıkların üstesinden gelmekle ilgilidir.
Inner demons and human frailty is my Iife's work.
İçimizdeki şeytanlar ve zayıflıklar benim işim.
That human frailty you blather about.
Senin "insani zaaflar" dediğin şeyden.
Believes in human frailty....
İnsanın zayıflığına inanır....
As in wolf hunts everywhere, the first stage is to identify frailty.
Kurtların her yerdeki avlarında olduğu gibi ilk aşama narin olanın belirlenmesidir.
The same human frailty passed on from generation to generation.
İnsanlığın bu zayıflığı nesilden nesile geçmiştir.
What can we compare with the strength of this frailty?
Her şeyden kırılgan olan bu şeyin gücüyle ne karşılaştırılabilir?
- Frailty, not vanity, misogynist.
Bu tuhaf değil, incelik. Kadın düşmanı sen de.
Yes, there is weakness. There is frailty.
Evet, Güçsüzler, Zayıflar.
Your frailty your short years your heart even as you think it's breaking.
Kırılganlığın kısa yılların kalbin kırıldığını düşündüğün anda bile.
"Somebody happening by, revealing their frailty."
Buradan geçen biri zaaflarını açığa çıkarabilir.
I suppose that's the way of all saints in the presence of human frailty.
Sanırım bütün azizler böyledir.
Lisa taught me about sadness about human frailty and how unbearably fleeting happiness can be.
Lisa bana üzüntüyü insanın ne kadar kırılgan ve mutluluğun ne kadar gelip geçici olduğunu öğretti.
I know I'm vulnerable now as a human, yet, I still can't quite get my head around my own frailty.
İnsan olarak hassasım biliyorum ama kendi zaaflarımı düşünemiyorum.
You see, I happen to remember your peculiar frailty.
Senin rahatsızlığını hatırlıyorum.
Human frailty, it makes me sick sometimes.
İnsanın zaafiyetleri bazen midemi bulandırıyor.
Not for what it's supposed to say about van Gogh's frailty, because I don't think the artist who painted this was frail at all, but for what it says about the conventions of art.
Van Gogh'un zayıflığını gösteren bir resim değildir bu. Çünkü böyle bir resmi yapan kişinin aciz olması düşünülemez. Alışılagelmiş sanat anlayışına karşı çıkıyordu.
Weakness, frailty... death.
Zayıflık, narinlik, ve ölüm.
I'm sure the frailty will pass when you get the bandage off!
Eminim bandajı çıkardığınız zaman daha iyi olacaktır!
- Well, this poem is about... frailty, people on the fringes, lost hope.
- Bu şiir umudunu kaybedenlerin kırgınlıkları hakkında.
My family resembles the first couple both in name and frailty, so much that I have no doubt that we are descended from that in paradise.
Ailem hem ismen hem de kırılganlık açısından ilk çifte öylesine benziyor ki, bizim cennetteki o çiftten geldiğimize hiç şüphem yok.
That may offer you a modicum of empty solace when faced with your pitiful frailty, but no more.
Zavallı narinliğinle karşılaştırılırsa, sana zerre kadar beyhude bir avuntu verecektir, hepsi bu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]