English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Framing

Framing translate Turkish

531 parallel translation
Someone must be framing me or something.
Birinin arkamdan iş çeviriyor falan olması lazım.
- What are you doing, framing up on me?
- Dalga mı geçiyorsun?
Wouldn't mind framing her.
Ben onu düsürmek isterim.
"Point 2 : Germain is trafficking morphine and framing an innocent victim, Marie Corbin, to whom I respectfully bow."
Germain morfin karaborsacılığı yapıyor ve hürmetle andığım masum bir kurban Marie Corbin'e komplo kuruyor. "
- And Connie says he's framing her.
- Connie komplo kurulduğunu söylüyor.
- Framing?
- Komplo?
- I'm not framing any woman.
- Ben suçu bir kadına atacak değilim.
You wouldn't want me to say nothing about how you're framing Michael.
Michael'ı nasıl oyuna getireceğinizi kimseye söylememi istemezsin.
You're the one that's doing the framing.
Oyuna getirme işini yapan sensin.
You're framing the best police department in the country.
Sen ülkedeki en iyi polis şubesini damgalıyorsun.
What were you framing me for?
beni ne için itham ediyorsun?
I can't go around framing people.
insanlara suç isnat ederek ortalıkta dolaşamam.
Planting evidence, framing suspects!
Hepsi sahte deliller, aldatılmış zanlılar.
Green trees framing the homes of the wealthy and the near-wealthy.
Zenginlerin ve yeni zenginlerin evlerini saran yeşil ağaçlar.
You suppose the officers have nothing to do but go around framing innocent people?
Polislerin işi gücü yok suçsuz insanlara iftira mı atıyorlar?
We're framing it for the Japanese Embassy.
Onu Japon Elçiliği için çerçeveliyoruz.
What are you framing now?
Şimdi ne çekiyorsunuz?
Check the framing.
Çerçevelemeyi kontrol edin.
You're framing my cousin while I'm working?
Ben işteyken, kuzenimi suç ortağı yapmaya çalışıyorsunuz?
Framing me up.
İçeri tıktılar.
Bai Du clan wants to make war with various clans and they are starting with Sin Ha clan framing us
Bai Du Klanı bir çok klanla savaş yapmak istiyor ve Altın Balta Kalnından
The cops are after me. They're framing me for the Rheiman murder.
Rheiman cinayetini üstüme yıkıyorlar.
The skirt, a flutter of godets, all complemented by the cloudy folds of blue forming the perfect flower-framing hat.
Etek, godelerin çırpınışı mavinin gölgeli kıvrımları ile bütünleşmiş çiçekle süslü şapkamıza mükemmel şekil veriyor.
Suitable for framing.
Çerçeveletmeye uygun.
- Uh... dark hair framing your powerful shoulders.
Bir kitap ödevim var. İsmail kim biliyor musun?
It's not exactly like we were framing Bob...
Aslında tam olarak Bob'un canını yakmıyorduk.
She is framing me!
Beni çıldırtıyor!
Framing his greatest failure.
- En büyük hezimetini taçlandırıyor?
They're framing me.
Beni oyuna getirdiler.
You Macau cops are always framing innocent people!
Siz Makao Polisleri hep masum insanları suçluyorsunuz!
Master, they're framing you.
Usta, onlar seni hapse atacaklar.
There's nothing between your legs, it's like a wisp of cotton candy framing a paper cut.
Bacaklarınızın arasında hiçbir şey yok. Tıpkı bir tutam pamuk helvaya kağıt kesiği atılmış gibi.
Actually, a lot of these poses in these panels... I took from freeze-framing the Fly Girls on In Living Color.
Aslında buradaki pek çok pozu "In Living Color" daki Uçan Kızlar'ın dondurulmuş görüntülerinden aldım.
Elaine was framing stuff for him so she did me a favor.
EIaine onun bazı ürünlerini çerçeveletiyor bana da bir kıyak geçti.
Mulder, are you suggesting Tooms is framing you?
Yani Tooms'un sizi suçlu göstermeye çalıştığını mı söylüyorsunuz? - Kesinlikle.
- Framing Agustin?
- Suç neden Agustin'e atildi?
It's the framing of what I have in mind which I enjoy most in filming.
Bu daha çok zihnimde olanların çerçevelendirilmesidir ki bu benim film yaparken en çok zevk aldığım şeydir.
I, too, now am in the framing business.
Artık ben de çerçeve işindeyim.
You know, I have a very attractive map of the area, suitable for framing.
Biliyor musunuz, bende bölgenin oldukça ilginç bir haritası var, çerçevelemeye uygun.
The same someone who planted it in Cotton's car, framing him.
Cotton'un arabasına ceketi koyan ve olayı planlayan aynı kişiydi. Hayır.
Me, framing you? !
Ben mi suçluyorum?
The zoom-ins, the framing, I was enchanted.
Yakınlaştırmalar, çerçeveleme Çok etkilendim.
I'm framing one.
Ben birini ayırıyorum.
I have an eye for framing things.
Gözüm keskindir.
Yes, I'm framing you.
- Evet, suçu senin üzerine atıyorum.
-'Ellen Garvey's behind deserves framing.'
- "Ellen Garvey'nin arkası çerçeveyi hak ediyor."
Her behind deserved framing.
Onun arkası çerçeveyi hakediyor.
Before the press starts framing the story, I want an hour.
Basın olayı yayınlamadan, bir saat istiyorum.
I am framing my answer in the only way in which any American citizen can frame...
Cevabımı herhangi bir Amerikan vatandaşının yapabileceği yegane yolla oluşturuyorum...
We finished framing.
Kabasını bitirdik.
Who'll benefit from framing me?
Bana çamur atmak kimin işine yarar ki?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]