English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Freckled

Freckled translate Turkish

53 parallel translation
I ain't aiming for you to get freckled... after the buttermilk I done put on you, bleaching them freckles.
Üzerindeki çilleri beyazlatmak için kış boyunca sürdüğüm ayrandan sonra, tekrardan çillenmeni istemiyorum.
I assume you've already promised your fair, freckled, first-form hand in marriage to this young gentleman?
Henüz çilli bir 7. sınıf öğrencisiyken bu genç adama evlilik sözü verdiğinizi mi varsayalım?
Finch, wren, scrub-bird, lorikeet, freckled duck, galah, Kookaburra, parrot, cockatoo, alba... It's a jumbo!
İspinoz, çalıkuşu, güvercin, leylek, ördek, karga, papağan... avustralya papağaını, alba...
This is no time to doze off... like a freckled-face boy on a fishing raft.
Sandalda uyuya kalmış çilli bir çocuk gibi kestirmeye zaman yok.
Security Concepts can kiss my freckled butt. You're fired.
Güvenlik Bölümü kıçımı yalasın.
So, what do you say, you freckled freak?
Eee, ne diyorsun seni çilli ucube?
A little short freckled thing!
Zavallı Wickham.
Who could about such a nasty freckled little thing?
O pis çilliye kim metelik verebilir ki zaten?
Look, she's as freckled as a turkey's egg.
Baksanıza, bir Türk yumurtası gibi çilli.
He's freckled and looks like a football.
Çilli bir çocuk ve bir futbol topuna benziyor.
i'm not worried, i'm large-freckled.
- Meraklı değil, büyük çilliyim.
was i large-freckled yesterday?
Dün de büyük çilli miydim?
i'm not overly freckled.
- Aşırı çilli değilim.
i'm fairly sure i am, at worst, lightly freckled.
- Çok az çilli olduğuna eminim.
you are not, i promise you, overly freckled.
Emin ol ki, aşırı çilli değilsin.
you're not freckled.
- Sen çilli değilsin ki.
Freckled skin, it's like it's clothed and not clothed.
Benekli cilt, giysili ya da giysisiz olmak gibi birşey.
Do you know any red-haired, freckled kids?
Hiç kızıl çilli çocuk tanıyor musun?
Actually, the odds of us having a red-haired freckled child were only one in four.
Aslında kızıl ve çilli çocuğumuzun olma olasılığı dörtte birdi.
I for one can't stand red-haired, freckled kids, but you need to understand, there is no cure.
Kişisel olarak çilli kızıl çocuklara ben de dayanamam fakat Anlamanız gereken, bunun tedavisi yoktur.
A rapidly-growing organization called The Ginger Separatist Movement is furious that the lead role of Annie is being played by a girl who isn't actually red-haired and freckled.
Annie rolünü gerçekte kızıl saçlı ve çilli bir olmayan bir kız oynadığı için kendilerine "Kızıl Ayrılıkçı Hareketi" diyen ve çok çabuk gelişen grup oldukça öfkeli.
Listen, have fun out there, because this is the last time... you're gonna see this side of a courtroom till your second wife divorces your freckled ass.
Pekâlâ, dinle, sana orada iyi eğlenceler çünkü bu, mahkemenin o tarafını son kez görüşün olacak. Ta ki ikinci karın o çilli g.tünü boşayana dek...
- How about this? - Are you kidding me? A freckled, half-naked Lindsay Lohan on the cover of Vanity Fair?
Çiçeklerini mi saklıyorsun?
What do you think, Louie, this morning she just woke up and looked at your dirty freckled cock... and thought to herself, "Oh yeah, I want that stuck in me"?
Ne zannettin Louie, sabah birden uyanıp.. .. senin çilli pis aletini görüp... ve kendine, "Oh evet, bunu almam lazım içime" dediğini mi?
why don't you go on the internet and sell monster dolls freckled retards?
Neden o canavarı internetteki gerzeklere satmıyorsun?
So everything is speckled and freckled, dappled and mottled.
Artık her şey noktalı, çekici ve göze hoşgelen bir üsluptaydı.
Sir I knew her father.. the poor things had to go away I was a freckled teen.. she`d set this city on fire and flown..
Onun babasını tanırdım. Zavallı şehri terk etmek zorunda kalmıştı. Dansı herkese heves vermişti.
Well, I wouldn't want your banana to get freckled.
Muzunun benekli olmasını istemem.
The bun, like a sesame freckled, breast of an angel, resting gently on the ketchup and mustard below.
O susamlı hamburger ekmeği, aşağısındaki ketçap ve hardalın üzerinde usulca istirahata çekilmiş bir meleğin çilli göğsü gibi.
Do you remember those freckled ones we were reading about?
- Çilli olanlarını okumuştuk hatırladın mı? - Şuna baksana!
Get the fuck out of here. Shut the fuck up, you freckled-face fuck.
Kapa çeneni seni göt kafalı.
I'd pictured some freckled country oaf in ghastly dress.
Korkunç elbiseler içinde biraz çilli bir taşra hödüğü bekliyordum.
Freckled Bog, the Land of Poetry, and the Land of Bad Poetry.
Çillenmiş Batak, Şiirler Şehri, ve Kötü Şiirler Şehri olarak bilinir.
We had a tall, freckled-faced kid on the team that we picked on till he quit.
Takımda uzun boylu, çilli bir çocuk vardı, takımı bırakana kadar uğraştık.
Freckled shoulders.
Omuzları çilliydi.
Freckled penis.
Çilli penis.
From the character and turn of the inscription, "Also Georgiana Wife of the Above," I drew a childish conclusion that my mother was freckled and sickly.'
"Yukarıdakinin karısı Georgiana" yazısının karakterinden ve köşelerden çocuksu aklımla annemin çilli ve hastalıklı biri olduğu kanısına vardım.
We're the land of the free and the home of the sunburnt, freckled fat guy.
Biz hürriyetin ülkesi ; güneşten yanmış, çilli ve şişko adamların yuvasıyız.
And I see... A freckled girl who's gonna have a big impact on your life, and... And the word "Geronimo."
ve görüyorum... çilli bir kız hayatında çok büyük bir etki yapacak, ve... ve "Geronimo." kelimesi
Will you please tell me about the life-changing freckled girl?
Hayatımı değiştirecek çilli kız hakkında biraz daha bilgi verir misin?
Wait, wait, wait. You got to give me something on this freckled girl.
Bekle, bekle, bekle bana o çilli kız hakkında biişeyler söylemelisin
Stuart, I can't tell you anything more about the freckled girl.
Stuart, sana çilli kız hakkından başka birşey söyleyemem.
I realized Greta had to be Greta billings, this freckled girl I had a crush on in the third grade.
Farkettim ki Greta aslında Greta Fatura Şirketi olmalı, Üçüncü katında çarpıştığım bu çilli kız.
Anyhoo, I'll see you guys when I get back, all freckled and tan.
- Kaka yat. Her neyse, döndüğümde görüşürüz. - Bütün çillerim ve bronzlaşmış tenimle.
And as much as I would love to rub it in her annoyingly freckled button nose, I don't have anyone to watch Carter.
Ve her ne kadar bunu o hokka burunlu suratına sokmak istesem de Carter'a bakacak kimse bulamadım.
Make room for my freckled ass. No.
- Çilli popoma da yer açın.
Cute, freckled, redhead?
Şeker, çilli, kızıl bir şey.
Slim Jims, couple of freckled bananas.
Kurutulmuş etler, çatlamış muzlar.
Freckled and furious.
Ben Linda.
How dare you call me freckled and redheaded? !
Ne cesaretle çilli ve kızıl dersin?
Y'know I look at pictures of helicopter squadrons in the And I see all these white, freckled, hooray Harry...
İngiliz ordusundaki helikopter filolarının resimlerine bakıyorum ve bütün gördüğüm beyaz, çilli yüzler yaşa Harry, Henry ya da adamların ismi her neyse işte.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]