English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Frilly

Frilly translate Turkish

91 parallel translation
Garters! Ladies'silk garters with big frilly bows.
Büyük fırfırlı ipek jartiyerler!
What's the matter? The idea of you buying garters with big frilly bows on them.
Fırfırlı jartiyerler satın aldığını hayal ediyorum da!
Sweet darlings in frilly lace
Büyük caddelerinde dans edilir.
Well, those... Those frilly ones, I'm asking $ 3, Leah.
Şey, şunlar... şu fırfırlı olanlar, 3 dolar, Leah.
Stupid frilly hat!
Böyle komik bir şapka..
How about him in a frilly outfit?
Peki onunki de fırfırlı mı? Sonra görüşürüz!
Buy your frocks and your dresses and your frilly hats and your frilly scarves. And you could be - You could be Daddy's little girl.
Kıyafetlerin, saçın, süslü şapkaların ve süslü atkılarınla kolaylıkla babanın küçük kızı olabilirdin.
Changed into something frilly.
Süslü şeyler giyindi.
With all this luggage, I hope you didn't forget the frilly baby doll nightie I love so much.
Bu valizlere umarım o çok sevdiğim fırfırlı geceliği koymayı unutmamışsındır.
One frilly word and you are horizontal.
Bir fırfırlı lafla yataya geçtin.
A frilly thing out to here...
.. buraya kadar fırfırlı.
Buy yourself something pretty and frilly.
Al bakalım şampiyon. Kendine süslü püslü bir şeyler alırsın.
I was wearing this frilly little skirt and not much underneath. - Well- -
Ben fırfırlı mini bir etek giyiyordum ve altımda pek bir şey yoktu.
Let's see something feminine something lacy, something frilly, something pretty.
Mesela... şöyle bir şey... kadınsı... dantelli, süslemeli, hoş bir şey.
I used to push him round, in a frilly hat, in a big blue pram called'Queen of the Road'.
Onu fırfırlı bir şapka giymesi için zorladım. 'Yolların Kraliçesi'adı denen mavi bir bebek arabasının içinde.
Plaid skirt, ballet slippers, frilly blouse.
Ekose etek, bale ayakkabıları ve fırfırlı bir bluz.
You know, four priests, hanging round the, um, frilly section.
Anlarsınız ya. 4 rahibin kadın iç giyim reyonunda gezinmesi.
One frilly lace cravat...
1 adet fırfırlı dantel kravat...
[Both Laughing] Lousy "F" Series frilly, girlie, fruity car.
İğrenç "K" serisi fırfırlı, janjanlı araba.
That stuff's for the frilly cuffs-and-collars crowd. I'll take a good brawl any day.
O tavırlar fırfırlı şeyler giyenler için. Ben her gün iyi bir dövüşe varım.
She doesn't wear frilly dresses or prance around like a cheerleader.
Fırfırlı elbiseler giyip, ponpon kızlar gibi etrafta kasılmıyor.
Okay, Mr. Neville likes all things frilly.
Bay Neville her şeyin fırfırlısını seviyor.
But those Olde Springfield squares... are just gonna make you cut your hair, turn down your music... and wear frilly shirts like Keith Partridge.
Ama Kadim Springfield'daki o eski kafalılar saçınızı kestirecek, müziğinizin sesini kısacak ve size Keith Partridge gibi fırfırlı gömlekler giydirecekler.
- OK, what in the frilly heck is goin'on?
- Tamam, lanet olsun ne oluyor burada?
So we figured, less killy, more frilly.
Biz de daha az öldürücü, daha çok fırfırlı bir şey aldık.
When I was little, we had a different house and my parents would always have these pool parties, to which I would wear my very hot red, frilly bikini, and I would run all around like I was the hit of the party.
Küçükken başka bir evimiz vardı ve ailem havuz başı partileri verirdi ben de kıpkırmızı, fırfırlı bikinimi giyer ve partinin gözbebeği gibi etrafta koşuştururdum.
And I saw myself in the red frilly bikini, and I looked really stupid.
Kırmızı, fırfırlı bikinili halimi gördüm çok aptal görünüyormuşum.
Frankly, a little too frilly for my taste.
Benim için fazla süslüler.
Take it. Buy yourself something frilly.
Hadi kendine süslü bir şeyler alırsın.
Here, you take it. Buy yourself something frilly.
Kendine süslü bir şeyler al.
And for Carrie here... we're thinking of something with a lot of bows... very frilly and poofy.
Ve arkadaşım Carrie'nin istediği gelinlik şöyle çok süslü, kabarık tüllü bir şey.
He had his corsage and that old-school frilly shirt.
Gömleğinde çiçekle.
You sure look frilly to be working cattle.
Sürü gütmek için fazla süslü olduğun kesin.
Please tell me frilly is in this year.
Lütfen bu yıl fırfırların moda olduğunu söyle.
I saw a frilly cake in here you would remember all your life.
Burada hayat boyu hatırlayacağın çok katlı bir pasta gördüm.
A frilly fop with a hard-on thought I was a whore on the make.
Azmış biri beni iş peşinde fahişe sandı.
I never complain about your frilly pillows.
Ben senin firfirik yastıklarına bir şey demiyorum ama.
Does some sketch with you in some frilly freaking powder blue prom tux... which is, by the way, something I would never wear.
İçinde asla giymeyeceğim komik görünüşlü bir mavi gösteri smokini ile birlikte. Asla.
It's too frilly.
Çok fırfırlı.
Young, good looking, frilly-shirted, fifth-rate Rossini.
Genç, yakışıklı, fırfırlı gömlekli, beşinci sınıf bir Rossini.
In a frilly shirt and slacks?
Bu fırfırlı gömlek ve pantolonla mı?
I'm seeing pigtails, frilly skirt.
Saç örgülü ve fırfırlı etekli birini görüyorum.
Frilly?
Görgüsüz?
All of us laughing at him in his frilly little baptism dress.
Süslü vaftiz elbisesinin içindeyken hepimiz ona gülüyorduk.
Wait, don't you want to put on a little frilly apron first?
Dur, önce önüne fırfırlı bir önlük takmak istemez misin?
I can't wait To get rid of this frilly shit. I feel like I've been taking it
Şu süslü şeylerden kurtulmak için can atıyorum.
I mean, they real frilly.
Bence, onlar gerçekten suslu.
Unlike The Kinks, what, on the surface, appears to be a very frilly little pop song is a much, much bigger statement from the vocal.
Kinks şarkılarının aksine, onunkiler, yüzeyde hafif pop şarkısı gibi olsa da çok daha derin bir şeyler ifade ediyordu.
Now don't forget to wear that black frilly frock of yours.
O güzel siyah elbiseni giymeyi de unutma.
It's gone frilly.
Biraz abartılı olacak.
Sodomites in frilly lace.
Süslü dantelleriyle salınıyorlar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]