English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Frowning

Frowning translate Turkish

135 parallel translation
Why are you frowning?
Neden surat asıyorsun?
I know, but George is frowning at me.
- Biliyorum ama George surat asıyor.
Hey, stop frowning.
Hey, surat asmayı bırak.
Stop frowning at me like that.
Bana böyle surat asmayı kes.
You see, I can scare you just by frowning a little.
Gördüğün gibi seni azıcık kaş çatarak bile korkutabiliyorum.
She's frowning now.
Şu anda somurtuyor.
He writes about eyes frowning at the sweat beading on the forehead Of the ghastly inhuman grin
Hiddetle bakan gözlerden bahseder boncuk boncuk terleyen yüzlerindeki onların korkunç insan dışı sırıtışları vardır.
Frowning helps.
Kaşını çatsan da işe yarar.
The frowning barrel of his gun overshadowing.
"Silahının çatık namlusu parlıyordu."
You were tossing, turning, frowning.
Bir sağa, bir sola dönüyor, kaşlarını çatıyordun.
Then why are you frowning?
O halde neden kaşların çatıldı?
- Why are you frowning?
- Neden suratın asık? - Bacağım.
It's called The Frowning Wife.
Ona Memnuniyetsiz Eş diyorlar.
- I thought it was "frowning."
"Memnuniyetsiz" olduğunu sanıyordum.
Frowning?
Memnuniyetsiz?
Oh, Frowning One... don't you realise that's just your human side talking?
Aaa, birisi kaşlarını çatmış... insancıl yanının konuştuğunun farkında değilsin, değil mi?
Now, you have been sitting there frowning, eyes tightly closed, grinding your teeth, and all the time your fingers have been drumming like pistons on the arm of that chair.
Şimdi orada kaşlarını çatmış gözlerini sıkıca kapatmış ve dişlerini gıcırdatarak... ve de parmakların sanki bir pistonmuşçasına sürekli sandalyenin koluna vurarak oturmaya çalışıyorsun.
BOTH : * There's something to say for frowning *
Somurtmak için söylenecek bir şey var,
I want to know whether you're smiling or frowning.
Gülümsüyor musunuz, yoksa alnınızı mı kırıştırıyorsunuz bilmek istiyorum?
- You're frowning again.
- Yine kaşlarını çatıyorsun.
- You're frowning, Mike.
- Suratın asıldı, Mike.
"There's a whole lot of frowning going on."
Somurtmak, devam etmenin bir parçasıdır.
I'm gonna give him the frowning of a lifetime.
Ona hayatı boyunca unutamayacağı bir ders vereceğim.
When you are like this... Frowning...
Şimdiki gibi böyle kaşlarını çattığın zaman...
He was frowning and snapping his fingers over the little bassinet.
Kaşlarını çatmış, beşiğinin önünde parmaklarını şaklatıyordu.
We were on a school trip, the other week. And there's this really solemn little kid called Thomas. He was frowning, staring out the window.
Geçenlerde bir okul gezisi için bir yere giderken Tomas adındaki bir çocuk otobüsün camına yaslanıyordu.
Would you stop the frowning Frankie McCourt?
Öyle suratını asıp dikilmeyi bırak ve dansa devam et.
Look at her. She's frowning'.
Bak nasıl çatıyor kaşlarını.
- Okay, frowning.
Hafta içinde gülmem. Tamam.
Also if he returns frowning.
Sıkıntılı çıkmış olsa dahi.
He's always frowning.
Sürekli somurtuyor.
What's he got to be frowning about?
Ne diye kaş çatıyor bu?
I want to know if you're smiling or frowning.
Gülümsüyor musunuz, suratınız mı asık bilmek istiyorum.
Sorry, I had to go for it. You're frowning.
Affedersin, bunu söylemek zorundaydım.
- Stop frowning, girl - God that hurt!
— Somurtmayı bırak — Bu acıdı!
Stop frowning, man.
Somurtma, dostum.
Some vote for a serious frowning person.
Bazıları ciddi ve kaşlarını çatmış insanlara oy verir.
In Afghanistan it's unknown whether people vote for a smiling person or a frowning one.
Afganistan'da insanların gülümseyen birine mi, yoksa çatık kaşlı birine mi oy verecekleri bilinmiyor.
She looks like she understands... the way she's frowning and all.
O anlıyor gibi görünüyor... sürekli kaşlarını çatıyor.
You know, the ones with the dry cleaning foam strips still attached. Why are you frowning?
Hani köpükleri hâlâ duran askılara.
Can't say no. Inside I'm drowning, sighing and frowning. "
İçeride boğuluyorum, içimi çekiyorum ve kaşlarımı çatıyorum.
I only wrote "frowning" to rhyme with "drowning."
"Kaş çatıyorum"'u "boğuluyorum"'a uysun diye değiştirdim.
Then why did you need "drowning"? To rhyme with "frowning."
- "Boğuluyorum" a neden ihtiyacın oldu?
Was I frowning?
Kaşlarımı mı çatıyordum?
Don't go around frowning that handsome face of yours.
Bu kadar güzel bir yüzün varken etrafta kaşlarını çatarak dolaşma.
No more frowning, let's get learning A - B-C's and 1-2-3-4's
"Artık kaş çatmak yok, A B C'yi öğrenelim. 1, 2, 3'ü öğrenelim"
You shouldn't be frowning.
Surat asamamanız gerekirdi.
And, "Pooped." Then you added one of those obnoxious hieroglyphics... that I can never read that indicate... you're laughing or smiling or frowning or vomiting. That's a typo.
K.çım dondu! " dedikten sonra o tuhaf ve sevimsiz hiyeroglif şekillerden yaptın ama onları asla anlamıyorum ama gülmek, sırıtmak, surat asmak veya kusmak anlamına geliyor olabilirler.
There's this amazing picture of her frowning at Nixon... - like she knew he was up to something. - Really?
Bir şeyin peşinde olduğunu biliyormuş gibi Nixon'a somurttuğu bir resim var.
No frowning.
Kaşlarınızı çatmayın.
Stop frowning, you'll get a line.
- Kaşlarını çatma, kırışık oluşur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]