English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fuel

Fuel translate Turkish

5,167 parallel translation
We're still taking on fuel.
Yakıt gelmeye devam ediyor.
XO, recommend disengaging the fuel hose on our end.
İkinci Komutanım. Yakıt devresinin gemi üzerinden sökülmesi tavsiye olunur.
We cannot stop the fuel.
Yakıtı durduramıyoruz.
TAO, give me a targeting solution - on that fuel-maintenance terminal.
SHM, yakıt istasyonundaki hedefin yerini tespit edin.
They're going for the fuel tank.
Yakıt tankını hedef alıyorlar.
all known hostiles neutralized in the vicinity of the fuel pier.
Yakıt iskelesi civarındaki tüm düşmanlar etkisiz hale getirildi.
And fuel?
Peki ya yakıt?
You don't need no more rocket fuel, Linden.
Depoyu fullemene gerek yok Linden.
My ship has enough nuclear fuel to patrol this harbor for the next 25 years.
Gemimde 25 sene boyunca bu limanın başında beklemeye yetecek kadar nükleer yakıt var.
Oh, anything to fuel your genius.
Oh, zekanı fulleyecek bir yakıt.
God, this shit's like pure nightmare fuel.
Ay bunlar bildiğin kabus gibi.
Nanites are meant to cure world hunger, attack cancer, create fuel.
Nanitlerin açlığın üstesinden gelmesi, kanserle mücadele etmesi ve yakıt olarak kullanılması gerekiyor.
- Rocket fuel?
- Roket yakıtı mı?
I don't wanna burn more fuel or time moving towards home... when we may be heading back to Nicaragua.
Geri dönüp Nikaragua'ya gitme ihtimalimiz varken eve dönüş yolunda daha fazla yakıt ve zaman harcamak istemiyorum.
Well, they don't wanna waste fuel going in the wrong direction now.
Yanlış yöne doğru gidip boş yere yakıt harcamak istemiyorlar.
And it's pressed right up against the fuel pods.
Ayrıca yakıt kapsüllerinin hemen dibinde.
Well, not within fuel range, so...
- Yani menzilimiz içinde yok.
That's the only one in range, and we've only barely got enough fuel to make it there...
İşaretlenmiş olan. Menzilimizde bir tek o var. Ve oraya varabilmek için yakıtımız zar zor yetecek.
What's going on? Burning too much fuel.
Çok fazla yakıt harcamışız.
You said we had enough fuel to...
- Yeteri kadar yakıtımız var demiştin...
And so our heroes, such as they are, have run out of fuel and... What?
Pekâlâ, kahramanlarımızın yakıtları bitti ve sonra ne oldu?
There's plenty of fuel.
Hayli yakıt var.
Fuel filter's clogged.
Yakıt filtresi tıkanmış.
Chief, we got fuel in here.
Amirim, burada yakıt sızıntısı var.
If you stake me two cords for fuel, 30 pulls to shore up the build...
Eğer iki yığın yakıt için, 30 yığın da madeni desteklemek için verirsen...
How long were you able to hide the extra use of fuel?
Fazla yakıt harcamasını ne kadardır gizliyordunuz?
Beatrice worked the books, but he had noticed that there was some fuel unaccounted for.
Beatrice kayıtları hallediyordu, ama o kayıt dışı bir yakıt kullanımını fark etmiş.
I need a hand here. I can smell fuel.
- Yardıma gelin, yakıt kokusu geliyor.
- The fuel consumption one.
- Yakıt harcaması olanı.
And use it to fuel that magic, yes.
Bunu sihrini ateşlemek için kullanacağım.
No more fuel.
Yakit yok
In time of war, credits are the fuel that fund all operations.
Savaş zamanında bütün işlemler için kredi açığı var.
In some five billion years, our star will have exhausted its hydrogen- - the nuclear fuel that powers it- - becoming a red giant.
Yaklaşık 5 milyar yıl sonra yıldızımız, enerjisini sağlayan yakıt olan hidrojenini tüketerek bir kırmızı deve dönüşmüş olacak.
In one scenario, a star consumes all of its nuclear fuel... then cools, and suddenly collapses under its own gravity.
Bir senaryoya göre, bir yıldız nükleer yakıtının tamamını tüketir. Sonra soğur ve kendi kütleçekimi altında aniden çöker.
Spectacle is fuel for our fire.
İnsanların bunu görmesi bizim ateşimizi ancak ateşler.
I have no idea what condition they're in or if anyone's using them. We're low on fuel.
Ne durumdalar ya da birileri kullanıyor mu bilmiyorum ama yakıtımız azaldı.
- Yeah, well, I mean, you need fuel for the- - Dad, dad, dad.
- Evet yani yakıta ihtiyacın var şey için... - Baba, baba, baba.
- Hmm? - Don't worry about my wife's fuel supply.
Karımın yakıt tedariki için endişelenme.
Why don't you lower the price of fuel?
Siz neden benzin fiyatlarını indirmiyorsunuz?
Dry cleaners, industrial bakeries, old fuel refineries.
Kuru temizlemeciler, fırınlar, eski yakıt rafinerileri.
If Murphy hit the fuel tank instead of me, we'd all be dead.
Murphy benim yerime yakıt tankını vursaydı hepimiz ölürdük.
Wait, there's rocket fuel down there?
Aşağıda roket yakıtı mı var?
You said there's fuel in those rockets, right?
Roketlerde yakıt olduğunu söyledin, değil mi?
As long as there's fuel, the lights stay on.
Yakıt olduğu sürece elektrikler kesilmiyor.
More pertinent to our investigation, Ling owns a service company that sells fuel and supplies to U.S. Navy vessels in several Asian ports.
Bizim soruşturmamızla daha alakalı olanı Ling, pek çok Asya limanında Amerikan Donanması gemilerine yakıt ve materyal satan bir faaliyet şirketine sahip.
Um, okay, so I ran the breakdown through Major Mass Spec, and he came back with... minute traces of high-octane fuel, fried food, Italian marble dust, caramel corn with a hint of pigeon poop.
Tamam, Ana Kütle Spekülasyon'u aracılığıyla bozulmayı araştırdım ve yüksek oktanlı yakıt, kızarmış yiyecek, İtalyan mermer tozu karamelli mısır ve güvercin dışkısı izi sonucunu verdi.
Also, there are trace elements of fuel found in the tire tracks in the wetlands- - something called...
Ayrıca bataklıkta bulunan lastik izlerinde yakıt parçacıklarına rastlandı.
That's aviation jet fuel.
Jet uçak yakıtı.
There were traces of jet fuel in Doyle's car, too.
Doyle'un arabasında da jet yakıtı izleri vardı.
The jet fuel that was on FBI Agent Doyle's floor mats is identical to what you found in the mud.
FBI Ajanı Doyle'un arabasının paspasında bulunan jet yakıtı çamurda bulunan yakıtla eşleşti.
Explains the fuel.
Jet yakıtını açıklar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]