English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fuke

Fuke translate Turkish

39 parallel translation
He could compromise Chen... at a time when he's our best weapon against the Fukes.
En iyi silahlarımızı Fuke'lara yönelttiğimiz bir anda o Chen'le anlaşabilir.
As a fuse, he might be an asset against the Fukes... since you don't seem to be doing much, eh?
Yine de Fuke'lara karşı, o bizim sigortamız olabilir... Çünkü sen şu ana kadar pek yararlı olamadın, ha?
I will take care of the Fukes.
Fuke'lara karşı dikkatli olacağım.
Fukes have been making a move on Tongs for months.
Fuke'lar aylardır Tong'ları kışkırtıyordu.
You wanted to know if it was the Fukes... that killed that agent or if it was Henry Lee.
O ajanı öldürenin Fuke'lar mı yoksa Henry Lee mi olduğunu öğrenmek istedin değil mi?
He brought that Fuke snitch of yours... who rode shot gun on the Benny Wong killing.
Şu Benny Wong olayında silahıyla kaçan Fuke üyesi adamı getirdi.
Putting the kid back on the street... to get the rest of the Fukes on tape... talking about the hit on Benny Wong.
Çocuğu sokaklardan çekip kasetteki Fuke'ların geri kalanını toplayacağız. Sonra da Benny Wong meselesine geleceğiz.
The Fukes are bringing in a highly valuable cargo by ship.
Fuke'lar gemiyle çok değerli bir yük getiriyor.
Take the Fukes and half the cargo.
Fuke'lara ve yükün yarısına el koy.
Nick, what do you say after we bust the Fuke Dragons... we all get together, bury the hatchet, huh?
Nick, Fuke Ejderleri'ne baskın yaptıktan sonra hep birlikte bunu kutlayalım, ha?
The Fukes are taking delivery in one hour... pier 25 at Port Imperial in Jersey... a ship called the Durian.
Fuke'lar bir saat içinde sevkiyatı alıyor. Jersey'deki Imperial Limanı'nda. Geminin adı, Durian.
I don't give a shit about the cargo, the Fukes... nothing.
Yük umurumda bile değil. Fuke'lar bir hiç.
He wanted to tell me that the Fukes... are picking up the shipment in an hour in Jersey.
Benden Fuke'ların bir saat içinde Jersey'den malı alacaklarını söylememi istedi.
It's me, Fuke.
Benim Amca, Fuke.
- It's me, uncle.
- Fuke Amca.
Fuke!
Fuke!
Uncle Idriz, it's Fuke.
Fuke Fuke Amca.
It's you, Fuke.
Ha sensin, Fuke.
Fuke's here.
Fuke geldi.
Fuke's here to fix the boiler.
Fuke Isıtıcıyı tamir etmeye gelmiş.
Fuke has come to look at the boiler.
Fuke geldi, Isıtıcıya bakıyor.
Fuke should see it.
Fuke görsün diye ya.
What's up, Fuke?
Hayırdır Fuke?
- Hi, Fuke.
- Merhaba, Fuke.
Decent people are in bed now, and I have to teach kids how to play table tennis.
Ahh Fuke'cim Terbiyeli insanlar şuan yataklarında, Bende çocuklarla uğraşıyorum Masa tenisi biliyormusun.
I've been with Fuke.
Fuke'nin yanındaydım.
What's up with Fuke?
Fuke'den ne hbaer?
I just know Fuke loves her.
Sadece Fuke'nin onu sevdiğini bilyorum.
Fuke?
Fuke?
Sheila, it's Fuke.
Şeyla, Ben Fuke.
Fuke left his car running, to charge the battery.
Fuke bıraktı arabayı öyle, aküsü dolsun diye.
- Hey, Fuke.
- Hey, Fuke.
Right, Fuke?
öyle değil mi, Fuke?
- Fuke is such a sucker.
- Bir garip Fuke'ye yarar o.
Is Fuke gone?
Fuke gitti mi?
Fuke.
Fuke.
Maybe Fuke remembered the pajamas.
Belkide fuke pijamaları hatırlamıştır.
Fuke sorted out the...
Fuke yardım etti...
Hey, Fuke.
Hey, Fuke.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]