English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fulfil

Fulfil translate Turkish

392 parallel translation
So, how is he going to fulfil his contracts without us?
Biz olmadan yükümlülüklerini nasıl yerine getirebilir?
Off to fulfil your marital duties?
- Evlilik görevi mi?
We intend to fulfil that duty.
Bu görevi layıkıyla yapmak niyetindeyiz.
I have a vow to fulfil before I can think of anything else.
Başka bişey düşünmeden önce yerine getirmeden gereken bir görev var.
I've come to fulfil my duty as a loyal subject.
Sadık bir yurttaş olarak vazifemi yerine getirdim.
And you left home to fulfil your duties of protecting life and property, never dreaming that, when you returned, that home would be without its wife and mother?
Can ve mal güvenliği sağlamak için evden ayrıldınız. Döndüğünüz zaman evinizi annesiz ve eşsiz bulmayı ummuyordunuz.
Now you have that unity and strength to fulfil that mission.
Şimdi bu görevi yerine getirmek için birliğe ve kudrete sahipsiniz.
- Only you can fulfil that potential.
- O potansiyel senin.
Smash the accursed fascists, and we, in the factory, will fulfil and overfulfil our quotas.
Melun faşistleri bozguna uğratın bizler de fabrikada kotamızı doldurur, hatta aşarız.
And you folks in the rear, fulfil and overfulfil!
Geride kalanlar, kotayı doldurun, hatta aşın!
And you fulfil all my expectations.
Ve sende tam beklediğim gibisin.
They make promises they're not immediately able to fulfil.
Yerine getiremeyecekleri sözler verebilirler.
And I fulfil my norm.
Ve benim normlarımda.
"I swear that I shall obey the leader of the German Reich and people, Adolf Hitler, that I shall be loyal to him, that I will observe the laws and that I will conscientiously fulfil my duties, so help me God."
" Alman yönetimi ve halkının lideri Adolf Hitler'e ve kanunlarına itaat edeceğime ve görevlerimi aksatmadan yerine getireceğime yemin ederim.
Was it to fulfil a wish you couldn't consciously admit?
Bilinçli olarak kabul edemediğin bir dileğin yerine gelmesi miydi?
Let it be so for the present, to fulfil due observance.
Şimdilik razı ol! Doğru olanı yerine getirmemiz gerekir.
Our one wish is to fulfil your every need.
Tek dileğimiz, tüm isteklerinizi yerine getirmek.
And you fulfil that role.
Ve sen bu role uygunsun.
You can't even fulfil your duty as a noro!
Bir noro olarak görevini yerine getiremiyorsun bile.
She still has her duty as a noro to fulfil.
Hâlâ bir noro olarak yerine getirmesi gereken bir görevi var.
I am going to the Slovenian because he doesn't want to fulfil the order.
Slovenyalı'nın yanına gidiyorum, çünkü emre uymak istemiyor.
We're waiting for you to fulfil your commitment.
Verdiğiniz sözü tutmanızı bekliyoruz.
What a lot of people don't realize is that a mouse, once accepted can fulfil a very useful role in society.
Birçok insanın anlamadığı şey şu : Fare bir kabullenilirse toplumda çok yararlı bir rol üstlenebilir.
But to fulfil the vast design of an omniscient will.
Her şeye kadir iradenin Büyük planını gerçekleştirmek dışında?
May the Lord fulfil our Sabbath prayer for you
Tanrı işitsin Şabat dualarımızı
Are you going to fulfil your contract now?
Şimdi anlaşmanı yerine getirecek misin?
Finally, the first runner-up, who will take over first place if the winner is unable to fulfil the duties and obligations that go with winning.
Birincimiz görevlerini yerine getiremezse onun yerine geçecek olan yarışmamızın ikincisi...
But there must be marked effects, and in some ways the effects are very good on people, because they feel that they've been able to fulfil themselves.
Ancak bariz etkileri olmalıydı. Ve bir şekilde insanların üzerinde iyi etkileri vardı. Çünkü kendilerini tatmin ettiklerini hissettiler.
'The husband should fulfil his marital duty to his wife'and the wife should fulfil her marital duty to her husband.'
"Erkek, karısına karşı kocalık vasifesinde eksiklik hissettirmemeli" "karısı da kocasına karşı karılık görevlerini eksiksiz yapmalıdır"
and I'll fulfil this whole thing apart.
Bütün bunların gereğini yerine getirmek istiyorum.
You have it within you to fulfil ambitions a thousand times greater than those of which you presently dream!
İçinde şu anda düşünebildiğinden bin kat daha büyük hırsları gerçekleştirebilecek bir güç var, bunu hissediyor olmalısın.
And you shall fulfil them, Bobby!
Ve onları gerçekleştireceksin Bobby.
I've sworn on my God. If I fail to fulfil it I'll not only leave my crown but also this world.
Zerina Ben Allah'ya yemin ederimki Bunu yerine getirdikleri takdirde Bu tacı değil dünyayı dahi bırakacağım.
I can't fulfil it also.
Ben de bunu yerine getiremem.
So fulfil it "
bunu yerine getir. "
Let my heart struggle more, as I've a promise to fulfil.
Kalbim sözümün mücaladesini yerine getirdi gibi
And yet his presence, his unwillingness to submit to routine medical procedures, leaves me with grave doubts about his integrity or his ability to fulfil his bold promises.
Ama onun varlığı rutin tıbbi muayeneler için gönülsüzlüğü güvenirliği ya da büyük vaatlerini yerine getirebileceği konusunda ciddi şüphe duymama sebep oluyor.
What would V'Ger need to fulfil itself?
Tatmin olmak için V'Ger'ın neye ihtiyacı var?
They built this entire vessel so Voyager could fulfil its programming.
Voyager programını yerine getirsin diye bu gemiyi inşa etmişlerdir.
Well, he is unlikely to fulfil his financial undertakings to Her Majesty's Government.
Majesteleri hükümetine olan.. .. kendi mali taahhütlerini yerine getirme olasılığı pek mümkün değil.
This is one of the choice But you're the new Chief and have great responsibility I have to fulfil my duties and have no choice I am sorry
Buda bir seçenek... ama siz yeni şef oldunuz ve sorumluluklarınız var ama ısrar ederseniz, görevimi yapmak zorunda kalırım!
Friend, i've come to fulfil... "
Dostum, sözümüzü tutmaya geldim.
Alright, I'll help you fulfil your career aspirations
Peki, sana zorluk çıkarmayıp listeyi vereceğim!
So what I think we should do is set aside three hours a day to fulfil our needs.
Bence her gün üç saatimizi ihtiyaçlarımızı karşılamaya ayırmalıyız.
The truth is I don't fulfil all your needs and you don't fulfil all mine.
İşin doğrusu, ne sen benim tüm ihtiyaçlarımı yerine getirebiliyorsun, ne ben senin.
Sammy, as long as I wear this uniform, I have a duty to fulfil.
Sammy, bu üniformayı giydiğim sürece, yerine getirmem gereken vazifeler var.
I'll fulfil your wish.
öl o zaman!
Fulfil the daily demands of wisdom and responsibilities.
Günlük ihtiyaçlarının bilgeliğini ve sorumluluklarını yerine getir.
Like when we were anxiously waiting for that night waiting for someone in the sky to hear our voice and fulfil our hopes for a world full of peace and happiness.
Gökteki birinin sesimizi duymasını ümit ederek... huzur ve mutluluk dileklerimizi yerine getirmesini... beklediğimiz o gecelere götürüyor bizi.
Fulfil every erotic desire, and in 40 days, you will marry Imani.
Bütün erotik arzularını tatmin et ve 40 gün sonra Imani ile evlen.
I cannot fulfil my mission.
Görevimi yerine getiremiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]