English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ F ] / Fulfilling

Fulfilling translate Turkish

646 parallel translation
"Fulfilling the Mutual contract, I suppose, was the happiest period of my career."
"Bu kontratı tamamlamak, sanırım, kariyerimin en mutlu dönemiydi."
And if any man tries to stop me from fulfilling that... I'll break him.
Bunu yapmamı engellemeye çalışan olursa onu mahvederim.
Thanks for fulfilling my wish.
Dileklerimi gerçekleştirdiğin için teşekkür ederim.
The spirit has tricked you into fulfilling it`s prophecies, and now you believe the prophecies have come true.
Ruh, kehanetlerinin doğru çıkacağına dair sizi tuzağa düşürdü ve sen de buna inandın.
Brad, believe me, there's nothing so wonderful, so fulfilling, as coming home to the same woman every night.
Hayatta her gece aynı kadına, aynı eve gelmek kadar güzel ve insanı mutlu eden bir şey yok. İnan bana.
And if I have an attack, everybody will say... that Alfio Magnano died fulfilling his duty.
Eğer bir kriz geçirirsem, herkes... Alfio Magnano görevini yaparken öldü diyecek.
I made a promise, now I'm fulfilling it.
Bir söz verdiysem onu tutmam lazım.
In many cases, a superstitious belief in comets becomes a self-fulfilling prophecy.
Birçok örnekte, kuyruklu yıldızlarla ilgili batıl inançlar kendini doğrulayan kehanete dönüştü.
We're sowing death in the families... and fulfilling our bloody mission.
Ailelere ölüm ekiyor kanlı misyonumuzu tamamlıyoruz.
And it's not very fulfilling.
Hepsi bu kadar. Ve tatmin edici değil.
Oh, I guess there's nothing more fulfilling in life than having a baby.
Sanırım hayatta, bebek sahibi olmaktan daha dolu dolu yaşatan başka bir şey yoktur.
'There's nothing more fulfilling in life than having a baby.'
"Hayatta, bebek sahibi olmaktan daha dolu dolu yaşatan başka bir şey yoktur."
'I guess there's nothing more fulfilling in life'than having a baby.'
'Sanırım hayatta, bebek sahibi olmaktan daha dolu dolu yaşatan başka bir şey yoktur.
And that when he has his 60th birthday he can say, as genuinely as I can it has been a wonderful, rich and fulfilling life.
Ve 60'inci dogum gününe geldiginde onun da, benim kadar içtenlikle harika, zengin ve doyurucu bir ömür geçirdigini söylemesini.
I was alone face to face with the sea, far from cruises and beaches, fulfilling a childhood dream put off year after year.
Tek başıma denizle karşı karşıyaydım. Teknelerden ve plajlardan uzak yıllardır ertelediğim çocukluk hayalimi gerçekleştiriyordum.
I'm fulfilling the orders.
Bu emir değil ki, düpedüz aptallık!
Let's see you prevent the computer from fulfilling my commands.
Bakalım bilgisayarı benim emirlerimi yerine getirmekten alıkoyabiliyor musun.
From five to zero, no command in the universe can prevent the computer from fulfilling its destruct order.
Beşinci saniyeden sıfıra kadar, evrendeki hiç bir komuta, bilgisayarı imha emrinden geri döndüremez.
But fulfilling one's desire is necessarily evil
Fakat kişinin arzularını tatmin etmesi mutlaka kötülüktür.
What do you find fulfilling?
Neyi doyurucu buluyorsun?
The very intense telegram exchange of the two sides between Stalin and Roosevelt it left sufficiently clearly that Roosevelt, before dying, wise person who Stalin not she was fulfilling the agreements.
Stalin ve Roosevelt'in aralarında geçen meşakkatli telgraflardan anlaşılıyor ki Roosevelt ölmeden önce Stalin'in anlaşmayı bozduğunu biliyordu.
Living with Tiberius was not the fulfilling experience |'d expected.
Tiberius'lu yaşam, beklediğim tatmini sağlamıyordu.
And by killing this old mailman I will be fulfilling the destiny of the Aryan race?
Bu yaşlı postacıyı öldürerek ari ırkın kaderine yön mü vereceğim yani?
Listen to this! ... by killing this old mailman I will be fulfilling the destiny of the Aryan race?
Bu yaşlı postacıyı öldürerek ari ırkın kaderine yön mü vereceğim yani?
Godfather, nothing is impossible in fulfilling your wish
Usta, hiçbir şey imkânsız değildir yeter ki siz bizden isteyin.
I'm only fulfilling the Soldier's will.
Ben yalnızca Jomy'nin arzusunu yerine getiriyorum.
Thus fulfilling his promise that, at the end of times, he shall come again to deliver the world from the Antichrist.
En sonunda, sözünü yerine getirmiş oluyor... yani Deccal'ı defetmek için tekrar gelecek.
If I knowingly allowed a procedural defect... or a violation of the law to pass before me... I would not be fulfilling those responsibilities.
Eğer bilinçli bir şekilde, bir prosedür yanlışını veya bir yasa ihlalini görmezden gelirsem, bu sorumluluklarımı yerine getirmemiş olurum.
Fulfilling his every desire More bread, please.
# Bütün isteklerini yerine getirmek için
I always set myself immediate and feasible tasks and I'm happy fulfilling them.
Her zaman kendime acil ve uygulanabilir görevler seçtim. Ve onların yerine mutluyum.
It's very fulfilling.
Çok tatmin edicidir.
I don't care what you two do, but I'm fulfilling my obligation.
Ne yapacağınız beni hiç ilgilendirmiyor! Ama ben görevimi tamamlamak zorundayım.
... in the immediate proximity of the enemy... are fulfilling their duty day and night...
"... düşmanla ansızın karşılaştığında... " "... onlar gündüz ve gece görevini tamamlarken... "
It was a totally fulfilling experience, just as I'd dreamed it would be.
Müthiş bir tecrübeydi, tıpkı hayallerimdeki gibi.
I heard from some of the technical advisors stories about the air cavalry that were real, that would serve my fulfilling fiction, that they really did, you know, like, for instance, a guy would go into his helicopter in North Vietnam
Teknik bir danışmandan onların yaptıklarıyla ilgili kafamda kurguladığım hikayeye yardımcı olacak bir takım gerçek hikayeler duymuştum. Biliyorsun, gerçekten yapmışlar, örneğin ;
( Man ) The trickiest thing about fulfilling desires can be finding the person who really clicks with you sexually.
Arzuları dindirmenin en zor yolu da cinsel açıdan sizinle aynı frekanstaki kişi bulabilmektir.
Although this may seem like a sad event it should not be a day of mourning for Manya had a rich, fulfilling life.
Bu üzücü bir olay gibi gözükse de zengin ve dopdolu bir hayat geçiren Manya için yas tutma günü olmamalıdır.
He's fulfilling his destiny.
Kaderini yaşıyor.
How fulfilling to be able to get right in there with your hands and work with the people.
İnsanlarla çalışmak ne kadar tatmin edicidir.
So much more gratifying, so much more fulfilling, that you cling to it with such stubbornness?
Çok daha tatminkâr, çok daha doyurucu muydu ki, inatla hâlâ o hayata yapışıp kalıyorsun?
That's history fulfilling itself.
Tarihin tekerrür etmesi.
I find my job deeply fulfilling.
Ben işimden çok memnunum.
You're more worried about keeping your word to a savage... than you are fulfilling your duties to the citizens of this country.
Vatandaşlarımıza olan görevlerinizi yerine getirmekten çok... bir vahşiye verdiğiniz sözü tutma derdindesiniz.
Do you believe in self-fulfilling prophecy?
Kendi kendini gerçekleştiren kehanetlere inanır mısın?
So when the guy prophesied that the world would end in 1999, which he did... does that therefore mean that we're fulfilling the prophecy... by precipitating the Apocalypse?
Ve bu herif dünyanın 1999'da sona ereceği kehanetinde bulunduğunda... aslında Kıyamet gününün gelişini hızlandırıyordu... yani kehanet kendi kendini gerçekleştiriyordu.
I'm fulfilling my promise today -
Bugün sözümü yerine getiriyorum.
" is dedicated to fulfilling the educational needs of orphaned children...
" öksüz çocukların eğitim ihtiyaçlarını karşılamak için kuruldu.
I'm actually fulfilling a contractual obligation... to the State of Alaska.
Zehir mi?
I find it fulfilling and rewarding.
Doyurucu ve karşılığınıda alıyorum.
My parents had a brief but intensely fulfilling relationship.
Annemle babam kısa ama mutlu bir ilişki yaşamışlar.
Muad'Dib had become the hand of God, fulfilling the Fremen prophecy.
Tanrı'nın eli olmuştu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]