English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / G'win

G'win translate Turkish

1,734 parallel translation
If we win either game, we will be the national champions.
Hangi maçı kazandığımız fark etmez, kazanırsak ulusal şampiyon olacağız.
The day I run a race, I'll win the Derby directly.
Ben yarışa katıldığım gün doğrudan derbileri kazanırım.
There is the possibility that we might not actually win this thing.
Bunu kazanmama olasılığımız da var.
What I could never understand, though, is how someone so retarded, could win so much.
Bir türlü anlayamadığım nasıl olur da onun gibi bir geri zekalı o kadar kazanabilir.
If you asked what she was gambling her emotions on to win, she would have been unable to say.
Duygularıyla kumar oynayarak neyi kazanmaya çalıştığını sorsanız hiçbir cevap veremezdi.
But I've witnessed more people who win by swindling.
Ama ben bir çok insanın hile ile kazandığına şahit oldum.
In truth, I am a genius, you will not be believed the money that I have gotten to win.
Ne kadar para kazandığıma inanamazsın.
The next time I see him, I'd know exactly how to win.
Gelecek sefer onunla karşılaştığımda onu nasıl alt edeceğimi çok iyi biliyorum.
Cristabel Abbott is the hottest woman in Los Angeles. But no man will ever win her heart without getting past that monstrosity.
Cristabelle Abbott, LA'ın en seksi kadını, ama hiç bir erkek bu yaratığı geçmeden ona ulaşamıyor.
What happens if I don't win anything and you took all those pictures for nothing?
Ya ben bişey kazanmazsam ve sen o resimler karşılığında bişey almazsan?
Yeah, and when we win the game... that big gun's gonna shoot off.
Maçı kazandığımızda o büyük top patlayacak.
Yeah, so I was thinking about running for student council again next year, but I think I might just take a year off... you know, give other people a chance to win.
Evet, önümüzdeki yıl tekrar öğrenci başkanlığı konusunu düşünüyordum fakat bir yıl ara verebilirim, diye düşündüm... Bilirsin, kazanmak için başkalarına da şans vermelisin.
Technically it's wrong to say you win a merger, because it is a merger.
Bir birleşme kazandığını söylemek teknik olarak yanlış olur çünkü o bir birleşme.
- What do I get if I win?
- Eğer ben kazanırsam karşılığında ne alacağım?
I'll always bet on the billions of regular people to win over the crazies.
Bu milyonlarca insanın, bu çılgınlığı kazanacaklarına bahse girerim.
I didn't win anything.
Hiçbir şey kazandığım yok.
I'm gonna assume you are not a lesbian because that's exactly what we're gonna have to prove if you wanna win this thing.
Lezbiyen olmadığını varsayıyorum. Eğer kazanmak istiyorsan ispatlamamız gereken de bu.
On the other hand... He'd never win a single bet, contest or game.
Ancak daha önce hiçbir bahis, yarış ya da oyun kazanmışlığı da yoktu.
I'm sorry you couldn't win.
Kazanamadığın için üzgünüm.
And when I win, you could point me towards the singles side and forget you ever saw us.
Gel kapışalım. Kazandığımda bana bekarlar tarafının yolunu gösterip bizi burada gördüğünü unutacaksın.
When I win, what will you give me?
Peki ben kazandığımda ne vereceksin?
He might pretend it's... all about how you play the game, but trust me he likes to win.
"Önemli olan nasıl oynadığın" dese de inanın bana kazanmayı sever.
Saw you win a ribbon off him last year at the Clearwater County Fair.
Geçen yıl Clearwater fuarında onunla bir kurdele kazandığınızı görmüştüm.
When I win, this hi-fi will be my-fi.
Kazandığımda, bu "hi-fi" olacak "my-fi".
You know, being here in New Orleans, I wanted to come out, try to show them some support, so hopefully John Ehret can come out with the win.
New Orleans'ta burada olmak, buraya gelmek ve onlara destek vermeye çalıştığımı göstermek istedim umarım John Ehret bu maçı kazanabilir.
You know I didn't. I never win.
- Kazanmadığımı biliyorsun.
Yeah, well, he's not here, so it's my job to win now.
Evet, burada olmadığına göre şimdi işim kazanmak.
I've seen guys win the first four or five rounds, and all of a sudden, they go down, because they get tired.
İlk dört veya beş raundda kazananları gördüm, birdenbire yığılmaya başladılar. Çünkü yoruldular.
I thought that the day I win.. The first person I'd give the good news to would be you.
Kazandığım gün, iyi haberi vereceğim ilk kişi olarak, seni düşünmüştüm.
Rohan, Sir to win a match we have to check with you we're not in such a pathetic state yet!
Rohan, efendi maçı kazan, sonra birlikte karşılaştıralım henüz kendini acındıranlar gibi olmadığımızı!
If you win a cool competition and don't see it through just because your design is combined with another, it's not idealistic, it's stupid.
Bir yarışmayı kazandığı halde, tasarımı başkasıyla benzeştiği için kabul etmedi. Bu çok saçma.
Write to the PO Box and tell him he's won a monster cell phone with GPS and that he's one of 20 selected to win 100.000 if he'll participate in a market research study.
Posta kutusu adresine bir mektup yazarak GPS uyumlu son model bir cep telefonu kazandığını ve yapılacak piyasa araştırması çalışmasına katılırsa 20 kişiden biri olarak 10.000 kazanma ihtimali olduğunu söyle.
Tambo says if we are to... win our freedom we must first... banish bitterness.
Tambo'nun dediğine göre özgürlüğümüze kavuşmak istiyorsak öncelikle karamsarlığımızdan kurtulmalıyız.
When we win when we bring on the apocalypse and burn this Earth down we'll owe it all to you Dean Winchester.
Kazandığımız zaman kıyamet geldiği zaman bu dünyayı yaktığımız zaman, hepsine sana borçlu olacağız. Dean Winchester.
You will win evey game.. All you got to do is, play it
Oynadığın tüm oyunları kazanacaksın.
Remember me when you win your Oscar, okay?
Oscar'ı kazandığında beni hatırla, olur mu?
I think it's fair to say I win every crazy mother contest.
Öyleyse "en çılgın anne" yarışmasını benim kazandığımı söylemek uygun olur.
If I'm not absolutely perfect I won't be able to win that scholarship, which, as my mom keeps reminding me, is the only way I'm paying for college.
Eğer tam anlamıyla mükemmel olamazsam o bursu kazanamam ki bu da, annemin devamlı hatırlattığı gibi, üniversite masrafımı karşılamamın tek yolu.
Scratchers are fun,'cause even if you don't win anything... you still get to eat all this silver candy you scratched off.
Kazıması zevkli, çünkü hiçbirşey kazanmasan bile kazıdığın gümüş şekerlemeleri yiyebiliyorsun.
You should go win those shirts again... and then I'll cross you off my list and make that face like you do.
Gidip bu t-shirtleri kazanmanız lazım, ve böylece sizi listemden silip yüzümü senin yaptığın gibi yapabilirim.
My thought is we continue my research as aeam- - you know, Cooper-Smoot, alphabetical- - and when we win the Nobel Prize, you'll be back on top.
Benim düşüncem, araştırmama bir takım olarak devam edelim Cooper-Smoot - alfabetik sırayla - ve Nobel ödülünü kazandığımızda, tekrar en tepede olursunuz.
it's whether you win or lose.
Kazanıp kazanmadığın önemli.
OK, Daddy. You win.
Tamam, babacığım, sen kazandın.
And when we win? The check will be made out to Karen.
Kazandığımızda, çek Karen'a yazılacak.
Wait, an amateur is not gonna win the US Open again.
Bekle, Amerika tekrar açtığında amatör kazanamayacak.
Unlike you brother 1, I only play games that I know I'll win.
Bir numaralı kardeşinin aksine, ben ancak kazandığımdan emin olduğumda oyun oynarım.
win some.
Kocası hastam olmadığına göre kazançlıyız demektir.
The problem is our attorney doesn't think we can win.
Sorun şu ki avukatımız hiç kazanma ihtimalimizin olmadığını söyledi.
Don't think that that's not important, not to win, okay?
Kazanıp kazanmamanın önemli olmadığını düşünmeyin, tamam mı?
Remember, it's not whether you win or lose, it's who's afraid to play you next time.
Unutmayın, kazanıp kazanamadığınız değil, gelecek sefere sizle oynamaya korkmaları.
I have no doubt you will win against your opponents.
Rakiplerine karşı kazanacığından şüphem yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]