English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gagged

Gagged translate Turkish

229 parallel translation
I always gagged on that silver spoon.
Paradan hep boğulacakmışım gibi hissederdim.
So there he is, all waiting to be trussed up and gagged.
Öylece elinin kolunun bağlanıp ağzının tıkaçla kapatılmasını bekler.
He sits there waiting to be tied up and gagged.
Sımsıkı bağlanıp ağzının tıkaçla kapatılmasını bekliyor.
It's that kind of a case, with the witnesses gagged and the papers crying for news?
Demek bu o vakalardan öyle mi? Tanıkların susturulduğu ve gazetelerin haber diye kırıldığı.
The murderer gained access to the house, gagged and bound the housekeeper, then disguised as Nora, murdered Judge Brisson.
Katil eve girmeyi başarmış, hizmetçinin ağzını ve ellerini bağlamış, sonra Nora'nın kılığına girmiş, Yargıç Brisson'u öldürmüş.
" while the others bound and gagged the Prentiss employees.
" diğerleri içerideki çalışanların el ve ayaklarını bağladı.
She's tied to a chair... bound and gagged.
Kız bir sandalyeye bağlanmış... elleri ve ayaklarıda öyle.
She was bound and gagged.
Elleri ayakları bağlıydı.
As long as we're here, you'll be kept gagged and tied.
Biz burada olduğumuz sürece, ellerin ve ağzın bağlı kalacaksın.
They've gagged her.
Onu susturdular.
My dear wife, I may have been gagged, but I wasn't blindfolded.
Sevgili karım, ağzım bağlanmış olabilir ama gözlerim açıktı.
Why'd you have that girl tied n'gagged?
O kızın ellerini ve ağzını neden bağladınız?
She's gagged, but that don't mean she's deaf.
Ağzı tıkalı olabilir ama kulakları değil.
They were bound and gagged for six hours.
... altı saat boyunca bağlı kaldım.
While you gagged me and tied me up, all right?
Evet. Sanırım olur. Pekala.
- Yeah! We found two rabbis, tied and gagged, in the toilets.
Komiserim, tuvalette sımsıkı bağlanmış iki haham bulduk!
You were lucky only to be bound and gagged, not crushed like the manservant.
Sizin sadece bağlanıp, ağzının tıkanması bir şanstı, oysa hizmetçi...
My heart stopped, rose up into my throat and nearly gagged me :
Kalbim duracak, nefesimi kesip beni boğacak gibiydi.
The two M.P.s will be found bound and gagged... and the driver of the limousine will be found in the trunk.
İki askeri polis bağlanmış olarak ve limuzinin şoförü bagajda bulunacak.
I'm locked in here, gagged out, with the phone ringing all day... and wild rumors spreading in town.
Burada sıkışıp kalmışım. Özgürlüğüm kalkmış ortadan. Durmadan çalan telefon.
William, don't you think those men have been gagged there long enough?
William, orada yeterince ağızları tıkalı kaldıklarını düşünmüyor musun?
What a pity you must remain gagged.
Ne yazik ki suskun kalmanız gerekiyor.
For three months, he kept me gagged and tied because I was screaming. And as soon as he came close to me, I would bite.
Üç ay boyunca ellerimi ve ağzımı bağladı çünkü yanıma yaklaştığında bağırıyordum ve onu ısırıyordum.
And her gagged and bound and her very dress spotted with him.
Nefesi tutularak irkilmiş ve elbisesine kan lekeleri sıçramıştı.
[GAGGED SPEECH] Yeah. Daddy had a weak heart, but did the tourists care?
Evet, babamın zayıf bir kalbi vardı ama turistler bunu umursadılar mı?
I won't sit home bound and gagged for five years and do nothing!
Elim kolum bağlı, kalemim kırılmış ve ben beş yıl hiçbir şey yapmadan evde oturmayacağım!
And that one of them is carrying the bound and gagged Dr Pulaski.
Ve onlardan birisi, elleri ve ağzı bağlı olan Dr Pulaski'yi taşıyor.
We do not hear cries for help, so she must be gagged.
Onun yardım çığlıklarını da duymuyoruz, yani ağzı da bağlı olmalı.
Well,'long as you keep him bound and gagged.
Şey, istersen Jason da katılabilir.
And if you're gagged, make a signal.
Ağzın bantlıysa, işaret yap.
I believed in it, and I sat back like some gagged little idiot while they buggered it.
Çünkü ben buna inandım, bir salak gibi onları kandıracağıma, kendimi kandırdım.
Commander Daniels, bound and gagged.
- Kumandan Daniels. Bağlı ve ağzı tıkalıymış.
Well, nothing until four hours later, when I woke up in the car in a spiny, very efficiently tied up and gagged.
Tabi dört saat sonrasında arabada gözlerimi açıp kırda olduğumu hatırlıyorum. Elim ayağım bağlanmış ve ağzım tıkalıydı.
The defenseless youngsters were tied up and gagged in the living room... while the bandit roamed through the house at will, stealing the valuable objects it took the family a lifetime to shop for.
Çaresiz çocuklar oturma odasında bağlanmış ve ağızları bantlanmışken... o sahtekar, ailenin bir yaşam boyu para birktirip aldığı değerli eşyaların... tümünü toplayıp götürüyordu.
Headed what may prove to be a related development, the body of longtime resident Dr.Jake Goldman, was found this morning bound and gagged in an isolated desert home.
Bağlantılı olabilecek bir başka gelişme de Dr. Jake Goldman'ın bu sabah bir çöl evinde bağlı ve ağzı tıkalı olarak ölü bulunması.
Mr. Bosworth, if necessary, I will have you gagged and bound.
Bay Bosworth, gerekirse sizi kelepçeletir ve ağzınızı bağlatırım.
No chance in hell. No, I'd be arrested and gagged. Maybe sent to an institution.
Biz, yani halk, Clay Shaw hakkında hüküm vermek üzere burada bulunan jüri... devlet iktidarına karşı... insanlığın umudunu temsil ediyoruz.
She is tied up, gagged and unconscious in the kitchen.
Mutfakta ağzı tıkalı bir şekilde bağlı.
- I am gagged too.
- Ben de kalkamıyorum.
- He tied me up and gagged me.
- Beni bağladı ve ağzımı tıkadı.
He gagged her and tied her to the treadmill, and turned it up to Olympic levels.
Ağzını tıkayıp koşu bandına bağladı ve olimpiyat seviyeye ayarladı.
You gagged.
Sıçtın. Mahvettin.
His body was discovered in an abandoned theatre... not far from where Cole left 3 animal rights activists bound and gagged... in their Second A venue headquarters.
Wiggins "in cesedi, Colu" un hayvan hakları militanını bağlayıp bıraktığı... İkinci Caddedeki merkezlerinin yakınındaki... terkedilmiş bir tiyatroda bulunmuştu.
And gagged.
Ve tıkalı.
And in close-to-show-biz news, radio personality and ex-pimple cream spokesman Wolfman Jack was found bound and gagged in a dumpster behind Planet Hollywood last night.
"Şov dünyası mercek altında" haberlerimiz : " Şov dünyası mercek altında'" Â - haberlerimiz : Radyocu ve eski sivilce kremi sözcüsü Kurt adam Jack dün gece Planet Hollywoodun arkasındaki konteynırda elleri bağlanmış ve ağzı tıkanmış bir halde bulundu.
One more word, young lady, and you're going to be gagged.
Bir tek kelime daha edersen, genç bayan, ağzını bantlarız ona göre.
You have beaten me and gagged me with a VHS tape.
Beni dövüp, video kasetle boğdun!
You were sitting not more than four feet away while a criminal bound and gagged your wife?
Karın bir buçuk metre kadar arkandaydı ve adamın biri gelip ağzını tıkayıp onu bağladı.
The victim gagged.
Kurbanın ağzı bir şeyle tıkanmış.
You have to play with us, or you'll be gagged again.
Bizimle oynamalısın, yoksa yine esnemeler başlayacak.
I should have kept you gagged
Ağzını bağlamalıydım senin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]