English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gape

Gape translate Turkish

33 parallel translation
And though I was not snoring, I shall snore, gape, sneeze, laugh or cry... as the humor strikes me, such being my prerogative.
Ayrıca mırıldanıp durmuyorum, ama- -
It must be tiring having people gape at you.
İnsanların size imrenerek bakması yorucu olmalı.
Do we look like people who gape all day?
Bütün gün boş boş etrafını seyreden kişilere benziyor muyuz biz?
The shackles have melted! - Don't just gape!
Prangaları erimiş!
What does that great big horsey gape of a grin portend?
Pişmiş kelle gibi sırıtman neyin alameti?
I... can't stand to watch them... gape.
Ben... onları izlemeğe, onlara bakmağa dayanamıyorum...
There's nothing to gape about.
Şaşılacak bir şey yok.
Weddells have an especially wide gape and long canine and incisor teeth, which enable them to scrape away the ice that is constantly forming and threatens to close their breathing holes.
Weddell fokları, özellikle geniş bir ağıza ve delikleri kapama tehdidi ile devamlı şekillenen buz tabakasını kazıyabilmelerini sağlayan uzun ön ve azı dişlerine sahiptir.
Would you grossly gape on?
Salak gibi bakacak mısınız?
If it assume my noble father's person I'll speak to it though hell itself should gape and bid me hold my peace.
Benzer çıkarsa soylu babama, konuşurum. Cehennem açılıp sus da dese konuşurum.
Its brilliantly-coloured gape, together with its call, that mimics the sound of a brood of warbler chicks, constitute a demand for food that the warblers find irresistible.
Rengarenk ağzı ve ötüşüyle kuluçkadaki bülbül yavrularının sesini taklit eder ve bülbülün karşı koyamayacağı yemek bulma gereksinimini oluşturur.
- Don't gape so stupid.
Bakma öyle aptal aptal.
Those are our two suns. What you would call Agape and Satori.
İki güneşimiz var, siz onlara Gape ve Ansetoy diyorsunuz.
- Look, we can gape at the scenery later.
Öküzün trene baktığı gibi sonra bakarsınız.
Hanging motionless in mid-water, its enormous gape enables it to deal with passing prey, whether it's small, or large.
Suyun ortasinda hareketsiz bir sekilde asili kalir, kocaman agzi yanindan gecmekte olan kücük ya da büyük avlarla bas etmesini saglar.
Hanging motionless in midwater, its enormous gape enables it to deal with passing prey, whether it's small or large.
Suyun ortasında hareketsiz bir şekilde asılı kalır, kocaman ağzı yanından geçmekte olan küçük ya da büyük avlarla baş etmesini sağlar.
Don't gape at me, darling.
Öyle hayret içinde bakma, canım.
Don't gape at me like that!
Bana böyle şaşkın şaşkın bakma!
You gotta do something... as your grandfather did, to make them gape with awe.
Aynen büyükbabanın yaptığı gibi onların ağzını açık bırakacak derecede etkileyici şeyler yapman gerekir.
Anatolij Lukicz, please gape!
Anatolij Lukicz, lütfen açık tut.
Gape.
Açın.
If it assume my noble father's person, I'll speak to it, though Hell itself should gape and bid me hold my peace.
Benzer çıkarsa soylu babama, konuşurum, cehennem açılıp sus da dese konuşurum.
Against thousands of enemies against gape throat against millions of bullets... Where are your enemies?
Düşmanların nerede?
It was mine art, when I arrived and heard thee that made gape the pine, and let thee out
Oraya ulaşıp seni duyunca, hünerimi kullanıp çamdaki yarığı açan ve seni serbest bırakan, benden başkası değildi.
Preferably ones that don't gape.
Önünde delik olmayanlardan bul.
You're in the picture, when they all gape at you like this.
Hani ağzı açık bakıyorlar ya, bunu senden iyi kimse bilemez.
Now kin n'bros n'half-strangers, yay, even the Abbess, all come knockin', to gape in wonderment like Sonmi herself was sittin'in our kitchen.
Dostlar, akrabalar ve tanımadıklarım, hatta Rahibe bile bize geldi. Sanki mutfağımızda Sonmi oturuyormuş gibi akın ettiler.
Or gape in terror at Almighty God's whoopsy-daisies... the Freaks!
Ya da Yüce Tanrı'nın yarattıktan sonra "eyvah ben ne yaptım?" dediği varlıklara bakakalın. İşte Ucubeler!
- You gape like a toad from your ridiculous lizard mouth.
Saçma kertenkele çenenle aynı kurbağa gibi görünyürosun.
They will come to gape, but they will stay to shop.
Merakları için gelecekler, alışveriş için kalacaklar.
You have more of a fly-catching gape than usual.
- Söyleyebilirim ki... Her zamanki o bön şaşkınlığından daha fazlası var yüzünde.
Let them gape at our uniqueness.
Bizim emsalsizliğimize hayretle baksınlar bakalım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]