Garip translate Turkish
44,086 parallel translation
Have you noticed Hammond is being strangely quiet on the subject of speed?
Hammond'un konu hıza gelince garip bir şekilde sessizleştiğini düşündün mi hiç?
And the funny thing is, that's not what they used to do here.
Garip olan şeyse, eskiden burada öyle yapmıyorlarmış.
Having got to know our weird and demanding track, we began the timed laps, with James going first in his lightweight, powerful Norfolk-mobile.
Garip ama sürme isteği uyandıran pistimizi tanıdıktan sonra zamanlı turlara başladık. Önce hafif, Norfolk yapımı arabasıyla James başladı.
This, of course, is the home of those gloomy dramas where a weird woman in a jumper solves a murder by staring at a lake for six hours.
Bildiğiniz gibi burası kazak giymiş garip bir kadının 6 saat boyunca bir göle bakarak bir cinayeti çözdüğü kasvetli filmlerin anavatanı.
It is weird... driving a Mustang from this side.
Çok garip bir Mustang'i bu taraftan sürmek.
It's also weird driving a car with a big V8, reversing camera, air-conditioned seats, rain-sensing wipers that you can buy for £ 37,000.
Ayrıca büyük bir V8 motoru geri görüş kamerası, ısıtmalı koltukları ve yağmur sensörü olan bir arabanın 160.000 lira olması da garip.
Strangest mice I ever heard, as he powers down the Isn't.
Aslında Düz Değil'e gazlarken bu duyduğum en garip fare sesi.
I've got some weird gremlin.
Garip bir canavar var.
That's a little extreme. this may be his last Thanksgiving, Beth.
Biraz garip ama bu onun son Şükran Günü olabilir, Beth.
Just by crossing a border, it's so strange how the situation can change.
Sadece sınırı geçmekle durumun tamamen değişmesi ne kadar da garip.
Ironically, this would've been a great episode in "Starsky and Hutch."
İşin garip yanı, bu Starsky ve Hutch'ta harika bir bölüm olabilirdi.
It just had a weird symbol.
Sadece garip bir sembol varmış.
So... explain to me how you're not just some creepy sociopath.
Bana, nasıl garip bir sosyopat olmadığını açıkla.
Okay, that's weird.
Tamam, bu oldukça garip.
That doesn't really have anything to do with anything, but it was just something weird that I remember.
Bunun konuyla hiç alakası yok ama hatırladığım garip huylarından biriydi.
A weird name for a lion, and also a little confusing as an actual mouse figures prominently into this story.
Bir aslan için çok garip bir isim, aynı zamanda kafa karıştırıcı sonra gerçek bir fare bu hikayeye girmiş.
Look, admittedly, we're working out the kinks.
Dinleyin, gerçekten garip şeyler yaşıyoruz, itiraf ediyorum.
I mean, do you think it's weird she hasn't called us to let us know she's coming back?
Döndüğünü söylemek için bizi aramaması garip değil mi?
I'm sorry if I was weird earlier.
Sabah garip davrandıysam özür dilerim.
- Weird.
- Garip.
I mean, I only ask because it's a little unusual for the father to be here alone.
Yani, sorma sebebim, bir babanın burada yalnız olması garip.
- Or have a food fight, a water-balloon fight or a pie fight... some sort of weird fight, I don't know.
- Ya da yemek savaşı, su balonu savaşı ya da pasta savaşı bir çeşit garip savaş işte.
Well, I guess I was looking for a nicer way to say "Kind of weird how you made a huge scene, got Tased, arrested and jailed!"
"Büyük bir olay çıkarıp, şoklanman tutuklanıp hapse girmen biraz garip." demenin daha kibar bir yolunu arıyordum.
- Honey, that's weird.
- Tatlım bu çok garip.
First thing, walking alone on stilts over the age of 14 looks really sad and weird.
Öncelikle 14 yaşından büyük olunca değneklerle yürümek gerçekten üzücu ve garip.
You're acting strange.
Garip davranıyorsun.
I'm acting strange?
Garip mi?
The other night at trivia, Deirdre whispered in my ear, and something happened.
Önceki gece bilgi yarışmasında Deirdre kulağıma fısıldadı ve garip bir şey oldu.
You know, it's just weird.
Biraz garip kaçıyor.
Glad you're friends, just got to tell you, it's a little... weird.
Arkadaş olmanıza sevindim, sadece sana söylemek istediğim biraz... garip olduğu.
A weirdo in a cape dropped it off.
- Pelerinli garip bir tip bıraktı.
Is it weird that that turned me on a little bit?
Bunun beni biraz hareketlendirmesi garip mi ya?
Hmm, strange, the random person I hired off the streets of Brooklyn is a weirdo.
Garip, Brooklyn'de caddenin karşısından tuttuğum bir adam şehrin en garip adamı çıkıyor. - Ne?
Something strange is afoot.
Garip bir şeyler dönüyor.
I know we're supposed to let her cry herself to sleep, but talk about cruel and unusual.
Aylayıp ağlayıp uyuyakalacak biliyorum ama çok acımasız ve garip geldi.
Does this look odd to you?
Bu sana garip göründü mü?
That seems weird.
Garip görünüyor.
Yeah, she told her mom that we were dating, so I had to do Hanukkah, and I thought it would be weird if, uh, when I left, I didn't bring her, so...
Evet, annesine çıktığımızı söylemiş, ve bu yüzden Hanukkah'a gitmek zorunda kaldım. kulağa garip geldiğini biliyorum... Ben oraya gittim ve onu getirdim.
Yes, I am following your absurdly specific instruction.
Evet, garip bir şekilde belirttiğin talimata göre kazıyorum.
He was always one who could take awkward to bold new heights.
Her zaman garip hareketleriyle çıtayı yükseltirdi.
Demons disrupt the natural order. Strange flocking behavior... birds, dogs, people.
Kuşlarda, köpeklerde, insanlarda garip bir toplanma eğilimi ortaya çıkar.
- is the big freaking weird.
Tattersall en garip şey.
In some strange way, these rogue angels were the architects of all that we hold dear.
Garip bir şekilde, bu isyankar melekler bizim için değerli olan her şeyin mimarıydı.
Mmm, I knew that sushi tasted funny.
Suşi garip tadıyor demiştim.
I wish it so much it, it seems like it actually happened.
Bilirsin garip ama. Sanki gerçekten olmuş gibi.
What a weird day.
Ne garip bir gün.
But in my dream,
Ama rüyamda garip, fantastik bir yerdeydim.
That's funny.
Garip.
It's different in here when it's quiet.
Burası sessizken bir garip oluyormuş.
You don't have to be weird about it.
- Garip davranmana gerek yok.
This water tastes weird.
Bu suyun tadı garip.