English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gassed

Gassed translate Turkish

330 parallel translation
Well, men, your ships are all serviced, gassed, and ready to go.
Beyler, uçaklarınız benzin dolu, sapasağlam ve gitmeye hazır.
You've just been gassed.
Daha yeni gaz odasında idam edildin.
He gassed them all and made it look like an accident.
Hepsini gazla boğdu ve bir kaza gibi görünmesini sağladı.
2 MILLIONS WERE GASSED Report from Auschwitz Released
2 Milyon Kişi Gaz İle Zehirlendi Auschwitz'den Salıverilenler Raporu
One night, Ralph had to go to Savannah... so I went over to the Big Apple and I got kind of gassed up.
Ralph'ın Savannah'ya gitmesi gerekti ben Büyük Elma'ya gittim, kafayı çektim.
Well, it's all gassed up and ready to go for you folks.
Şey, siz konuklar için benzin dolu ve gitmeye hazır.
Doctor, I am gassed.
Doktor, körkütük sarhoşum.
Gassed up, parked, and ready for the switch.
Tam depo, park halinde ve değişime hazır.
When I gassed up, that kid in the station opened the hood and saw the motor.
Benzin alırken istasyondaki salak çocuk kaputu açtı ve motoru gördü.
You should've seen the job I gassed up this afternoon.
Öğlen depoyu doldururken arabayı görmeliydin.
Gassed himself this evening, short after you spoke to him.
Bu akşam kendisini zehirlemiş. Siz onunla konuştuktan hemen sonra.
I awake gassed if I don't throw myself off a bridge the night before.
Kendimi gece bir köprüden atmadıysam ertesi sabah çöpten zehirlenmiş olarak uyanıyorum.
Sergeant, we'll have you gassed up and on your way in no time.
Çavuş yakıtınızı hemen doldurup sizi göndereceğiz.
What about those who gassed and burned six million people 20 years ago?
20 yıl önce gaz verilip yakılan altı milyon kişi ne olacak?
- You gassed up? - Yeah.
- Depoyu doldurdun mu?
One time they gassed the guy down there, we don't know who the hell it was.
Bir ara bir oğlanı orada gazladılar, kim olduğunu bile bilmiyorduk.
And they gassed him one day.
Ve bir gün onu gazla öldürdüler.
I didn't know they had gassed him.
Onu gazladıklarını bilmiyordum.
Couldn't figure it out, I go upstairs and start checking the books - - and sure enough, they had gassed Eddie Mitchell a couple of days before.
İşi çözemedim, Yukarıya çıktım ve kitapları karıştırmaya başladım - - ve artık emindim ki, Eddie'yi gazlamışlardı Mitchell'den birkaç gün önce.
Most of the doctors I know are half-gassed by 5 : 00.
Tanıdığım doktorların çoğu saat beşe kadar yarı sarhoş oluyor.
I tell you, she's gassed up, the seats torn out and the door's off.
Sana söylüyorum, deposu doldu, koltuklar söküldü ve kapılar kapandı.
- I got gassed.
- Bana da gaz sıktılar.
I came down here, and I got gassed.
Buraya geldim ve bana gaz sıktılar.
And I discovered that they were immediately gassed to death.
- Yüzdelik neydi? - Çocuklardan hiçbiri başaramadı.
L... I was gassed twice.
İki kere zehirlendim.
A surrealist who gassed himself.
Kendini gazla zehirleyen bir sürrealist.
- You're gassed, man.
- Sen çekmişsin dostum.
Says he gassed them up and gave them directions to Corrington.
Corrington'a doğru yöneldikleri belirtildi.
You'd like to see everybody gassed, I expect?
Herkesin gazla zehirlendiğini görmek istiyorsun herhâlde?
No, not gassed. But it could be done in a more humanitarian way : By injections or god knows who...
Hayır, gaz verilerek değil de daha insancıl bir şekilde yapılabilir enjeksiyon sayesinde ya da emrihak vaki olur falan...
It had been decided that all the Jews in Europe were to be gassed.
Avrupa'da yaşayan tüm Yahudlerin, gaza boğulmasına karar verilmişti.
( Rudolf Vrba ) The idea of a mother being told, after this terrible journey, that her children are going to be gassed was an utter outrageous idea in her mind, because after all that she'd suftered,
Tüm bu korkunç yolculuktan sonra kadınlardan birine, çocuklarının gazlanacağının söylenmesi ona göre tam bir zulûmdü.
So she was tempted to go immediately to the next neat ofticer and say, "This man says, sir, that my children are going to be gassed."
Bunun üzerine derhâl orada bulunan temiz yüzlü bir görevlinin yanına gitti ve "Efendim, bu adam çocuklarımın gazlanacağını söylüyor." dedi.
( narrator ) Those to be gassed were told they would be deloused in the showers before starting work, then they would rejoin their families.
Gazlanmak üzere seçilenlere, işe başlamadan önce aklanıp paklanacakları sonrasında ise ailelerinin yanına gidecekleri söylendi.
Some would die of exhaustion, some were beaten to death, some, too weak to work another day, were gassed in their turn.
Kimi bitip tükenecek, kimisi ölene dek dayak yiyecek ertesi gün çalışamayacak kadar zayıf düşenlerse, gazlanacaktı.
An old man gassed himself.
Yaşlı bir adam kendini gazla öldürmüş.
It was lying beside the body of that old man who gassed himself.
Gazla intihar eden o yaşlı adamın cesedinin yanında duruyordu.
He gassed himself.
Gazla intihar etti.
We're gettin'gassed back here.
Arkada zehirleneceğiz!
- He gassed up for the whole day. Why?
- Bilmiyorum, tam günlük yakıt aldı, neden?
You were gassed by Rok?
Rok sizi zehirledi mi?
Simon, the Captain's been gassed by Rok.
Simon, Kaptan Rok tarafından zehirlendi.
You were gassed by Rok?
Rok seni zehirledi mi?
Trudy traced her movements to about 6.. 00, when she gassed up on Miami Avenue.
Trudy onun 6 : 00 ya kadar hareketlerini tespit etmiş, en son Miami Bulvarı'nda benzin almış.
The van's in the alley and gassed.
Minibüs sokakta ve hazır.
Better go in the bar and get gassed up,'cause you're racing back tomorrow...
Bara gidip kafayı çekin, zira yarın gerisin geriye yarışacaksınız...
So where we're standing is where 250,000 Jews were unloaded before being gassed.
Şu an durduğumuz yer 250,000 Yahudi'nin gazla öldürülmeden önce yüklendiği yer mi?
And I knew, of course, that within a couple of hours after they arrived there, 90 % of them will be gassed, or something like that.
Oraya vardıktan iki saat içinde yüzde doksanının gazla boğulacağını biliyordum. Bunu biliyordum.
They're all gassed.
"Hepsi gazla boğuldu. Hepsi öldü."
Each crematorium had 15 ovens, a big undressing room, around 3,000 square feet, and a big gas chamber where up to 3,000 people at once could be gassed.
Her krematoryumda on beş fırın vardı. Üç yüz metre kare büyüklüğünde büyük bir soyunma odası, ve üç bin insanın aynı anda gazla öldürülebildiği büyük bir gaz odası vardı.
[Lanzmann ] He understood that people were gassed in the vans? [ Interpreter # 2 Speaking Yiddish]
O insanlara araçlarda gaz verildiğini anlamış mı?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]