English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gazelles

Gazelles translate Turkish

94 parallel translation
There were gazelles, antelopes, giraffes and elephants.
Burada, ceylanlar, antiloplar, zürafalar, ve filler var.
Gazelles are considered the fastest animals in Africa.
Ceylanlar Afrika'daki en hızlı hayvanlar olarak düşünülür.
We might scare up gazelles, but we'll be going through buffalo country again.
Ceylanları ürkütebiliriz, ama yaban sığırı bölgesinden geçeceğiz.
On mountain peaks, on sky-blue beaches, in the secret layers of gazelles on the shores of forgotten lakes, everywhere, she gave him her love. We had a son.
Dağların zirvesine, mavi-gökyüzü kumsallarına, unutulmuş göllerin kıyısındaki, ceylanların gizli bölgelerine, her yere, ona aşkını verdi.
Thompson Gazelles, Masaai Mara KENYA
Thompson Ceylanları, Masaai Mara KENYA
Like living streams and rivers, the herds, accompanied by zebras and gazelles, flow toward the north and west, drawn by the ancient promise of water and grass.
Ceylanların ve zebraların da eşlik ettiği sürüler adeta yaşayan nehirler gibi su ve besin vaadiyle kuzeye ve batıya akıyor.
The herds have passed, but a few straggling gazelles appear.
Sürüler geçti, ancak birkaç başıboş ceylan görünüyor.
All those wild beasts attacking each other, ferocious lions running down to the watering hole, brutalizing antelopes and gazelles.
Tüm bu birbirine saldıran vahşi hayvanlar, su kıyısına doğru koşan vahşi aslanlar, parçalanan antiloplar ve ceylanlar.
And the gazelles fucking hate that shit.
Ve ceylanlar bu lanet şeyden nefret eder.
See, that's what the gazelles do.
Gördün mü, ceylanlar bunu yapıyor.
I'm not afraid of you hunting gazelles, but of that mouth of yours!
Ben senin gibi ceylanları avlamaktan korkmuyorum, ama surat asman yok mu!
We may come from the same planet as those gazelles... but we're pretty much helpless when we're born.
Gazellerle aynı gezegenden olabiliriz ama doğduğumuzda çok daha çaresiz durumdayızdır.
If we were gazelles, we'd be eaten first at the watering hole.
- Ceylan olsaydık, ilk bizi yerlerdi.
Be thankful we're not gazelles.
- İyi ki ceylan değilmişiz.
It's like we're cheetahs and they're a pack of gazelles.
Sanki biz çitayız onlar da ceylan sürüsü.
" But what happened to the gazelles?
Peki ceylanlara ne oldu? - Ezildiler mi?
Why does he get to write poetry? They're no gazelles in north America.
Kuzey Amerika'da ceylan yoktur Brad.
Cheetahs are used to eating gazelles and shit.
Çitalar ceylan yer.
It's like a buffet... Or a herd of gazelles.
Bir büfe ya da ceylan sürüsü gibi.
I mean, it's like- - it's like a buffet or a herd of gazelles.
Bir büfe ya da ceylan sürüsü gibidir.
He took me out killing gazelles, knowing that Bryan was a strict vegetarian.
Bir ceylanı öldürürken, beni yanına aldı. Bryan'ın sıkı bir vejeteryan olduğunu biliyordu.
We're gonna stalk the gazelles while everybody's at the game.
Herkes maçtayken ceylanları avlayacağız.
- Your dad chased gazelles.
- Baban ceylanları kovalardı.
- Gazelles.
- Ceylan.
- Yeah, gazelles or somethin'.
- Evet, ceylan gibi.
Chasing the gazelles or costing us the game?
Ceylanları kovaladığın için mi, yoksa bize maça malolduğun için mi?
Sea turtles die on the same exact beach where they were born, lions slaughter gazelles, spiders eat their young.
Deniz kaplumbağaları doğdukları plajda ölürler. Aslanlar ceylanları öldürür. örümcekler kendinden gençlerini yer.
Gazelles are born to run, and even young calves easily outpace the flames if they can avoid being trampled.
Ceylanlar koşmak için yaratılmışlardır ve en küçük yavrular bile kolayca alevlerden kaçabilir. Eğer ezilmekten kurtulabilirlerse.
The gazelles move on to new pastures and leave the desolation behind them.
Ceylanlar yıkımı arkalarında bırakarak yeni otlaklara gidiyor.
My wife ordered one of those Tony Little Gazelles off the TV.
Karım televizyondan kendine bir Tony Little aleti ısmarlamıştı.
Dude, these lawyers... ( chuckles ) are a bunch of sweaty jackals, feeding off of the weak and sick and injured little gazelles and shit.
Adamım, bu avukatlar... zayıf ve hastalıklı ve sakatlanmış küçük osuruk ve dışkıyla beslenen bir tayfa terlemiş çakal
These are goitered gazelles, skittish and easily startled.
Bu ceylanlar oldukça ürkek ve hemen kaçmaya hazırlar.
There's little standing water here, but the gazelles have a remarkable ability to extract moisture from dry grass.
Buradaki sabit su kaynakları oldukça azdır ancak ceylanların kuru otlardan bile su öğütebilen kendilerine has bir yetileri vardır.
So you are here to exercise your wrath on the young gazelles of this land.
Hiddetini bu diyardaki yavru ceylanlardan çıkarmaya geldin.
Over here, we spot some South American gazelles.
Burada ise Güney Amerika gazelleri var.
Are you gonna tell me that you've never had any experience with gazelles?
Bana, bugüne kadar ceylanlarla, hiç tecrüben olmadığını mı söylüyorsun?
Great, gazelles.
Harika, ceylanlar.
Thomson and Grant's gazelles.
Thomson ve Grant's ceylanları.
I'd like to order two gazelles, an impala, and throw in a couple of wildebeests.
Alo? Naber? İki ceylan, bir de Afrika antilobu ısmarlamak istiyorum.
Her opinion of gazelles, majestic.
Ahu gözlerine. Mecazen.
The Thomson's gazelles she favors are almost as fast and very agile.
Thomson ceylanı en sevdiği öğün olmasına rağmen onun kadar hızlı ve kıvrak.
The gazelles that Sita hunts have crossed the river to the south.
Sita'nın avladığı ceylanlar güneye gitmek için nehri geçtiler.
Kyran, Shyam's wife, has cared for many gazelles.
Shyam'ın karısı Kyran, bir çok ceylana bakmış..
It is their belief that gazelles are their children and so the Bishnoi women show an incredible act of kindness.
İnanışlarına ceylanlar onların çocukları.. Bu yüzden Bishnoi kadınları çok büyük şefkat gösteriyorlar.
Even for gazelles, breast is best.
Ceylanlar için bile göğüsler en iyisi..
Kyran, Shyam's wife, has cared for many gazelles.
"Hoşgeldin Arti!" Shyam'ın karısı Kyran, bir çok ceylana bakmış..
Our gazelles...
Bizim ceylânlarımız...
Every year my dad would bring home the biggest, fattest gazelles he could find and then we'd all rip into their our presents.
Her sene babam bulabildiği en büyük, en şişman ceylanları eve getirirdi sonra da hep beraber üzerlerine atılırdık. Hediyelerimizin üzerine yani.
And we'd play games with the gazelles and dance with them and not eat them.
Ceylanlarla da oyunlar oynayıp beraber dans ederdik, onları yemezdik.
You would want that lion to roam freely in the jungle with other lions where they can eviscerate the spleens of... gazelles.
O aslanın diğer aslanlarla ormanda özgürce dolaşmasını isterdin. Orada ceylanların dalaklarını dışarı çıkarırlardı.
we were roaming the african plains together, wild and free... she was a lioness, leaping from tree to tree and biting gazelles.
- Evet. Birlikte Afrika ovalarında dolaşıyorduk. Vahşi ve özgür.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]