English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ G ] / Gazes

Gazes translate Turkish

58 parallel translation
Use the job as an excuse to lock gazes, and share their meals together at times.
Sonra göz göze gelmeye başlayıp iş için birlikte yerler, değil mi?
Gazes down across his eagle beak
Gazes down across his eagle beak
" Never do two... gazes meet.
" Hiçbir zaman değmez gözler, gözlere.
" gazes upon... the beauty...
"... varlığın güzelliğine diktiği...
I mean, maybe he realizes that he's been neglecting Mom lately and he's probably pondering that now as he gazes fondly upon the face of his one true love.
Belki son zamanlarda annemi gerçekten ihmal ettiğinin farkındadır ve şu anda yukarıda tek gerçek aşkının yüzüne bakaraktan derin derin bunu düşünüyordur.
if not a collector of vanished gazes?
Kayıp bakışlar koleksiyoncusu.
Gaze into his eyes the way Dr. Albright gazes into mine.
Gözlerinin içine bak. Tıpkı Dr. Albright'ın bana baktığı gibi.
Mary looks over and gazes adoringly at Paddie.
Mary, Paddie'ye hayran hayran bakıyor.
I mean I see the sideways glances. I see the admiring gazes. - At who?
Kaçamak bakışları, hayran hayran izlemeleri görüyorum anlamına geliyor.
A man does not know what his soul looks like. Hasn't any idea what his soul looks like until he gazes into the eyes of the woman that he's married to.
Bir erkek ruhunun neye benzediğini bilmez, ruhunun nasıl olduğu hakkında hiçbir fikri yoktur... ta ki evlendiği kadının gözlerinin içine bakana kadar.
Why the sunflower gazes at the sun?
Gündöndü çiçeği neden güneşe döner?
People walk by, their gazes may bite...
People walk by, their gazes may bite...
- I concur. When one gazes at Stars Hollow... one can easily overlook a vital component of its beauty... and that's the humble, yet spunky twinkle light.
İnsanlar Stars Hollow'a baktığında, onun güzelliğinin çok önemli bir parçasını gözünden kaçırabilir.
When our gazes met, I conformed
Ne zaman sana baksam kendimi unutuyorum.
Sarah followed the other women's gazes over to the entrance of the playground, eager to finally get a glimpse of the prom king, the handsome and mysterious young father who had been a regular at the Walker Street playground
Sarah diğer kadınların bakışlarını izleyerek parkın kapısına baktı. Geçen bahar haftalarca düzenli olarak Walker Sokağı'ndaki parka gelen ama bir anda ortadan kaybolan esrarengiz ve yakışıklı babayı Balo Kralı'nı nihayet görebilecekti.
I see misfortune. lt gazes on from above.
Bir bela var. Tepeden bakar.
Their gazes are like touching.
Bakışları sanki dokunaklı gibi!
Then the oaf gazes stupidly at me hoping to be loved in return.
Sonra da bu ahmak kendisini sevmemi umarak aptal aptal beni süzüyor.
The threads of our gazes collide
Bizim sabit bakışlarımızın iplikleri, çarpışır
The threads of our gazes collide
Acele içkinin olduğu çiyi iç'N jus', bebek salla
Duckie, gazes at him.
Duckie, hedefi onayla.
Miss Price gazes down on the whole pack of them and twists the strings to make them dance for her amusement.
Bayan Price hepsine tepeden bakıyor ve kendi eğlencesi için onların iplerinden tutup oynatıyor.
She always gazes at me...
Sürekli bana bakardı...
It gazes at us again, then lies back down
Gözlerini tekrar bize dikti ve sonra yere uzandı.
I pretend not to notice your lust-filled gazes.
Bana bakarken salyaların aktığı halde aldırmadığım oyun mu?
"If you gaze into the abyss, the abyss also gazes into you."
"Uçuruma bakarsan, uçurum da sana bakar."
And if you gaze for long, into an abyss, the abyss gazes also into you. "
"Ve bir boşluğa uzun süre bakarsan, boşluk da sana bakar."
A forgotten face from the mirror gazes
Bilinmeyen aynada ki bu yüz kimin?
If you are not blind, then you surely see that Hector gazes at all women in the same fashion.
Kör olmasaydın Hector'un bütün kadınlara aynı şekilde baktığını- -
Those gazes full of hope make my heart ache...
Bu parıltılı bakışlar kalbimi deliyor...
He constantly gazes at you with such eager eyes.
Seninle aşık atabileceğine inanıyor, sanki kartal gözleri varmış gibi.
This will buy us at least 15 minutes of averted gazes.
Bu bize rahat 15 dakika kazandırır.
But be sure one of those gazes falls on you.
Ama emin ol ki, o bakışlardan birisi senin üstünde olsun.
But be sure one of those gazes falls on you.
Ama emin ol ki o bakışlardan birisi senin üstünde olsun.
I was like a figurehead on an old ship... she who is standing seemingly so proud at the bow... and plows through the waves and gazes ahead... while her whole body, at an angle... is pressed close to the ship... to which she belongs.
Eski bir geminin başındaki aslan oyması gibiydim ; pruvada çok görkemli duruyor, dalgaları yarıp geçiyor, ait olduğum geminin bedenine oturtulmuş bir açıdan önüme bakıyordum.
No creature gazes up on the wings of doom.
Hiçbir yaratık Ölüm Kanatları'na bakamaz.
♪ The cold Eastern wind gazes on your path ♪
Serin yola doğru bakıyor...
♪ The earthen pot gazes on your path ♪
Kil sürahisine doğru bakıyor...
♪ Worn-out phrases and longing gazes ♪
? Bayatlamış cümleler Ve uzun bakışmalar?
Being scary and following you around just because you locked gazes once... and always asking you for a favor that has nothing to do with you.
Bir kez gözlerine baktın diye seni takip ediyorlar. Seninle ilgisi olmayan isteklerde bulunuyorlar.
But that aside... why are you two avoiding each other's gazes?
Siz ikiniz neden göz göze gelmekten kaçınıyorsunuz?
As soon as gazes lock, there are no longer exactly two of us.
Bakışlar kilitlendikçe ikimiz diye bir şey olmayacaktır.
"If you gaze long enough into the abyss, the abyss gazes back into you."
"Üzüm üzüme baka baka kararır." diye bir laf vardır.
When one gazes long enough into the abyss, the abyss gazes back, doesn't it, Captain?
Kişi uzun süre cehenneme bakarsa, cehennem de ona bakar, değil mi Kaptan?
If I didn't meet you in the first place I could have been always mindful of everyone's gazes on me.
Eğer seninle ilk o yerde tanışmasaydım herkesin bana olan bakışlarını kafama takardım.
Gazing into the darkness, seeing if it gazes back.
Karanlığın içine bakıp o da bize bakıyor mu göreceğiz.
Women and children... are gazés.
Kadınlar ve çocuklar... gazla öldürülüyor.
The Jews are gazés tous.les.jours.
Yahudiler gaz odalarında her gün öldürülüyor.
That thousands of Jews were off-set and gazés.
Binlerce Yahudi götürülüp gazla öldürülmüş.
In red, the number of gazés perjury.
Kırmızıyla gizli olarak gazla öldürülenler.
More than 3 million were gazés.
3 milyondan fazlası gazla öldürülmüş.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]