Genes translate Turkish
1,210 parallel translation
Same parents, same genes.
Aynı aile, aynı genler.
HE HASN'T EVEN GOT THE SAME GENES...
Aynı genlere sahip bile değil...
- That's Hank's boy. - Georgia It's in the genes.
Hank'in konuştuğu kim?
The genes that create redundant organs, for example. They're superfluous.
İşaretlediğim gen zincirini sil.
Are you also aware that some of these genes influence behavior, personality?
Kızımın hayatta kalabilmesi için, üçüncü bir akciğere ihtiyacı var mı? Açık konuşmak gerekirse hayır, ama olması ona bir yarar sağlayabilir.
Well, wouldn't you want to see your sister's genes carried on?
Kardeşinizin genlerinin devam ettiğini görmek istemez misiniz?
It wouldn't just be her genes.
Sadece genleri olmayacak.
We manipulate genes.
Genlerle oynuyoruz.
What is it that your genes are coded to do?
Senin genlerin ne yapmaya kodlandı?
If you're splicing genes for a secret government agency, gotta make sure you cover your tracks.
Eğer gizli bir hükümet acentesi için genler birleştiriyorsan herhalde geride ipucu bırakmamalısın.
Enough linked genes must have remained for Talyn to grow a vestigial Pilot facility.
Talyn üzerinde işlevini kaybetmiş bir Pilot tesisi oluşması için yeter sayıda bağlı gen kalmış olmalı.
It was my genes.
Bu benim genlerim.
It's a generally accepted theory that violence and genes are linked.
Şiddet ve genlerin bağlantılı olduğu bilimsel olarak kabul ediliyor.
Listen to me, if Nelson pulls this off, it's a Pandora's box for criminal prosecution, because everything can be blamed on the confluence of bad genes.
Bana bak, Nelson bunu kazanırsa cezai davalar için Pandora'nın Kutusu'nu açmış olur. Çünkü her şeyin suçu kötü genlerin üstüne atılabilir.
Well, there is no "violence gene" per se, and violent behavior can be linked to the expression of several abnormal genes.
"Şiddet Geni" diye bir şey yoktur. Ve şiddetli davranışlar bazı anormal genlerin ifadesine bağlanabilir.
And like that disease, if a child inherited genes that made him violent, he wouldn't have any control over that either, correct?
Ve bu hastalık gibi, bir çocuk şiddet eğilimli yapan genleri almışsa, bunu da kontrol edemez, doğru mu?
How did we go from talking about inherited genes to inherited behavior?
Babadan geçen genlerden, davranışın ırsi olarak geçmesine nasıl geldik?
It sounded to me as if you were saying genes are the only factor in violent behavior.
İfadenizde bunu söylemediniz. Bu tip davranışlarda genlerin tek faktör olduğunu söylediniz gibiydi.
Being your protector might be encoded in my genes.
Koruyucunuz olmak belki genlerime işlenmiş olabilir.
- Yeah, well, genes, you know?
- Evet, kalıtım işte.
It's in your genes, Kent.
Senin kanında var bu Kent.
It's in the genes.
Kanımda var.
When you blame your genes, you're blaming yourself.
Genlerini suçlarken kendini suçlamış oluyorsun.
If the carrier died before they passed on the altered genes, no evolution.
Eğer taşıyıcı değişmiş genleri geçiremeden ölürse evrim gerçekleşmez.
Now, these genes may have an innate immunity to infection.
Bu genler, virüse karşı bağışıklığa sahip olabilir.
With the cubs out of the way, the clan can now raise the brothers'offspring and pass their genes on to the next generation.
Yavruların ortadan kalkmasıyla klan şimdi, kardeşlerin döllerinin yükselmesine ve genler ile diğer soylara geçmesine konsantre olabilirlerdi.
But your genes remain the same, that of the dancing girls.
Dansöz aktristler.
We can thank Mom for those genes, right, Dad?
Bu genler için anneye teşekkür edebiliriz, değil mi, baba?
Well... People are how they're educated and shaped by their genes.
Kişiliğin nasıl yetiştirildiğine ve genlerine dayanır.
Ghouls are a hybrid species, cursed by your God and your genes.
Ghoullar melez bir ırktır Tanrı ve türünüz tarafından lanetlenmiş.
It's written in our genes and this doesn't mean... that you don't love your wife... but... emilio look, women ovulate only once a month... but men produce millions of sperm.
Bu senin genlerinde var aslında ve bu senin karını sevmediğin anlamına gelmez. Emilio ama yalnızca erkekler böyledir işte.
The article I'm currently writing posits a formula for the genome mapping of creatures without genes.
Şu anda üzerinde çalıştığım makale genleri olmayan... yaratıkların gen haritasını çıkarmak üzerine bir formülle ilgili.
Look, we're all carrying prehistoric genes in a postmodern world.
Bak, hepimiz postmodern dünyada tarih öncesi genleri taşıyoruz.
We had that lab do what's called a phylogenetic analysis of your HIV's DNA and Susan's. As you can see, the genes are identical.
O özel laboratuara sizdeki ve Susan'daki HIV'e DNA testi yaptırdık.
Paige, you have whitelighter genes, which means this guy could kill you, not to mention my husband and my unborn child!
Paige, senin beyaz ışıklı genlerin var, bu da demek oluyor ki bu adam seni öldürebilir, kocamdan ve doğmamış çocuğumdan bahsetmiyorum bile!
Weak genes... disease... death.
Zayıf genler.. hastalık... ölüm.
Half her genes in a nice, nifty Christopher package.
Onun harika genlerinin yarısı, hoş Christopher paketinde.
What's ironic is despite all them war-loving genes in their system,
İronik olan şu ki, genlerindeki savaş sevgisine rağmen
I HAVE THE GENES OF AN ITALIAN MOTHER IN MY BLOOD.
İtalyan bir annenin genlerini taşıyorum.
For those of you who have not yet read my book... the central argument I posit... in Genes Out of the Bottle. :
Şişedeki Genler.'Biyoteknolojideki Gelişmeler... adlı kitabımda savunduğum fikri... henüz okumayanlarınız için söyleyeyim.
But that's just good genes, man.
Ama bu iyi genlerden kaynaklı adamım.
And wouldn't it follow that everything made from those things... is ruled by numbers, too : Genes, chromosomes, us, the universe.
Ve bu, bu şeylerden yapılmış herşeyin genlerin, kromozomların, bizim, evrenin rakamlar tarafından yönetildiğini de gösterir.
I spoke to the forensic examiner... who ran the tests... and he found a match in 12 of the 13 key genes.
Testleri yapan adli tıp uzmanı ile görüştüm. Anahtar genlerde 12 de 13 eşleşme bulmuş.
Some families are blessed with great genes, and the Dandridge sisters had it all.
Bazı aileler En başından şanslıdır ve Dandridge kız kardeşlerde hep şanslıdırlar.
Then there's the genes.
Gen meselesi de var tabii..
- What do you do about genes?
- Gen meselesi derken?
I hope our kids get your creative genes. I- - Mitch! I do.
Umarım çocuklarımız yaratıcı genlere sahip olur.
My children share these genes.
Bu genler benim çocuklarımda da var...
Could we modify the genes and live longer?
Genlerle oynayıp daha uzun yaşayabilirmiyiz?
I've screened 30 sets of genes and there are no code 46 issues.
30 grup gen gösterdim ve kod 46 sorunu yok.
You better hope to have some of Gordo's genes. Gordo is the Zen master of calm.
Gordo bir sakinlik ustası.